ثُمَّ الْجَح۪يمَ صَلُّوهُۙ
ثُمَّ الْجَح۪يمَ صَلُّوهُۙ
Fiil cümlesidir. ثُمَّ tertip ve terahi ifade eden atıf harfidir. ثُمَّ edatı mertebe açısından terahi manasınadır. Yani; aralıklarla, zaman içinde serpiştirilerek peyderpey olabilecek durumları bildirmektedir.
Matuf ve matufun aleyh arasında hem sıra olduğunu hem de fiillerin meydana gelişi arasında uzun bir sürenin bulunduğunu gösterir. Süre bakımından فَ harfinin zıttıdır. ثُمَّ ile yapılan atıfta matuf ev matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
الْجَح۪يمَ mukaddem mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. صَلُّوهُ fiili نَ ‘un hazfıyla mebni emir fiildir. Zamir çoğul وَ ‘ı fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir هُ ikinci mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.ثُمَّ الْجَح۪يمَ صَلُّوهُۙ
Ayet akıbetin şiddeti konusunda rütbe ve terahi ifade eden ثُمَّ atıf harfiyle, önceki ayetteki خُذُوهُ cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Emir üslubunda talebî inşaî isnaddır.
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Fiilin mef’ûlü olan الْجَح۪يمَ , kasr manası, fasılaya riayet ve acele ifadesi için amili olan صَلُّوهُۙ ‘ya takdim edilmiştir.
Yani onu cehîm’den başka yere yaslamayın demektir.
الْجَح۪يمَ (Cehîm), şiddetle köpüren büyük ateş, cehennemin en şiddetli tabakasıdır. Burada الْجَح۪يمَ kelimesinin صَلُّوهُۙ (yaslayın onu) fiilinden önce söylenmesi, fiile ‘sadece’ ve ‘ancak’ gibi manaları kazandırmak içindir. Yani "başka yere değil, ancak Cehim'e atın onu" demektir. (Elmalılı)
صَلُّو burada أصابَ manasına (أصابَهُ حَرْقُها , yani cehennemin harareti ona isabet etti ) gelmiştir. (Âşûr)