Hâkka Sûresi 51. Ayet

وَاِنَّهُ لَحَقُّ الْيَق۪ينِ  ...

Şüphesiz Kur’an, gerçek kesin bilgidir.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَإِنَّهُ ve şüphesiz O
2 لَحَقُّ muhakkak gerçektir ح ق ق
3 الْيَقِينِ kesin ي ق ن
 

“Hakku’l-yak^n” tamlaması, “var (sabit), gerçek, doğru” anla­mındaki “hak” ile “gerçeğe uygun kesin bilgi” anlamındaki “yak^n” kelimelerinden oluşan bir terim olup kesinlik bakımından ilme’l-yak^n ve ayne’l-yak^nin de ötesinde ve üstündeki kesin bilgidir. Bu üç aşamayı bir arada, “duyarak, görerek, yaşayarak bilmek” şeklinde ifade etmek mümkündür. Burada Kur’an’ı yalan sayanların âhirette büyük pişmanlık duyacakları ve dolayısıyla azaba mâruz kalacakları haber verilirken bunun kesin olarak yaşanacak bir gerçek olduğu vurgulanmaktadır (“hakku’l-yak^n” konusunda ayrıca bk. Vâkıa 56/95; Yusuf Şevki Yavuz, “Hakka’l-yak^n”, DİA, XV, 203).

Yukarıda Kur’an’ın yüceliği ve müşriklerin isnat ettiği kusurlardan uzak bulunduğu anlatılarak hem Kur’an’ın ilâhî vahiy olduğu hem de Resûlullah’ın peygamberliğinin kesinliği vurgulanmıştı. Son âyet-i kerîmede ise Resûlullah’ın, kendisine verilen bu nimetlerin şükrü olarak rabbinin adını yüceltmesi, O’nu noksan sıfatlardan tenzih etmesi istenmiştir.

 

وَاِنَّهُ لَحَقُّ الْيَق۪ينِ


İsim cümlesidir.  وَ  atıf harfidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.  هُ  muttasıl zamiri  اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur. 

لَ  harfi  اِنَّ ’nin haberinin başına gelen lam-ı muzahlakadır. 

حَقُّ  kelimesi  اِنَّ ’nin haberi olup lafzen merfûdur. Aynı zamanda muzâftır.  يَق۪ينِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
 

وَاِنَّهُ لَحَقُّ الْيَق۪ينِ

 

Ayet atıf harfi  وَ ‘la 48. ayetteki  وَاِنَّهُ لَتَذْكِرَةٌ لِلْمُتَّق۪ينَ  cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasında manen ve lafzen mutabakat mevcuttur.

اِنَّ  ve lam-ı muzahlaka ile tekid edilmiş, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.  اِنَّ ’nin ismi  هُ  zamiri, haberi ise  لَحَقُّ الْيَق۪ينِ  izafetidir.

اِنَّ ’nin haberinin izafet formunda gelmesi veciz ifade kastı yanında tazim içindir.

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler,  اِنّ , isim cümlesi ve lam-ı muzahlaka sebebiyle üç katlı tekid ifade eden çok muhkem cümlelerdir.

İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

[Şüphesiz kesin bir gerçektir o] Kur’an. Tıpkı [O gerçekten, hakkıyla âlimdir.] sözlerindeki gibi mana ‘’Kur’an yakînin, gerçeğin aynıdır, ta kendisidir.’’ şeklindedir. (Keşşâf)

‘’Şüphesiz’’ ve gerçek diye ifade ettiğimiz ”hak" ve ”yakin" kelimeleri, aynı manaya gelen iki sıfattır. Birisi, ötekine bir şeyin kendi kendisine tamlaması kabilinden tamlama yapılmıştır.Bu: حب الحصيد  terkibinde olduğu gibi tekid için yapılır. Çünkü ”hak", kendisinde hiç şüphe olmayan sabit gerçektir. ”Yakin" de aynı manadadır. (Rûhu-l Beyân)