وَاَمَّا مَنْ اُو۫تِيَ كِتَابَهُ بِشِمَالِه۪ فَيَقُولُ يَا لَيْتَن۪ي لَمْ اُو۫تَ كِتَابِيَهْۚ
Kişinin amel defterinin sol tarafından verilmesi onun dünya hayatında Allah’ın emrine uygun hareket etmediğini, dürüst ve erdemli bir hayat yaşamadığını, dolayısıyla sicilinin bozuk olduğunu gösterir. Bu durumdaki biri dünyada yaptıklarını amel defterinde görünce kendisinin cezalandırılacağını anlar, bu sebeple amel defterinin kendisine verilmesini ve içinde yazılmış olanları görmek istemez, ölümle her şeyin bitmiş olmasını temenni eder. Böyle bir temenni orada bir işe yaramayacağı gibi, dünyada helâl haram demeden biriktirmiş olduğu malı da kendisine verilecek cezayı önlemeyecektir. Artık mal, mülk, saltanat, makam, güç vb. dünyaya ait ne varsa hepsi yok olup gitmiş, sadece insanın olumlu veya olumsuz inanç ve amelleri kalmıştır.
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 447وَاَمَّا مَنْ اُو۫تِيَ كِتَابَهُ بِشِمَالِه۪ فَيَقُولُ يَا لَيْتَن۪ي لَمْ اُو۫تَ كِتَابِيَهْۚ
وَ atıf harfidir. اَمَّا şart harfi veya tafsil harfidir. Şart anlamında, cezmetmeyen edatlardandır. Daha önce geçen bir cümleyi genişleterek anlatmak için kullanılır. (Hasan Akdağ, Arap Dilinde Edatlar)
Müşterek ism-i mevsûl مَنْ mübteda olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası اُو۫تِيَ ‘dir. Îrabdan mahali yoktur. اُو۫تِيَ fetha üzere mebni, meçhul, mazi fiildir. Naib-i faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. كِتَابَهُ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir هُ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
فَيَقُولُ ile başlayan fiil cümlesi mübteda مَنْ ‘nin haberi olarak mahallen merfûdur.
فَ harfi اَمَّا ‘nın cevabının başına gelen rabıta harfidir. يَقُولُ damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. Mekulü-l kavli يَا لَيْتَن۪ي ‘dur . يَقُولُ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen merfûdur.
يَا tenbih edatıdır. لَيْتَ temenni harfidir. اِنَّ gibi ismini nasb haberini ref yapar. Sonundaki نِ vikayedir. Mütekellim zamiri ي harfi لَيْتَ ‘nin ismi olup mahallen mansubdur. لَمْ اُو۫تَ كِتَابِيَهْ cümlesi لَيْتَ ‘ nin haberi olarak mahallen merfûdur.
لَمْ muzariyi cezm ederek manasını olumsuz maziye çeviren harftir. اُو۫تَ illetli harfin hazfıyla meczum, meçhul muzari fiildir. Naibi faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. كِتَابِيَهْ mef’ûlun bih olup ى üzere mukadder fetha ile mansubdur. Mütekellim zamiri ى muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. ه sekte içindir.
Hâ-i sekte: Kelimenin aslından olmayan, müstakil bir anlam da taşımayan, yalnız bulunduğu kelimenin son harfinin harekesini korumak için bazı kelime sonlarında görülen ( ـه ) harflerine denir.
Kıraat imamları,Kur’an-ı Kerim’de yedi kelimenin sonlarında bulunan hâ-i sektelerin;
A. Vakıf halinde sakin olarak okunması konusunda ittifak etmişlerdir. O halde bu örneklerin bulunduğu yerlerde, diğer kelime sonlarındaki sakin harfler gibi vakıf yapılmalıdır.
B. Vasıl halinde ise bu harflerin okunup okunmaması konusunda ihtilaf etmişlerdir.
Kıraat imamımız İmam-ı Asım, bu yedi kelimenin tamamında vakıf ve vasıl halinde hâ-i sekteleri, sakin olarak okumuştur.
Bu yedi kelime şunlardır: Bakara, 259. ayette: لمْ يَتسَنّهْ / En’am, 90. ayette: إقْتدِهْ / Hâkka; 19, 25 . ayetlerde: كِتابيَهْ / Hâkka; 20, 26. ayetlerde: حسابيَهْ / Hâkka, 28. ayette: ماليَهْ / Hâkka, 29. ayette: سلْطانِيَهْ / Kâria, 10. ayette: ما هِيَهْ
وَاَمَّا مَنْ اُو۫تِيَ كِتَابَهُ بِشِمَالِه۪ فَيَقُولُ يَا لَيْتَن۪ي لَمْ اُو۫تَ كِتَابِيَهْۚ
فَ atıf harfidir. Şart üslubunda faide-i haber ibtidaî kelamdır. اَمَّا tafsil harfi, bu cümlede şart ve tekid ifade eder.
اَمَّا harfi; şart, tafsil ve tekid için kullanılır. Şart harfi olması için kendisinden sonra فَ harfinin gelmesi zorunludur. Zemahşerî: ‘’ اَمَّا cümleye tekid anlamı kazandırır’’ demiştir. (İtkan, c. 1, s. 421)
Şart, tafsil ve tekid bildiren اَمَّا edatı, cevabının başındaki ف harfi ile ayırt edilir. Zira cevabının başında ف harfi varsa o şart edatıdır ve tekid bildirir, yok ise tafsil ifade eder. (Nida Sultan Çelikkaya, Haber Üslubu ve Haberin Muktezâ-i Zâhire Uygun Gelmemesi Durumu)
Şart üslubunda gelen cümlede müşterek ism-i mevsûl مَنْ mübtedadır. Müsnedün ileyhin ism-i mevsûlle gelmesi söz konusu kişilere tahkir ifade eder.
Sılası olan اُو۫تِيَ كِتَابَهُ بِشِمَالِه۪ cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, S.107)
بِشِمَالِه۪ car mecruru اُو۫تِيَ fiiline mütealliktir.
اُو۫تِيَ fiili meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime meçhul binada naib-i fail olur.
Kuran-ı Kerim’de tehdit, uyarı ve korkutma manası olan fiiller genellikle meçhul sıyga ile gelir.
Meçhul bina, naib-i failin bu fiilde bir dahli olmadığına işaret eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Sûret-i İbrahim, s. 127)
فَ karinesiyle gelen cevap cümlesi فَيَقُولُ يَا لَيْتَن۪ي لَمْ اُو۫تَ كِتَابِيَهْۚ , aynı zamanda, mübteda olan مَنْ ’in haberidir.
Müspet muzari fiil sıygasında gelerek teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade eden cümle, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Müsnedin muzari fiil sıygasında cümle olarak gelmesi cümlenin hükmünü takviye etmiştir.
يَقُولُ fiilinin mekulü’l-kavli olan يَا لَيْتَن۪ي لَمْ اُو۫تَ كِتَابِيَهْۚ cümlesinde يَا harfi tenbih içindir. لَيْتَ ‘nin dahil olduğu isim cümlesi, temenni üslubunda talebî inşâî isnaddır.
لَيْتَ ’nin haberi olan لَمْ اُو۫تَ كِتَابِيَهْ cümlesi, menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Müsnedin muzari fiil sıygasında cümle olarak gelmesi, hükmü takviye ifade etmiştir.
لَيْتَ ; hasıl olması arzu edilen, sevilen ama, bunun imkansız ya da çok zor olduğu durumlarda kullanılır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
كِتَابَهُ - كِتَابِيَهْۚ ve اُو۫تِيَ - اُو۫تَ kelimeleri arasında cinas-ı iştikak ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
كِتَابِيَهْۚ izafetinde يَ muzâfun ileyh, هُ fasılaya riayet için gelen sükut harfidir (yani ha sesi üzere durulsun diye). Bu harflerin hakkı, durulduğunda var olup geçildiğinde düşmesidir; ancak bu harfler Mushaf hattında var olduğu için durmanın tercih edilmesi güzel görülmüştür. Bununla birlikte, geçerek okuyup bu harflerin düşürülmesinde bir sakınca olmadığı da söylenmiştir. İbn Muhaysın bu kelimeleri هُ olmaksızın يَ harfinin iskanıyla okumuştur. Bir grup kurra ise bu kelimeleri Mushaf hattına uyarak geçerken de dururken de ha’yı ispatla okumuştur. (Keşşâf, Hakka/19)
19. ayetteki فَاَمَّا مَنْ اُو۫تِيَ كِتَابَهُ بِيَم۪ينِه۪ فَيَقُولُ هَٓاؤُ۬مُ اقْرَؤُ۫ا كِتَابِيَهْۚ [Amel defteri sağ tarafından verilen, "alın kitabımı okuyun" der.] cümlesine, Yüce Allah bu ayetle mukabele etmiştir. Dolayısıyla bu ayette güzel bir mukabele vardır. Bu, güzelleştirici edebî sanatlardandır. (Safvetü’t Tefâsir)
Kitaplarının soldan verilmesi kendilerine hakaret içindir. Çünkü sol, uğursuz kabul edilen yöndür. Zira kişi, sol eli arkasına bükülerek yakalanıp götürülür. (Rûhu’l Beyân)
Allah Teâlâ, bu kimsenin, kitabına bakıp bakıp da, yaptığı işlerin kötülüklerin görünce, alabildiğine pişmanlık duyduğunu ve bu pişmanlıktan ve mahcubiyetten meydana gelen o işkencenin cehennem azabından daha ileri olduğunu ve bu kimsenin, "Keşke onlar beni, cehennem azabıyla azaplandırsalardı da, bana, yaptığım şeylerin kötülüklerini hatırlatan bu kitabı sunmasalardı da, ben de bu mahcubiyetin içine düşmeseydim,." dediğini beyan etmiştir. Ki bu, senin, manevi azabın maddi azaptan daha şiddetli olduğu hususuna dikkatini çeker. (Fahreddin er-Râzî)