اَفَرَاَيْتَ الَّذ۪ي تَوَلّٰىۙ
Tefsirlerde bu âyetlerin bazı müşriklerin dönek ve tutarsız tutumlarını gösteren olaylarla ilgili olduğuna dair rivayetlere yer verilmekle beraber bunların sağlam haberler olmadığı anlaşılmaktadır; ayrıca olayların kurgusunda Kur’an’ın ilkelerine göre izahı kolay olmayan unsurlar bulunmaktadır. 34. âyetteki “kesen” diye tercüme edilen ekdâ kelimesi “sertleşme, katılaşma” mânasında aşırı cimriliği belirten kinâyeli bir anlatım olup bununla –bazan merhamete gelse de– dünya ve mal tutkusundan kurtulamayan, katı ve dayatmacı bir tavırla hasisliğini sürdürenler eleştirilmektedir (rivayetler için bk. Taberî, XXVII, 70-71; rivayetler ve eleştirileri için bk. Ateş, IX, 129-131) .
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 175اَفَرَاَيْتَ الَّذ۪ي تَوَلّٰىۙ
Hemze istifham harfidir. فَ istînâfiyyedir. رَاَيْتَ sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir تَ fail olarak mahallen merfûdur.
Müfred has ism-i mevsûl الَّذ۪ي , mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası تَوَلّٰى ’dir. Îrabdan mahalli yoktur.
تَوَلّٰى elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.
تَوَلّٰى fiili sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. تَفَعَّلَ babındadır. Sülâsîsi ولى ’dir.
Bu bab fiile mutavaat, tekellüf, ittihaz, sayruret, tecennüp (sakınma) ve talep anlamları katar.
اَفَرَاَيْتَ الَّذ۪ي تَوَلّٰىۙ
Hemze inkari istifham, فَ istînâfiyyedir. Ayet, takrîrî istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır.
İstifham üslubunda olmasına rağmen soru manası taşımayıp takrîri (ikrar ve itiraf) ve taaccüp anlamına geldiği için mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Cümlede, tecâhül-i ârif sanatı vardır.
Mef’ûl konumundaki müfred müzekker ism-i mevsul الَّذ۪ي ’nin sılası olan تَوَلّٰى , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, S.107)
تَوَلّٰىۙ fiilinde tasrihî tebeî istiare vardır. Dönmek anlamına gelen kelime, Allah’ın dinini kabul etmeme anlamında istiare olmuştur. İman etmemek, arkasını dönmeye benzetilmiştir.
Mücâhid ve İbnü Zeyd'den rivayet olunduğuna göre, Velîd b. Muğire Resulullah (sav)'ın meclisine gelmiş, onun okuduğu Kur'an'ı ve vaazını dinlemiş ve İslâm'a yaklaşmıştı. Bundan dolayı da Resulullah onun hakkında ümit beslemişti. Sonra müşriklerden biri, onu azarlayıp "atalarının dinini terk mi ediyorsun? Dinine dön, onda sebat et, ahiret hakkında her neden korkuyorsan bana şöyle şöyle mal vermen şartıyla kendi üzerime alırım." deyince, Velîd de ona uyup İslam'a olan gayretinden dönmüş ve şart koşulan malın bir kısmını verip geri kalanını vermemişti. İşte ayet bu hususa işaret etmektedir. (Elmalılı, Âşûr)