Fussilet Sûresi 19. Ayet

وَيَوْمَ يُحْشَرُ اَعْدَٓاءُ اللّٰهِ اِلَى النَّارِ فَهُمْ يُوزَعُونَ  ...

Allah’ın düşmanlarının, toplanıp yığın yığın cehenneme sevk edilecekleri günü hatırla!
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَيَوْمَ ve (o) gün ي و م
2 يُحْشَرُ toplanır ح ش ر
3 أَعْدَاءُ düşmanları ع د و
4 اللَّهِ Allah’ın
5 إِلَى
6 النَّارِ ateşe ن و ر
7 فَهُمْ onlar
8 يُوزَعُونَ bir araya getirilirler و ز ع
 

“Allah düşmanları” deyimi, “O’nun buyruklarını reddeden inkârcılar” (İbn Atıyye, V, 10) veya “ilklerinden sonlarına kadar bütün inkârcılar” olarak açıklanmıştır (Zemahşerî, III, 389; Râzî, XXVII, 115). Ancak Taberî, bu deyimin özellikle Kur’an’ın ilk muhatapları olan Mekke putperestleri için kullanıldığına işaret eder (XXIV, 106); İbn Âşûr da aynı görüşü ısrarla savunur. Ona göre Kureyş müşriklerinin bu şekilde anılmalarının sebebi, Resûlullah’a düşman olmalarıdır. Nitekim Resûlullah’ı ve müslümanları yurtlarından çıkarmaları sebebiyle Allah Teâlâ onlardan “Benim ve sizin düşmanlarınız” (Mümtehine 60/1) diye söz etmiştir (XXIV, 264-265).

“Öncekiler ve sonrakiler”den maksat, tarihin bütün dönemlerinde inkâr ve isyanı iman ve itaate tercih etmiş olanlardır. Âyette bunların kıyamet günü, cehenneme atılmak üzere bir araya getirilecekleri, böylece inkârda birleştikleri gibi ceza görmekte de birleşecekleri bildirilmektedir.

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 700
 

وَيَوْمَ يُحْشَرُ اَعْدَٓاءُ اللّٰهِ اِلَى النَّارِ فَهُمْ يُوزَعُونَ

 

 

وَ  istînâfiyyedir. يَوْمَ  zaman zarfı, takdiri أذكر  (Hatırla, düşün) olan mahzuf fiilin mef’ûlün bihi olarak fetha ile mansubdur. 

يَوْمَ  hem cümleye hem de tek kelimeye (müfrede) muzâf olan zarflardandır. Cümleye muzâf olduğunda, muzâfun ileyh cümlesinin başında (اَنْ) bulunmaz. Bu duruma pratikte çok rastlanılmaktadır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

يُحْشَرُ  ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

يُحْشَرُ  damme ile merfû meçhul muzari fiildir.  اَعْدَٓاءُ  naib-i fail olup lafzen merfûdur.  اللّٰهِ  lafza-i celâl muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. اِلَى النَّارِ  car mecruru يُحْشَرُ  fiiline mütealliktir.  

فَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder.  فَ  ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

Munfasıl zamir  هُمْ  mübteda olarak mahallen merfûdur. يُوزَعُونَ  fiili mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur. 

يُوزَعُونَ  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû meçhul muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı naib-i fail olarak mahallen merfûdur.

 

وَيَوْمَ يُحْشَرُ اَعْدَٓاءُ اللّٰهِ اِلَى النَّارِ فَهُمْ يُوزَعُونَ

 

وَ , istînâfiyyedir. Zaman zarfı  يَوْمَ , takdiri  أذكر (Hatırla, düşün) olan mahzuf fiile mütealliktir. Mahzufla birlikte cümle emir üslubunda talebî inşâî isnaddır. 

Muzâfun ileyh olarak mahallen mecrur olan يُحْشَرُ اَعْدَٓاءُ اللّٰهِ اِلَى النَّارِ  cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır. Muzari fiil hudûs ve teceddüt, istimrar, ve tecessüm ifade etmiştir.

Onların Allah'ın düşmanları olarak ifade edilmeleri, zemmetmek ve onlari kuşatacak olan çeşitli azapların sebebini bildirmek içindir. (Ebüssuûd) 

يُحْشَرُ  fiili meçhul bina edilerek naibi-i failin fiilde etkisi olmadığına ve mef’ulün önemine işaret edilmiştir. 

اَعْدَٓاءُ اللّٰهِ  naib-i faildir.  اِلَى النَّارِ  car mecruru,  يُحْشَرُ  fiiline mütealliktir. Az sözle çok anlam ifade etme yollarından olan  اَعْدَٓاءُ اللّٰهِ  izafeti, Allah’ın davetini reddeden ve peygamberlerini yalanlayanlara delalet eder.

Ayette mütekellim Allah Teâlâ’dır. Dolayısıyla lafza-i celâlde tecrîd sanatı vardır. 

فَهُمْ يُوزَعُونَ  cümlesi  فَ  ile makabline atfedilmiştir. Atıf sebebi tezattır.

Mübteda ve haberden müteşekkil, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

Cümlede müsnedin muzari fiil cümlesi olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt, istimrar ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri, Meânî İlmi)

يُوزَعُونَ  ve  يُحْشَرُ  fiili, meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime meçhul binada naib-i fail olur. Kuran-ı Kerim’de tehdit, uyarı ve korkutma manası olan fiiller genellikle meçhul sıyga ile gelir.

Meçhul bina naib-i failin bu fiilde bir dahli olmadığına da işaret eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Sûret-i İbrahim, s. 127)

يُوزَعُونَ  -  يُحْشَرُ  kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır.

هُمْ يُوزَعُونَ  cümlesiyle, يُحْشَرُ اَعْدَٓاءُ اللّٰهِ اِلَى النَّارِ  cümlesi arasında mukabele sanatı vardır.

يُوزَعُونَ  kelimesinde müennesin müzekkere katılması yoluyla tağlîb sanatı vardır. 

“Ey iman edenler!” şeklindeki hitapların çoğunda kadınların erkeklere katılması yoluyla tağlîb vardır. (Prof. Dr. Ali Bulut, Belâgat)

Buradaki  يُوزَعُونَ  fiilinin manası, arkadakiler yetişsin diye öndekilerin durdurulmasıdır. Bu da haşr manasını tekid eder. Bu suretin tekidi ve kalpte yerleşmesi için müsnedün ileyh, fiil olan habere takdim edilmiştir ve fiil muzari olarak gelmiştir. Böylece okuyucu, arkadakiler yetişsin diye öncekilerin durdurulduğu ve bunun da onlara hakaret ve zelil bırakmak için olduğunu gözleriyle görür gibi olur. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, C. 2, s.104)

İstînâfiyye  وَ ‘ı (diğer adı ibtidaiyyedir) yalnızca mahalli olmayan cümleleri birbirine bağlar. Ve ardından gelen cümlenin öncekine îrab ve hükümde ortak olmadığını gösterir. Bu harfe kendisinden sonra gelen cümlenin öncekine bağlı olduğunun zannedilmemesi için istînâfiyye denilmiştir. (Rıfat Resul Sevinç, Belâgatta Fasıl-Vaslın Genel Kuralları Ve “Vâv”ın Kullanımı)