وَيُر۪يكُمْ اٰيَاتِه۪ۗ فَاَيَّ اٰيَاتِ اللّٰهِ تُنْكِرُونَ
وَيُر۪يكُمْ اٰيَاتِه۪ۗ
يُر۪يكُمْ atıf harfi وَ ‘la önceki ayete matuftur. يُر۪يكُمْ fiili ي üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. Muttasıl zamir كُمْ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
اٰيَاتِه۪ ikinci mef’ûlün bih olup kesra ile mansubdur. Cemi müennes salim kelimeler hareke ile îrablanır. Muttasıl zamir ه۪ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
يُر۪يكُمْ fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi رأي ’dir.
İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazan da fiilin mücerret manasını ifade eder.
فَاَيَّ اٰيَاتِ اللّٰهِ تُنْكِرُونَ
فَ istînâfiyyedir. اَيَّ istifhâm harfi olup, mukaddem mef’ûlün bih olup fetha ile mansubdur. اٰيَاتِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. اللّٰهِ lafza-i celâli muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
تُنْكِرُونَ fiili نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.
تُنْكِرُونَ fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi نكر ‘dir.
İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazan da fiilin mücerret manasını ifade eder.
وَيُر۪يكُمْ اٰيَاتِه۪ۗ
Bu cümle atıf harfi وَ ’la önceki ayetteki تُحْمَلُونَۜ veya 79. ayetteki … جَعَلَ لَكُمُ cümlesine atfedilmiştir. Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Hudûs, istimrar ve teceddüt ifade eden muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar. Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
اٰيَاتِه۪ۗ izafetinde Allah Teâlâ’ya ait zamire muzâf olması ayetlerin şanı içindir.
يُر۪يكُمْ fiili, bütün bunların gözler önüne serildiğini ifade eder. Ancak Allah Teâlâ bize göstermedikçe itibar ve istidlâl nazarıyla bunları görmediğimizi de ifade eder. Yoksa gözlerimizin önünde olsa bile basiretler ondan kör olabilir. Diğer taraftan bu ayet daha önce 13. ayette geçen benzerinin, hatta bizzat kendisinin tekrarı gibidir. İşte bu reddü’l-acüz ale’s-sadr kabilindendir. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, C. 1, s. 384)
اٰيَاتِ ’deki tenvin kesret, nev ve tazim ifade eder.
فَاَيَّ اٰيَاتِ اللّٰهِ تُنْكِرُونَ
فَ , istînâfiyyedir. Cümle, istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır.
İstifham üslubunda geldiği halde soru kastı taşımayıp tevbih (azarlamak) manasına geldiği için mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca cümlede tecâhül-i ârif sanatı vardır.
اَيَّ istifham olup vucûben mukaddem mef’ûl ve muzaftır. Amili تُنْكِرُونَ ‘dir. İstifham isimlerinin sadaret hakkı vardır. Yani cümlenin başında yer alırlar.
اَيَّ kelimesinin müzekker olarak kullanılması, müennes olarak kullanılmasından daha meşhurdur.
Veciz ifade kastına matuf اٰيَاتِ اللّٰهِ izafetinde Allah ismine muzâf olan اٰيَات , şan ve şeref kazanmıştır.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde اللّٰهِ isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
اٰيَاتِ lafzının tekrar edilmesi muhatabın zihnine iyice yerleştirmek ve önemini vurgulamak içindir. Bu tekrarda ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
Burada اٰيَاتِ kelimesinin lafza-i celâl’e izafesi, gazabı artırır ve Allah’a karşı çıkmaya cesaret etmeyi ve O’nun ayetlerine karşı mücadele etmeyi daha çok vurgular.
(Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, C. 1, s. 386)
اٰيَاتِ kelimesinin, Yüce Allah'ın ismine izafe edilmesi ayetlere ve delillere heybet kazandırmak ve bunları inkâr eden kişiye korku salmak içindir. (Ruhu’l Beyan)