Rahmân Sûresi 27. Ayet

وَيَبْقٰى وَجْهُ رَبِّكَ ذُوالْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِۚ  ...

Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacaktır.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَيَبْقَىٰ baki kalacaktır ب ق ي
2 وَجْهُ yüzü و ج ه
3 رَبِّكَ Rabbinin ر ب ب
4 ذُو sahibi
5 الْجَلَالِ celal ج ل ل
6 وَالْإِكْرَامِ ve ikram ك ر م
 

Birçok dünya nimetine değinildikten sonra bütün bunların geçici ve üzerinde yaşayanların sonlu olduğu, mutlak anlamda kalıcılığın ise Allah Teâlâ’ya mahsus bulunduğu hatırlatılarak ölümle sona ermeyecek bir mutluluk isteyenlerin Allah’ın hoşnut olacağı bir hayat sürmeleri gereğine işaret edilmektedir. 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 206
 

  Celle جلّ :

  جَلالَةٌ kadir, itibar, değer ya da mevki itibarıyla azamet, büyüklük ya da yücelik demektir.

  Sonunda -ة- olmayan جَلالٌ sözcüğü ise bu konuda en yüksek noktaya ulaşmayı ifade eder. Yüce Allah'ın böyle vasıflanmasının sebebi ya Kendi varlığına delalet etmesi istenen azim/büyük varlıkları yaratmasıdır ya hakkıyla bilinmekten yüce oluşudur ya da duyularla algılanmaktan yüce oluşudur. (Müfredat) 

  Kuran’ı Kerim’de isim formunda 2 ayette geçmiştir. (Mu'cemu-l Mufehres)

  Türkçede kullanılan şekilleri Celâl, Celîl, İclâl ve mecelledir. (Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi) 

 

وَيَبْقٰى وَجْهُ رَبِّكَ ذُوالْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِۚ

 

Fiil cümlesidir. وَ  atıf harfidir.  يَبْقٰى  elif üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir.   وَجْهُ  fail olup lafzen merfûdur. Aynı zamanda muzâftır.  رَبِّكَ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. Aynı zamanda muzâftır. Muttasıl zamir  كَ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.  

ذُوالْجَلَالِ  kelimesi  وَجْهُ ‘nun sıfatı olup harfle îrab olan beş isimden biri olduğu için ref alameti  و ’dır. الْجَلَالِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.  

الْاِكْرَامِ  kelimesi atıf harfi  وَ ‘la  الْجَلَالِ ‘ye matuftur.  
 

وَيَبْقٰى وَجْهُ رَبِّكَ ذُوالْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِۚ

 

Ayet, önceki ayete atıf harfi  وَ ‘la atfedilmiştir. Atıf sebebi tezattır. Cümleler arasındaki anlam bütünlüğü barizdir. Vaslda, atfedilen cümlelerin her ikisinin de aynı tür olması vaslın güzelliklerinden kabul edilmiştir. Fakat burada fiil cümlesi isim cümlesine atfedilmiştir. 

İsim cümlesinin anlamında sabitlik ve devamlılık, fiil cümlesinin anlamında ise yenilenme ve tekrarlanma vardır. Hem devamlılık hem fiilin tekrarı ve yenilenmesi kastediliyorsa, isim cümlesi fiil cümlesine atfedilebilir. Bunun aksi de mümkündür. Mesela, fiil cümlesinden fiilin zaman zaman yenilendiğini, isim cümlesinden ise başlayıp halen devam ettiği kastediliyorsa aralarında atıf yapılabilir (Rıfat Resul Sevinç, Arapçada Cümle Yapısı, 2010, S. 190-191)

Müspet muzari fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Müsnedün ileyh olan  وَجْهُ  kelimesi  رَبِّ  ismine muzâf olarak tazim ve şeref kazanmıştır.  رَبِّكَ  izafetinde Rabb isminin muzâf olması, كَ  zamirinin ait olduğu muhatap için tazim ve şeref ifade eder. 

Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde Rabb isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.

ذُوالْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِۚ  izafeti  وَجْهُ ’nun sıfatıdır. ذُو , beş isimden biri olarak و ’la merfû olmuştur.

وَجْهُ رَبِّكَ  ifadesinde  وَجْهُ , Rabb’in zatı manasında cüz-kül alakasıyla mecâz-ı mürseldir.

وَجْهُ رَبِّكَ , Rabbinin zatı demektir; vech (yüz) bütünü ve zatı ifade etmek için kullanılır. Mekke’nin yoksulları; “Beni içinde şu zor durumdan kurtaracak kerem sahibi asil bir yüz -yani zat- yok mu?” derler.  ذُوالْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِ  Allah’ın en büyük sıfatlarındandır. (Keşşâf,  Âşûr)

 ذُوالْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِۚ  [Celâl ve ikram sahibi]; mutlak zenginliğe ve genel ihsana sahip demektir. (Beyzâvî)

Bütün canlıların yok olmasının ve yalnız Allah'ın zatının baki kalmasının zikrinden sonra O'nun Celâl ve ikram sahibi olarak vasıflandırılması, zımnen bildiriyor ki, onların yok olmasından sonra da kendilerine lutf-u keremini yağdırmaya devam edecektir. Zira Allah'ın, onları ebedî hayat ile ihya buyurması ve onları sonsuz nimetlerle mükâfâdandırması, nimet ve ihsanların en büyüğüdür. (Ebüssuûd)

Rağıb el-İsfahânî der ki: "Bu  ذُوالْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِۚ  sıfatı Allah'a mahsus olan ve ondan başkası için kullanılmayan sıfatlardandır. Binaenaleyh Allah Teâlâ'nın en hususi vasıflarındandır." (Elmalılı, Âşûr)

Önceki ayet  كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍۚ  ile bu ayet arasında mukabele sanatı vardır.