En'âm Sûresi 120. Ayet

وَذَرُوا ظَاهِرَ الْاِثْمِ وَبَاطِنَهُۜ اِنَّ الَّذ۪ينَ يَكْسِبُونَ الْاِثْمَ سَيُجْزَوْنَ بِمَا كَانُوا يَقْتَرِفُونَ  ...

Günahın açığını da bırakın, gizlisini de. Çünkü günah kazananlar yaptıkları karşılığında cezalandırılacaklardır.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَذَرُوا ve bırakın و ذ ر
2 ظَاهِرَ açığını ظ ه ر
3 الْإِثْمِ günahın ا ث م
4 وَبَاطِنَهُ ve gizlisini ب ط ن
5 إِنَّ şüphesiz
6 الَّذِينَ kimseler
7 يَكْسِبُونَ kazananlar ك س ب
8 الْإِثْمَ günah ا ث م
9 سَيُجْزَوْنَ cezasını çekeceklerdir ج ز ي
10 بِمَا
11 كَانُوا olduklarının ك و ن
12 يَقْتَرِفُونَ yapmış ق ر ف
 

Bir önceki âyetin son cümlesiyle bağlantılı olarak bu âyet “Kötülüğü alenen yapmaktan da gizli yapmaktan da sakının” veya “Zina, hırsızlık gibi açık ve fiilî kötülükleri de; kibir, kıskançlık gibi gizli kötülükleri de bırakın” mânasında anlaşılabilir. Bir görüşe göre bu âyetle zinanın gizli yapılmasını helâl sayan Câhiliye Arapları’nın bu anlayışı reddedilmiştir (Râzî, XIII, 167). Ancak âyette her türlü kötülüğün açıktan yapılmasının da gizlice yapılmasının da haram kılındığını düşünmek daha isabetli olur. Elmalılı M. Hamdi, haklı olarak “Bu âyet, alelumum ahkâm-ı hürmet hakkında bir asl-ı küllî beyan etmektedir” der (III, 2039).

 

Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 463 

 

وَذَرُوا ظَاهِرَ الْاِثْمِ وَبَاطِنَهُۜ


Fiil cümlesidir.  وَ  istînâfiyyedir.  ذَرُوا  fiili  ن’un hazfıyla emir fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur.

ظَاهِرَ  mefûlun bih olup fetha ile mansubtur.  الْاِثْمِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.  بَاطِنَهُ  kelimesi atıf harfi  وَ’la  ظَاهِرَ’ya matuftur.

Muttasıl zamir  هُ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

ظَاهِرَ  kelimesi sülâsî mücerred olan ظهر  fiilinin ism-i failidir.

بَاطِنَ  kelimesi sülâsî mücerred olan  بطن  fiilinin ism-i failidir.

İsm-i fail: Eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

 

 اِنَّ الَّذ۪ينَ يَكْسِبُونَ الْاِثْمَ سَيُجْزَوْنَ بِمَا كَانُوا يَقْتَرِفُونَ

 

İsim cümlesidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.

الَّذ۪ينَ  cemi müzekker has ism-i mevsûlu,  اِنَّ ’nin ismi olup mahallen mansubtur. İsm-i mevsûlun sılası  يَكْسِبُونَ الْاِثْمَ ’dir. Îrabtan mahalli yoktur.

يَكْسِبُونَ  fiili  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur.

الْاِثْمَ  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtur.

سَيُجْزَوْنَ  fiilinin başındaki  سَ  harfi tekid ifade eden istikbal harfidir.  يُجْزَوْنَ  fiili  نَ ’un sübutuyla meçhul merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı naib-i fail olup mahallen merfûdur. Aynı zamanda  سَيُجْزَوْنَ  cümlesi  اِنَّ’ nin haberi olduğundan mahallen merfûdur.

مَا  müşterek ism-i mevsûlu,  بِ  harfiyle birlikte  سَيُجْزَوْنَ  fiiline müteallıktır. İsm-i  mevsûlun sılası  كَانُوا يَقْتَرِفُونَ  cümlesidir. Îrabtan mahalli yoktur.

كَان  isim cümlesinin önüne geldiğinde ismini ref haberini nasb eder.  كَانُوا  damme üzere mebni nakıs fiildir.  كَانُوا ’nun ismi olan  و  cemi müzekker muttasıl zamiri mahallen merfûdur.

يَقْتَرِفُونَ  fiili  كَانُوا ’nun haberi olarak mahallen mansubtur.

يَقْتَرِفُونَ  fiili,  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur.

يَقْتَرِفُونَ  fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İftiâl babındadır. Sülâsîsi  قرف ’dır.

Bu bab fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşareket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek anlamları katar.

 

وَذَرُوا ظَاهِرَ الْاِثْمِ وَبَاطِنَهُۜ 

 

وَ  istînâfiyyedir. Ayet, emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Bu cümle itiraz cümlesidir.  وَ  itiraziyyedir. Mana; zühd ve Allah’a yaklaşmak isterseniz mübah olanı değil günahı terk ederek yaklaşın şeklindedir. (Âşûr)

ظَاهِرَ-  بَاطِنَهُ  kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır.

وَذَرُوا ظَاهِرَ الْاِثْمِ وَبَاطِنَهُ “Günahın açık olanını da gizlisini de bırakın.” ayetinde, “açık olan”dan kasıt, yüce Allah’ın beden ile ilgili olup yapılmasını yasak kıldığı işlerdir. “Gizli olan”dan kasıt ise kalpte kararlaştırılan ve Allah’ın vermiş olduğu emir ve yasaklara muhalefet etme kararıdır. Bu ise (yani gizli olandan kaçınmak) ancak muttaki ve ihsan derecesine ulaşmış olanların erişebilecekleri bir mertebedir. 

(Kurtubî)

“Günahın açığını da terk edin, gizlisini de...” Yani açıktan yaptığınızı da gizli yaptığınızı da -bir başka yoruma göre- “Bildiğinizi de niyet ettiğinizi de terk edin.” Günahın açık olanının genelevlerde zina etmek, gizlisinin ise gizli dost/metres tutmak olduğu da söylenmiştir. (Keşşâf)

وَذَر  fiili,  ترك  kelimesine göre daha şiddetlidir, tamamen terk edin demektir.


اِنَّ الَّذ۪ينَ يَكْسِبُونَ الْاِثْمَ سَيُجْزَوْنَ بِمَا كَانُوا يَقْتَرِفُونَ

 

Cümle ta’liliye olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. 

اِنَّ الَّذ۪ينَ يَكْسِبُونَ الْاِثْمَ سَيُجْزَوْنَ بِمَا كَانُوا يَقْتَرِفُونَ  cümlesi, günahı terk etme emri  için ta’lîldir. Ve emredilenlere ikaz ve uyarıdır. Bu yüzden benzeri durumlarda olduğu gibi haber  اِنَّ  ile tekid edilmiştir. Yani emri takip etme makamı veya ta’lîl manasındaki haber cümleleri  اِنَّ  ile gelir ve  فَ  harfine gerek kalmaz. (Âşûr)

اِنَّ ile tekid edilmiş cümle faide-i haber inkârî kelamdır. İsim cümleleri zamandan bağımsız olarak sübut ifade eder.

Müsnedün ileyh konumundaki has ism-i mevsûl  الَّذ۪ينَ’nin sılası  يَكْسِبُونَ الْاِثْمَ, müspet muzari fiil sıygasında gelerek teceddüt ve tecessüm ifade etmiştir. Faide-i  haber ibtidaî kelamdır. Mevsûlde müphem yapısı nedeniyle tevcih sanatı vardır. 

إِنَّ ’nin isminin ism-i mevsûlle gelmesi, bahsin önemini vurgulamak ve gelen habere dikkat çekmek içindir.

Habere dahil olan müstakbel harfi  سَ  tehdit sıyakında tekid ifade eder.

Cümlede müsnedin muzari fiil olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde, muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

مَا  müşterek ism-i mevsûl mecrur mahalde olup  سَيُجْزَوْنَ’ye müteallıktır. Sılası  كَان’nin dahil olduğu isim cümlesidir. Haberi muzari fiil sıygasında gelerek hükmü takviye, hudûs, teceddüt ve tecessüm ifade etmiştir. Mevsûlde müphem yapısı nedeniyle tevcih sanatı vardır.

كان’nin haberinin muzari fiille gelmesi, geçmişte belirli bir süre devam edip biten eylemler ve  geçmişte mutat olarak yapılan, âdet haline gelmiş davranışlar  olmak üzere iki manaya delalet eder. (Vecih Uzunoğlu, DEÜ İlahiyat Fak. Dergisi Sayı 41)

الْاِثْمَ  kelimesinin tekrarında reddü’l-acz ale’s-sadr sanatı vardır.

Ayet-i kerime muhataba emirle başlamışken üçüncü şahısla devam etmiştir, dolayısıyla iltifat sanatı vardır.