Hâkka Sûresi 31. Ayet

ثُمَّ الْجَح۪يمَ صَلُّوهُۙ  ...

“Sonra onu cehenneme atın.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 ثُمَّ sonra
2 الْجَحِيمَ cehenneme ج ح م
3 صَلُّوهُ sallayın onu ص ل ي
 
Amel defteri solundan verilen kimsenin hesabı görüldükten sonra Allah Tealâ görevli meleklere o günahkârın ellerini boynuna bağlayıp cehenneme götürmelerini, sonra da suçlulara ait uzun zincirdeki yerine bağlanmalarını emreder. Müfessirler “Sonra da onu yetmiş arşın uzunluğunda bir zincire dizin!” meâlindeki 32. âyette geçen sayıyı çokluktan kinaye olarak yorumlamışlardır (bk. Râzî, XXX, 114). Âhiret hayatı gayb âleminden olduğu için Allah orası ile ilgili bilgileri dünyadaki kullarına temsilî olarak anlatmaktadır. Râzî, bunun benzeri başka bir âyetin (bk. İbrâhim 14/49) tefsirinde bu tür ifadelerin, günahkârların kendi eylem ve eğilimlerini, sonuç olarak öte dünyada topluca içine düşecekleri genel umutsuzluğu dile getiren bir mecaz olduğunu ileri sürmüştür (XIX, 148; Esed, II, 512). 33-34. âyetler günahkârın zincire vurulmasının sebebini açıklamaktadır ki o da Allah’a inanmaması ve yoksula yedirmeyi teşvik etmemesi, yani bencil duygularını aşarak başkalarının sıkıntılarını paylaşma olgunluğunu sergileyememesidir. Yoksulu gözetme konusundaki duyarsızlığın, kişinin zincirlere vurulmasının ana sebeplerinden biri olarak Allah’a inançsızlığın hemen ardından zikredilmesi, İslâm’ın paylaşmaya, sosyal adalete verdiği önemi gösterir. 35. âyet, inkârcılara âhirette yardım veya şefaat edecek hiç kimsenin bulunmayacağına, dünyada kendilerine yardım edip menfaat sağlayan dostların da kendileri için hiçbir şey yapamayacaklarına, bu sebeple dünyada yaptıklarına pişman olup ümitsizliğe kapılacaklarına işaret etmektedir. “Yananların akıntısı” diye tercüme ettiğimiz 36. âyetteki gıslîn kelimesine müfessirler, “cehennemliklerin yediği bir bitki, en kötü yemek, cehennemliklerin yanan bedenlerinden akan akıntı” mânalarını vermişlerdir (bk. Şevkânî, V, 328). İbn Abbas gıslîn kelimesinin ne anlama geldiğini bilmediğini ifade etmiştir (bk. Râzî, XXX, 116). 36-37. âyetler dünyada Allah’a isyan edenlerin âhiretteki beslenmelerinin bile azap olduğunu göstermektedir. 
 

ثُمَّ الْجَح۪يمَ صَلُّوهُۙ


Fiil cümlesidir.  ثُمَّ  tertip ve terahi ifade eden atıf harfidir.  ثُمَّ  edatı mertebe açısından terahi manasınadır. Yani; aralıklarla, zaman içinde serpiştirilerek peyderpey olabilecek durumları bildirmektedir.  

Matuf ve matufun aleyh arasında hem sıra olduğunu hem de fiillerin meydana gelişi arasında uzun bir sürenin bulunduğunu gösterir. Süre bakımından  فَ   harfinin zıttıdır.  ثُمَّ  ile yapılan atıfta matuf ev matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

الْجَح۪يمَ  mukaddem mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.  صَلُّوهُ  fiili  نَ ‘un hazfıyla mebni emir fiildir. Zamir çoğul  وَ ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir  هُ  ikinci mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
 

ثُمَّ الْجَح۪يمَ صَلُّوهُۙ


Ayet akıbetin şiddeti konusunda rütbe ve terahi ifade eden  ثُمَّ  atıf harfiyle, önceki ayetteki  خُذُوهُ  cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Emir üslubunda talebî inşaî isnaddır.

Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Fiilin mef’ûlü olan  الْجَح۪يمَ , kasr manası, fasılaya riayet ve acele ifadesi için amili olan  صَلُّوهُۙ ‘ya takdim edilmiştir.

Yani onu cehîm’den başka yere yaslamayın demektir. 

الْجَح۪يمَ (Cehîm), şiddetle köpüren büyük ateş, cehennemin en şiddetli tabakasıdır. Burada          الْجَح۪يمَ  kelimesinin  صَلُّوهُۙ (yaslayın onu) fiilinden önce söylenmesi, fiile ‘sadece’ ve ‘ancak’ gibi manaları kazandırmak içindir. Yani "başka yere değil, ancak Cehim'e atın onu" demektir. (Elmalılı)

صَلُّو  burada  أصابَ  manasına (أصابَهُ حَرْقُها , yani cehennemin harareti ona isabet etti ) gelmiştir. (Âşûr)