Kamer Sûresi 47. Ayet

اِنَّ الْمُجْرِم۪ينَ ف۪ي ضَلَالٍ وَسُعُرٍۢ  ...

Şüphesiz suçlular (müşrikler) sapıklık ve ateşler içindedirler.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 إِنَّ şüphesiz
2 الْمُجْرِمِينَ suçlular ج ر م
3 فِي içindedir
4 ضَلَالٍ bir sapıklık ض ل ل
5 وَسُعُرٍ ve çılgınlık س ع ر
 

Vahiy ile bildirilenleri inkâr etme tavrını inatla sürdüren toplumlardan örnekler verildikten sonra bu âyetlerde, inkârcılıkta öncekilere benzeyen Kur’an’ın muhataplarına çarpıcı sorular yöneltilmektedir: Siz onlardan daha mı iyisiniz? Sizin sorumluluktan istisna edildiğinize dair ilâhî kitaplarda özel bir hüküm veya elinizde bir belge mi var? Ya da çok güçlü ve dayanışma içinde olduğunuzu, dolayısıyla asla yenilmeyeceğinizi mi sanıyorsunuz? Ardından verilen ilâhî cevap da şunu ortaya koymaktadır: İman esasına değil dünyevî çıkar anlayışına dayalı olan bu birlik ve güç çok sürmeyecektir; onların asıl cezaları âhirette karşılarına çıkacaktır ve oradaki ceza buradakine göre çok daha şiddetlidir. 45. âyet daha çok müslümanların Bedir Savaşı’nda kazandıkları zaferle izah edilmiş olmakla beraber (Taberî, XXVII, 108-109), 43-44. âyetlerdeki hitap Hz. Muhammed’in peygamberliğini izleyen bütün dönemlerde yaşayanlara yani Kur’an’ın her devirdeki muhataplarına yöneliktir. Dolayısıyla aynı sonuç, yani inkârcılık temeline dayalı güçlerin, birliklerin bozulmaya mahkûm olduğu ve ayrıca bu tür dayanışma grubu mensuplarını âhirette daha ağır bir cezanın beklediği gerçeği bütün dönemler için geçerlidir. Elmalılı’nın belirttiği gibi, 44. âyetteki ifadede, zaman ilerledikçe toplumsal örgütlenme imkânlarının ve medeniyet vasıtalarının artacağına, dolayısıyla bu tür şımarık kesimlerin bu imkânlara daha fazla güvenip böbürleneceklerine işaret bulunduğu söylenebilirse de (VII, 4653), bu durum, doğru inanç ve erdemli yaşayışın, bütün bâtıl inançları, ahlâk bozukluklarını, haksız ve zalim uygulamaları mutlaka yeneceği gerçeğini değiştirmez; sûrenin ana tezi de budur.

 

 Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 192-193
 

اِنَّ الْمُجْرِم۪ينَ ف۪ي ضَلَالٍ وَسُعُرٍۢ

 

İsim cümlesidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. الْمُجْرِم۪ينَ  kelimesi  اِنّ ‘nin ismi olup nasb alameti  ى ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanırlar. 

ف۪ي ضَلَالٍ  car mecruru  اِنّ ‘nin mahzuf haberine mütealliktir. سُعُرٍ  atıf harfi و ‘la makabline matuftur. 

الْمُجْرِم۪ينَ  kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
 

اِنَّ الْمُجْرِم۪ينَ ف۪ي ضَلَالٍ وَسُعُرٍۢ


Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. اِنَّ  ile tekid edilmiş, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden,  اِنَّ  ve isim cümlesi ile tekid edilen bu ve benzeri cümleler muhkem/sağlam cümlelerdir.

İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. ف۪ي ضَلَالٍ  car mecruru, اِنَّ ‘nin mahzuf haberine mütealliktir.

اِنَّ ’nin ismi olan  الْمُجْرِم۪ينَ  mezit  افعال  babının ism-i fail kalıbı olan sıfat-ı müşebbehe vezninde gelerek mübalağa ifade etmiştir. Bu kalıp bu vasfın mevsûfta sürekli varlığına, sıfatın mevsûfun bir parçası gibi ondan ayrılmayan bir özelliği olduğuna işaret eder. 

ف۪ي ضَلَالٍ  ibaresindeki  ف۪ي  harfinde tebe-i istiare vardır. Bilindiği gibi  فِی  harfi zarfiye manası içerir. Ayette sapkınlık, içi olan bir şeye benzetilerek istiare yapılmıştır. Câmi’, her ikisindeki mutlak irtibattır. Bu istiareyle durumun şiddeti, dalaletin kapalı bir mekân gibi tamamen kuşattığı ifade edilerek vurgulanmıştır.

سُعُرٍۢ  kelimesi atıf harfi  وَ ‘la  ضَلَالٍ ‘e matuftur. Cihet-i camiâ, tezayüftür. Aralarında mürâât-ı nazîr sanatı vardır. 

ضَلَالٍ -  سُعُرٍۢ  kelimelerindeki nekrelik, tahkir ve kesret ifade eder.

Kelamın  إنَّ  harfiyle gemeisinin iki faydası vardır: Bunlardan biri haberin açıklığının önemini ifade etmek, ikincisi ifade ettiği müşriklere tariz manasını tekid etmektir. Çünkü kelam Hz. Muhammed’e yöneliktir ve onun bu konuda şüphesi yoktur. Ancak bu haber müşriklere ulaşmış ve yayılmıştı ama onlar ahiret azabına inanmamışlardı. Bunun içinkelamın tekid edilmesi gerekmiştir. Yani  إنَّ  konunun önemi ve vurgu olmak üzere iki amacı için kullanılır. (Âşûr)

İzmar makamında onlardan  المُجْرِمِينَ  şeklinde bahsedilmesi; bu şekildeki vasıflarını göstermek içindir. (Âşûr)