اَوَمَنْ يُنَشَّؤُ۬ا فِي الْحِلْيَةِ وَهُوَ فِي الْخِصَامِ غَيْرُ مُب۪ينٍ
Müşrik Araplar kız çocuklarını istemedikleri, onları doğru dürüst insan saymadıkları, savaşa dayanıklı olmayıp, ömürlerini güzel görünmek için süslenmekle geçirmeleri gerekçesiyle kadın cinsini hor gördükleri halde hem meleklerin hem de Allah’a ortak kıldıkları putların dişi olduklarına inanır, ayrıca bu dişi putları Allah’ın kızları olarak kabul ederlerdi. Ayetlerde bu hurafî ve tutarsız inançlar reddedilmiştir.
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 770اَوَمَنْ يُنَشَّؤُ۬ا فِي الْحِلْيَةِ وَهُوَ فِي الْخِصَامِ غَيْرُ مُب۪ينٍ
Fiil cümlesidir. Hemze istifham harfidir. وَ istînâfiyyedir. Müşterek ism-i mevsûl مَنْ mahzuf fiilin mef’ûlün bihi olarak mahallen mansubdur. Takdiri, يجعلون (Yaparlar) şeklindedir. İsm-i mevsûlun sılası يُنَشَّؤُ۬ا ‘dur. Îrabdan mahalli yoktur.
يُنَشَّؤُ۬ا merfû, meçhul muzari fiildir. Naib-i faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. فِي الْحِلْيَةِ car mecruru يُنَشَّؤُ۬ا fiiline mütealliktir.
هُوَ فِي الْخِصَامِ cümlesi hal olarak mahallen mansubdur.
Hal, cümlede failin, mef’ûlun veya her ikisinin durumunu bildiren lafızlardır (kelime veya cümle). Hal, “nasıl?” sorusunun cevabıdır. Halin durumunu açıkladığı kelimeye “zül-hal” veya “sahibu’l-hal” denir. Umumiyetle hal nekre, sahibu’l hal marife olur. Hal mansubdur. Türkçeye “…rek, …rak, …dığı, halde iken, olduğu halde” gibi ifadelerle tercüme edilir. Sahibu’l hal açık isim veya zamir olduğu gibi müstetir (gizli) zamir de olabilir. Hali sahibu’l hale bağlayan zamire rabıt zamiri denir. Bu zamir bariz (açık), müstetir (gizli) veya mahzuf (hazf edilmiş) olarak gelir.
Hal sahibu’l-hale ya و (vav-ı haliye) ya zamirle veya her ikisi ile bağlanır. Hal üçe ayrılır: 1. Müfred olan hal (Müştak veya camid), 2. Cümle olan hal (İsim veya fiil), 3. Şibh-i cümle olan hal (Harf-i cerli veya zarflı isim).
Burada hal isim cümlesi olarak gelmiştir. Hal müspet (olumlu) isim cümlesi olarak geldiğinde umumiyetle başına “و ve zamir” veya yalnız “و ” gelir. Bazen “و ” gelmediği de olur. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَ haliyyedir. Munfasıl zamir هُوَ mübteda olarak mahallen merfûdur. فِي الْخِصَامِ car mecruru مُب۪ينٍ ‘e mütealliktir. غَيْرُ mübtedanın haberi olup lafzen merfûdur. مُب۪ينٍ muzâfun ileyh olup cemi müzekker salim kelimelere mülhak olduğu için cer alameti ى’dir.
يُنَشَّؤُ۬ا fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Tef’il babındandır. Sülâsîsi نشأ ’dir.
Bu bab fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.
اَوَمَنْ يُنَشَّؤُ۬ا فِي الْحِلْيَةِ وَهُوَ فِي الْخِصَامِ غَيْرُ مُب۪ينٍ
Hemze istifham, وَ atıf harfidir. Ayet takdiri أيجترئون ويجعلون (Cesaret edip yapıyorlar mı?) olan istinaf cümlesine atfedilmiştir.
İstifham üslubunda talebî inşâî isnad olan ayette müşterek ism-i mevsûl مَنْ , mahzuf fiilin mefulu olarak mahallen mansubdur. Sılası olan يُنَشَّؤُ۬ا فِي الْحِلْيَةِ cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Muzari fiil hudûs, tecessüm ve teceddüt ifade eder.
Cümle, istifham üslubunda gelmiş olsa da soru kastı taşımayıp inkâr anlamda geldiği için mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca soruda tecâhül-i ârif sanatı vardır.
مُب۪ينٍ ‘deki tenvin teksir ve nev içindir.
وَهُوَ فِي الْخِصَامِ غَيْرُ مُب۪ينٍ cümlesi, nasb mahallinde hal olarak gelmiştir. وَ haliyyedir. Sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Hal cümleleri anlamı zenginleştiren ıtnâb sanatıdır.
Kızların, yüzleri karartmaya sebep olan iki özellliğinin belirtilmesi taksim sanatıdır.
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur فِي الْخِصَامِ , ihtimam için amili olan مُب۪ينٍ ‘e takdim edilmiştir. غَيْرُ , nefy manasında olduğu için muzâfun ileyh konumundaki مُب۪ينٍ ‘in amel etmesine mani olmamıştır.
فِي الْخِصَامِ ibaresindeki ف۪ي harfinde istiare-i tebeiyye vardır. ف۪ي harfindeki zarfiyet manası dolayısıyla الْخِصَامِ , içine girilebilen bir şeye benzetilmiştir. Burada ف۪ي harfi kendi manasında kullanılmamıştır. Çünkü الْخِصَامِ , hakiki manada zarfiyeye yani içine girilmeye müsait değildir. Mübalağa için bu üslup kullanılmıştır.
Burada kadına ait iki sıfat zikredilmiş ve bu sıfatların mevsûfu olan kadın kastedilmiştir. Bu sıfatlar süs içinde büyütülmüş olmak ve tartışma esnasında delillerini açıkça ortaya koyamamaktır. Araplar kızları kerih görüyorlar ama buna rağmen meleklerin Allah Teâlâ’nın kızları olduğunu iddia ediyorlardı. Ayet-i kerîme onların bu cahili düşüncelerini red mahiyetinde gelmiştir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Beyân İlmi)
Müşriklerin bozuk itikatlarını mahsus hale getirmiştir. Meleklerin Allah’ın kızları olduğuna inanıyorlardı ama kendilerinin kızı olduğu vakit kızgınlıktan, sinirden yüzleri kapkara oluyordu. Zemahşerî, süs içinde büyütülmenin zemmedildiğini, çünkü utanmaya sebep olduğunu söylemiştir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Beyân İlmi)
Burada kızların süs içinde yetiştirilmeleri Arapların onlara olan meylini, وَهُوَ فِي الْخِصَامِ غَيْرُ مُب۪ينٍ cümlesi ise savaşta faydası olmayacağını göstermektedir. Elmalılı merhum ayetin mealini şöyle vermiştir: Yoksa onlar, süs ve zinet içerisinde yetiştirilip de mücadelede erkek gibi kendisini savunmaya açık olmayan kızları mı O'na isnad ediyorlar?
Cahiliye toplumunun gözünde değer taşıyan iki şey, söz ve savaş idi. Bu ikisinde işe yaramayan kız çocuklarını utanç kaynağı olarak görürlerdi. Böyle iken, bir yandan Allah’a evlat yakıştırmak gibi bir suçun üzerine, bir de kendi utandıkları şeyi Ona ayırmak gibi ikinci bir suç daha katıyorlardı. Bundan önceki sûrenin sonlarında (42:49-50) ise, Allah, kız çocuklarını da, erkek çocuklarını da kullarına bağışladığı nimetler arasında saymış ve bir ayrım yapmamıştır. Buradaki ayrımı, tamamen Cahiliye toplumunun değer yargılarını söz konusu etmekte ve onların kendi değerleri içinde de suçlu düştüklerini ortaya koymaktadır.