وَلَقَدْ رَاوَدُوهُ عَنْ ضَيْفِه۪ فَطَمَسْنَٓا اَعْيُنَهُمْ فَذُوقُوا عَذَاب۪ي وَنُذُرِ
Kur’an, Lût kavmini ahlâksızlığa boğulmuş, özellikle cinsel sapıklıklarıyla tanınmış ve bu yüzden ağır bir cezaya çarptırılmış toplum örneği olarak muhtelif vesilelerle zikreder (bilgi için bk. A‘râf 7/80-84; Hûd 11/77-83; Hicr 15/57-77).
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 191
وَلَقَدْ رَاوَدُوهُ عَنْ ضَيْفِه۪ فَطَمَسْنَٓا اَعْيُنَهُمْ فَذُوقُوا عَذَاب۪ي وَنُذُرِ
وَ istînâfiyyedir. لَ harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattie harfidir. قَدْ tahkik harfidir. Tekid ifade eder.
رَاوَدُوهُ sükun üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir هُ mef’ûlün bih olarak mahallen mansubdur.
عَنْ ضَيْفِه۪ car mecruru رَاوَدُوهُ fiiline mütealliktir. Muttasıl zamir ه۪ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
فَ atıf harfidir. طَمَسْنَٓا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri نَٓا fail olarak mahallen merfûdur. اَعْيُنَهُمْ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir هُمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
فَ mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta veya fasiha harfidir. Takdiri, إن أصررتم على الكفر والعناد فذوقوا (Küfür ve inatta ısrar ederseniz tadın) şeklindedir.
Mukadder şart cümlesi mahzuf fiilin mekulü’l-kavl cümlesi olup mahallen mansubdur.
ذُوقُوا fiili, نَ ’un hazfıyla mebni emir fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
عَذَاب۪ي mef’ûlün bih olup mukadder fetha ile mansubdur. Mütekellim zamiri ي muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
نُذُرِ atıf harfi و ‘la makabline matuftur. Hazf edilen ي ise muzâfun ileyhtir.
Burada bir ي harfinin mahzuf olduğuna işaret etmek için kelimenin sonunda bulunan harfin harekesi esre gelmiştir.
رَاوَدُو sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Mufâale babındandır. babındadır. Sülâsîsi رود ’dir.
Mufâale babı fiile müşareket (ortaklık), bir işi peşpeşe yapmak, teksir (çokluk, bir işi çok yapmak) gibi anlamlar katar.
وَلَقَدْ رَاوَدُوهُ عَنْ ضَيْفِه۪ فَطَمَسْنَٓا اَعْيُنَهُمْ
وَ , istînâfiyyedir.
İstînâfiyye وَ ‘ı (diğer adı ibtidaiyyedir) yalnızca mahalli olmayan cümleleri birbirine bağlar. Ve ardından gelen cümlenin öncekine îrab ve hükümde ortak olmadığını gösterir. Bu harfe kendisinden sonra gelen cümlenin öncekine bağlı olduğunun zannedilmemesi için istînâfiyye denilmiştir. (Rıfat Resul Sevinç, Belâgatta Fasıl-Vaslın Genel Kuralları Ve “Vâv”ın Kullanımı)
لَ , mahzuf kasemin cevabının başına gelen harftir. Kasem fiilinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzufla birlikte cümle kasem üslubunda gayr-ı talebî inşâî isnaddır.
قَدْ ve لَ tekid edilmiş cevap cümlesi رَاوَدُوهُ عَنْ ضَيْفِه۪ , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır.
فَطَمَسْنَٓا اَعْيُنَهُمْ cümlesi atıf harfi فَ ile رَاوَدُوهُ عَنْ ضَيْفِه۪ cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasında manen ve lafzen mutabakat mevcuttur.
Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, s. 107)
فَذُوقُوا عَذَاب۪ي وَنُذُرِ
Rabıta harfi فَ , mahzuf şartın cevabının başına gelmiştir. Cevap cümlesi olan ذُوقُوا عَذَاب۪ي وَنُذُرِ , emir üslubunda talebî inşâî isnaddır. Takdiri إن أصررتم على الكفر والعناد (Küfür ve inatta ısrar ederseniz …) olan şart cümlesinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır.
Mahzuf şart ve mezkûr cevap cümlelerinden müteşekkil terkip, şart üslubunda talebî inşâî isnaddır.
نُذُرِ makabline matuftur. نُذُرِ ifadesinde muzâfun ileyh fasılaya riayet için hazf edilmiştir.
Cümlede müsnedün ileyh olan عَذَاب۪ي izafetle marife olmuştur. Bu izafet faydayı çoğaltmak ve az sözle çok anlam ifade etmek ve müsnedün ileyhi tazim teşrif amacına matuftur.
Veciz ifade kastına matuf عَذَاب۪ي وَنُذُرِ izafetlerinde, Allah Teâlâ’ya ait zamire muzâf olan نُذُرِ ve عَذَاب۪, tazim ve şeref kazanmıştır.
عَذَاب۪ي - نُذُرِ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
فَذُوقُوا عَذَاب۪ي ifadesi istiaredir. Burada kişilerin yaptıklarının sonucuna uğramaları, güzel bir yiyeceği tatmalarına benzetilmiş, bu yiyecek hazf edilmiş, levazımı olan tatmak fiili zikredilmiştir. Azabın korkunçluğunu mübalağa içindir. Aralarındaki zıddiyet, tehekküm ve alay maksadıyla tenasübe benzetilmiştir. Azabın keder ve sıkıntısını yaşamak, sanki tatma duyusuyla hissedilir gibidir. Câmi’ hissetmektir.