Duhân Sûresi 23. Ayet

فَاَسْرِ بِعِبَاد۪ي لَيْلاً اِنَّكُمْ مُتَّبَعُونَۙ  ...

Allah da şöyle dedi: “O hâlde kullarımı geceleyin yola çıkar, çünkü takip edileceksiniz.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَأَسْرِ o halde yürüt س ر ي
2 بِعِبَادِي kullarımı ع ب د
3 لَيْلًا geceleyin ل ي ل
4 إِنَّكُمْ çünkü
5 مُتَّبَعُونَ takibedileceksiniz ت ب ع
 

Hz. Peygamber ve müminlerin karşısında Arap müşrikler olduğu gibi burada zikredilen tarihî örnekte de Hz. Mûsâ ve ona iman eden İsrâil-oğulları karşısında Firavun ve adamları vardı. Onlar inkârda direnip yapılacak başka bir şey de kalmayınca Allah, İsrâiloğulları’na vaad ettiği mûcizelerden birini lutfetti, Hz. Mûsâ’ya, inananları alıp gece yolculuğa çıkmasını emretti. Ken‘ân diyarına gitmek için Kızıldeniz’i geçmek gerekiyordu. Allah onlara denizden bir yol açtı, selâmetle geçtiler, arkadan gelen Firavun ve askerleri ise denizde açılan o yolun yeniden su ile dolması sebebiyle boğuldular. Mısır’da büyük bir refah, sayısız nimetler içinde yaşıyorlardı, bâtıl bir dâva uğruna bütün bu nimetleri, daha da önemlisi canlarını kaybettiler (denizin yarılması, geçiş için yol açılması ile ilgili olarak bk. Bakara 2/50). Dün köle olarak kullandıkları ve durmadan aşağılayıp işkence ettikleri İsrâiloğulları’na bu gibi nimetler bahşedildi. Tabii bu lutuflar da şartlı idi, İsrâiloğulları Hz. Musâ’ya iman ettikleri için bu nimetler, aynı çağda ve çevrede yaşayan başka topluluklara değil, kendilerine verilmişti; şart ise Allah’a itaat etmek, peygamberin yolundan gitmekti.

29. âyette geçen “Ne gök ağladı ne de yer” ifadesi mecazidir; kendilerini bir şey zanneden, başkalarını aşağılayan, kendilerinin içinde bulunmadığı bir dünya tasavvur edemeyen Firavun ve yandaşlarının hiç de önemli kimseler olmadığı anlatılmaktadır.

 

 

 

فَاَسْرِ بِعِبَاد۪ي لَيْلاً اِنَّكُمْ مُتَّبَعُونَۙ

 

فَ   mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta veya fasiha harfidir. Takdiri;  إن أردت النجاة فأسر (Kurtulmak istiyorsan geceleyin yürü…)şeklindedir.

Şart cümlesi ise mukadder sözün mekulü’l-kavlidir. Takdiri, قال الله تعالى لموسى (Allah Teâlâ Musa’ya …. dedi. şeklindedir. 

اَسْرِ  illet harfinin hazfi ile mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنت ‘dir.

بِعِبَاد۪ي  car mecruru  اَسْرِ  fiiline mütealliktir. Muttasıl zamir  ي  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. لَيْلاً  zaman zarfı َسْرِ  fiiline mütealliktir.  اِنَّكُمْ مُتَّبَعُونَۙ  ta’liliyye cümlesidir. 

İsim cümlesidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.  كُمْ  muttasıl zamir  اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur. 

مُتَّبَعُونَ  kelimesi  اِنَّ ’nin haberi olup ref alameti و ‘dır. Cemi müzekker salim kelimeler harfle irablanırlar. 

مُتَّبَعُونَ  sülâsi mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan iftiâl babının ism-i mef’ûlüdür.
 

فَاَسْرِ بِعِبَاد۪ي لَيْلاً 

 

Rabıta harfi  فَ , mahzuf şartın cevabının başına gelmiştir. Bu cevap cümlesi emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Takdiri  إن أردت النجاة (Kurtarmak istersen..) olan şart cümlesinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır.

Mahzuf şart ve mezkûr cevap cümlelerinden müteşekkil terkip, şart üslubunda talebî inşâî isnaddır.

عِبَاد۪ٓي ’nin Allah’a ait zamire muzâf olması kulların şanı içindir.

لَيْلاً , zaman zarfı olarak اَسْرِ  fiiline mütealliktir.

فَاَسْرِ  ifadesi hem اَسْري  fiilinden hemze-i katı‘ ile, hem de سرِيْ  fiilinden hemze-i vasıl ile  فَاسرِ /fe’sri şeklinde okunmuştur. Anlamı iki şekilde açıklanabilir.  فَ ’den sonra gizli bir  قال  fiilinin olması. Bu durumda ifade “Dedi ki: Kullarımı geceleyin yola çıkar.” şeklinde olur. İfadenin mahzuf bir şartın cevabı olması. Adeta şöyle denmektedir: “Dedi ki: Eğer vaziyet dediğin gibiyse, o zaman kullarımı geceleyin yola çıkar. (Keşşâf)

فَاَسْرِ بِعِبَاد۪ي  (Kullarımı, geceleyin yürüt) ayetinde, kelamın bir kısmı hazf edilmek suretiyle îcâz yapılmıştır. Takdiri şöyledir: فقلنا له بأن اسر (Ona, "yürüt" diye söyledik.) (Sâbûnî, Safvetü’t Tefâsir)

Yüce Allah Musa (as)'a geceleyin yola çıkmasını emretmiştir. Geceleyin yolculuk yapmak da çoğunlukla korku sebebiyle olur. Korku da iki sebepten dolayı olur. Ya düşmandan korkulur, bu durumda gece örtülerini indiren bir örtü edinilmiş olur, bu da yüce Allah'ın örtülerinden birisidir.

Yahutta bineklere ve yolculuk yapanlara sıcaklık yahut kuraklık sebebiyle zorluk olur korkusu ile gece yolculuk yapılır. Bu durumda gece yolculuk yapılarak maslahat gerçekleştirilmiş olur. (Kurtubî)

 

اِنَّكُمْ مُتَّبَعُونَۙ

 

Ayetin ikinci cümlesi ta’liliyye olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi şibh-i kemâli ittisâldir. Ta’lil cümleleri ıtnâb babındandır.

اِنَّ  ile tekid edilmiş, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır. 

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden,  اِنَّ  ve isim cümlesi olmak üzere iki tekid içeren bu ve benzeri cümleler çok muhkem/sağlam cümlelerdir.

İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

مُتَّبَعُونَ , sülasisi  تبع  olan fiilin  افتعال  babındaki ism-i mef’ûlüdür.