Kalem Sûresi 23. Ayet

فَانْطَلَقُوا وَهُمْ يَتَخَافَتُونَۙ  ...

Bunun üzerine, “Sakın, bugün orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın” diye fısıldaşarak yola koyuldular.  (23 - 24. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَانْطَلَقُوا derken yürüdüler ط ل ق
2 وَهُمْ ve onlar
3 يَتَخَافَتُونَ fısıldaşıyorlardı خ ف ت
 

فَانْطَلَقُوا وَهُمْ يَتَخَافَتُونَۙ


Fiil cümlesidir.  فَ  atıf harfidir.  انْطَلَقُوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ ı fail olarak mahallen merfûdur.  

هُمْ يَتَخَافَتُونَ  cümlesi hal olarak mahallen mansubdur.

Hal, cümlede failin, mef’ûlun veya her ikisinin durumunu bildiren lafızlardır (kelime veya cümle). Hal, “nasıl?” sorusunun cevabıdır. Halin durumunu açıkladığı kelimeye “zül-hal” veya “sahibu’l-hal” denir. Umumiyetle hal nekre, sahibu’l hal marife olur. Hal mansubdur. Türkçeye “…rek, …rak, …dığı, halde  iken, olduğu halde” gibi ifadelerle tercüme edilir. Sahibu’l hal açık isim veya zamir olduğu gibi müstetir (gizli) zamir de olabilir. Hali sahibu’l hale bağlayan zamire rabıt zamiri denir. Bu zamir bariz (açık), müstetir (gizli) veya mahzuf (hazf edilmiş) olarak gelir.

Hal sahibu’l-hale ya  و (vav-ı haliye) ya zamirle veya her ikisi ile bağlanır. Hal üçe ayrılır: 1. Müfred olan hal (Müştak veya camid), 2. Cümle olan hal (İsim veya fiil), 3. Şibh-i cümle olan hal (Harf-i cerli veya zarflı isim). 

Burada hal isim cümlesi olarak gelmiştir. Hal müspet (olumlu) isim cümlesi olarak geldiğinde umumiyetle başına “و  ve zamir” veya yalnız “و ” gelir. Bazen “و ” gelmediği de olur. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

وَ  haliyyedir. Munfasıl zamir  هُمْ  mübteda olarak mahallen merfûdur.  يَتَخَافَتُونَ  fiili mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur.

يَتَخَافَتُونَ  fiili  نَ ‘un sübutuyla merfû, muzari fiildir. Zamir olan çoğul  و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. 

انْطَلَقُوا  fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İnfiâl babındadır. Sülâsîsi  طلق’dir.

Bu bab fiile mutavaat, mücerred yapıdaki asıl anlamıyla kullanılması gibi anlamlar katar.

يَتَخَافَتُونَۙ  fiili sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir.  تَفاعَلَ  babındadır. Sülâsîsi خفت ‘dir.

Bu bab fiile müşareket (ortaklık/işteşlik), tekellüf ve tezâhur( görünmek ve zorlanmak), tedric (bir işin aşamalı olarak ,aralıklarla ve yavaş yavaş meydana gelmesi), mutavaat fâale (mufaale babına ait bir fıilin dönüşlülüğü için kullanılması) ve mücerred mana (türemiş olduğu mücerred fiille aynı anlamda kullanılması) anlamları katar. 

 

فَانْطَلَقُوا وَهُمْ يَتَخَافَتُونَۙ


Ayet atıf harfi  فَ  ile 21. ayetteki  فَتَنَادَوْا مُصْبِح۪ينَ  cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, S.107)

Hal وَ ’ıyla gelen  وَهُمْ يَتَخَافَتُونَ  cümle, mübteda ve haberden müteşekkil, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.

İsim cümleleri, mübteda ve haberden oluşur. Zaman ifade etmez. Asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu (sabit olması) veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Cümlede müsned olan  يَتَخَافَتُونَۙ ‘nin muzari fiil olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Hal cümleleri, anlamı zenginleştiren ıtnâb sanatıdır. 

[Fısıldaşarak gittiler] ifadesi aralarında istişare ederek demektir.  خَفى وخَفَتَ وخَفَدَ kelimelerinin üçü de  الكَتْمِ (gizlemek) manasındadır. Yarasaya,  الخَفْدُودُ  denilmesi de bundan (gündüzün gizlenmesinden) dir. (Beyzâvî)