Rahmân Sûresi 17. Ayet

رَبُّ الْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ الْمَغْرِبَيْنِۚ  ...

O, iki doğunun ve iki batının Rabbidir.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 رَبُّ Rabbidir ر ب ب
2 الْمَشْرِقَيْنِ iki doğunun ش ر ق
3 وَرَبُّ ve Rabbidir ر ب ب
4 الْمَغْرِبَيْنِ iki batının غ ر ب
 

“İki doğu” ve “iki batı” ile ne kastedildiği hususunda tefsirlerde yer alan belli başlı yorumlar şunlardır: a) Güneşin ve ayın doğuş ve batış yerleri, b) Güneşin kış ve ilk bahar mevsimleriyle yaz ve son bahar mevsimlerinde doğup battığı iki uç nokta, c) Dünya küre biçiminde olduğundan her bir yarımına göre güneşin doğuş ve batış yerleri, d) Güneşin ve diğer gök cisimlerinin doğuş ve batış yerleri, e) Güneş gibi maddî, akıl gibi mânevî ışık kaynaklarının doğuş ve batış noktaları veya ışıyıp sönmeleri. Elmalılı Muhammed Hamdi burada asıl amacın, Allah Teâlâ’nın gerek (yiyecek gibi) var edilerek gerekse (hastalık gibi) yok edilerek oluşan bütün nimetlerin sahibi ve yöneticisi olduğuna dikkat çekildiğini belirtir. Muhammed Esed’e göre bu, “Allah’ın, uzaydaki yörünge hareketlerinin nihaî etkeni olduğunu mecaz yoluyla anlatan bir ifade”dir (bu yorumlar için bk. Râzî, XXIX, 99; İbn Âşûr, XXVII, 247; Elmalılı, VII, 4670-4671; Esed, III, 1097).


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 203
 

رَبُّ الْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ الْمَغْرِبَيْنِۚ

 

İsim cümlesidir. رَبُّ  mahzuf mübtedanın haberi olup lafzen merfûdur. Takdiri, هو ‘dir. الْمَشْرِقَيْنِ  muzâfun ileyh olup müsenna olduğu için cer alameti  ى 'dir. 

رَبُّ الْمَغْرِبَيْنِ  atıf harfi و ‘la makabline matuftur. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

رَبُّ الْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ الْمَغْرِبَيْنِۚ

 

Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Mübteda ve haberden oluşmuş sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümlede icâz-ı hazif sanatı vardır. 

رَبُّ الْمَشْرِقِ , takdiri  هو  olan mahzuf mübtedanın haberidir.

İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)  

Aynı üslupla gelen ikinci cümle  وَرَبُّ الْمَغْرِبَيْنِۚ , atıf harfi  وَ ’la önceki cümleye atfedilmiştir. Atıf sebebi tezattır.

Veciz anlatım kastıyla gelenb رَبُّ الْمَشْرِقَيْنِ  ve  رَبُّ الْمَغْرِبَيْنِۚ  izafetlerinde Rabb ismine muzâfun ileyh olması,  الْمَشْرِقَيْنِ  ve  الْمَغْرِبَيْنِۚ ’ye tazim manası kazandırmıştır.

رَبُّ  kelimesinin tekrarında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları, الْمَشْرِقَيْنِ - الْمَغْرِبَيْنِ  kelimeleri arasında muvazene, tıbâk-ı îcab ve mürâât-ı nazîr sanatları vardır.

Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde Rabb isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.

İki doğu ve iki batı hakkında şu izahlar yapılabilir: 

a) Bu, "O, güneşin ve ayın doğuşunun, güneşin ve ayın batışının Rabbidir" demektir. 

b) Bu, "Kışın ve yazın doğusunun ve batısının" demektir. 

c) Tesniye  (iki), derleyici iki türe işarettir. Çünkü her şey, iki kısımda derlenir-toplanır. Buna göre Cenab-ı Hak sanki, "Güneşin doğusunun ve güneşin dışında kalanların Rabbi..." demek istemiştir. O halde, ayette bahsedilen, "iki doğu" herşeyi içine alan bir ifade olur. (Fahreddin er-Râzî)

Ayette geçen iki doğu ve iki batı tabirlerinde de bir kaç mana vardır. 

Birincisi, "Güneş ve ay bir hesap iledir." ayetinden anlaşılacağı gibi güneş ve ayın doğuları ve batıları demektir. 

İkincisi, yaz ve kış mevsimlerinde günlerin uzayıp kısalmasına göre olan doğular ve batılardır. Bu durumda gerçi her gün için ayrı bir doğu ve batı varsa da, en son noktalarını zikretmekle aralarındakileri de içine aldığı anlaşılmaktadır. Nitekim "bütün doğu ve batı O'nun" denildiği vakit, bunlar arasında kalan bütün yönler de kasdedilmiş olmaktadır. 

Üçüncüsü, nev'i kastedilerek gerek güneş ve gerek diğerlerinin doğusu demek olabilir ki, bununla bütün cisimlerin doğu ve batısına işaret edilmiş olur. 

Dördüncüsü arzın, kürevî olması nedeniyle her yarısına nazaran bir doğu ve batıya işaret edilmiş olur ki, bunda doğu kabul edilen bir nokta aynı zamanda batı ve batı kabul edilen nokta da aynı zamanda doğu olmuş olur. 

Beşincisi de, güneş ve ay gibi görünen ışıklarla, akıl ve şuur gibi görünmeyen ışıkların doğuş ve batış noktalarına işaret olabilir ki bunu, bir yönüyle üçüncü kısma dahil etmek de mümkündür. Bunlardan hangisi olursa olsun, asıl kastedilen  mana, Allah'ın var olan ve olmayan bütün nimetlerin sahibi ve yöneticisi olduğunu beyan etmektir. Görülüyor ki bu ayetler, hem nimeti hem kudreti hatırlatmaktadır. Nimeti tenbih, şükrü gerektirir, kudreti tenbih de, nankörlüğe karşı kınamayı takviye eder. (Elmalılı, Âşûr)