A'râf Sûresi 202. Ayet

وَاِخْوَانُهُمْ يَمُدُّونَهُمْ فِي الْغَيِّ ثُمَّ لَا يُقْصِرُونَ  ...

Şeytanlara kardeş olanlara gelince, şeytanlar onları azgınlığın içine çekerler, sonra da bundan hiç geri durmazlar.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَإِخْوَانُهُمْ kardeşleri ise ا خ و
2 يَمُدُّونَهُمْ onları çekerler م د د
3 فِي içine
4 الْغَيِّ azgınlığın غ و ي
5 ثُمَّ sonra
6 لَا hiç
7 يُقْصِرُونَ yakalarını bırakmazlar ق ص ر
 

“Dostlar” diye çevirdiğimiz âyet metnindeki ihvân kelimesinin tekili olan ah kelimesi sözlükte “kardeş” mânasına gelmekle birlikte mecazi olarak “arkadaş, dost, insanın sevip saydığı, aynı dünya görüşünü, aynı inanç ve değerleri paylaştığı kişi” anlamını da ifade eder. Kelime Kur’ân-ı Kerîm’de (Hucurât 49/10, 12), hadislerde (Buhârî, “Îmân”, 22, “Mezâlîm”, 3; Müslim, “Eymân”, 38, 40, “Birr”, 32; Tirmizî, “Birr”, 29) ve diğer İslâmî kaynaklarda bu mânasıyla yani müslümanlar arasındaki inanç ve ideal birliğinden doğan sevgi ve kaynaşmayı ifade etmek için geniş olarak kullanıldığı gibi –konumuz olan âyette görüldüğü üzere– şeytan ile inkârcılar arasındaki ve inkârcıların kendi aralarındaki birlik ve yakınlığı ifade etmek için de kullanılmıştır. 

Tefsirlerde âyetin değişik şekillerde yorumlandığı görülmektedir. Taberî’nin, diğer müfessirlerce de geniş ölçüde benimsenmiş olan yorumu şöyledir: “İnkârcılara gelince, dostları olan şeytanlar onları azgınlığa sürükler; azgınlıklarını daha da arttırırlar ve artık –içlerine şeytandan gelen bir saptırıcı fikir doğduğunda hemen düşünüp gerçeği gören takvâ sahiplerinin aksine– bu günahkârlar (azgınlık yapmakta) kusur etmez, bundan geri durmazlar.” Aynı müfessire göre bu suretle Allah Teâlâ bize şu hakikati bildirmektedir: Müminler topluluğu ve takvâ ehli, şeytan kendilerine kötülük işletmek istediğinde yaptıklarının doğruluğu veya yanlışlığı üzerinde düşünürler, Allah’ın azametini ve cezalandırmasını hatırlarlar, Allah’a olan saygıları kendilerini O’na âsi olmaktan korur, hasbelbeşer işledikleri hataların affı için Allah’a sığınıp tövbe etmeye yöneltir. (199. âyette kendilerinden “cahiller” diye söz edilen) müşrikler ve inkârcılar topluluğuna gelince, onlar bir defa Allah’a âsi olmaya başlayınca şeytanlar onların günahkârlık, bozgunculuk ve azgınlık eğilimlerini daha da güçlendirir; hevâ ve hevesleri akıl ve basîretlerine baskın geldiği için artık ne Allah korkusu ne âhiret kaygısı azgınlıkta ısrar edip günahlarını daha da çoğaltmaktan onları alıkoyar (IX, 159).

 Âyetin “Bir daha da yakalarını bırakmazlar” diye çevirdiğimiz bölümüne, “O isyankârlar artık bir daha azgınlık ve günahkârlıktan geri durmazlar” veya “Şeytanlar onları azgınlığa, günaha sürüklemeye devam ederler” şeklinde değişik mânalar verilmiştir.

Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri 

Cilt: 2 Sayfa: 651-652

 
غوى Ğavâ : غَيٌّ bozuk bir hareketten kaynaklanan cehalettir. Kelimenin asıl manası deve yavrusunun fazla süt içerek fesada uğramasıdır. Kuran-ı Kerim’de Allah’ın azabından غَيٌّ olarak bahsedilmesi bu azabın nedeninin azgınlık olmasıdır. (Müfredat) Kuran’ı Kerim’de türevleriyle birlikte 22 ayette geçmiştir. (Mucemul Müfehres) Türkçede kullanılan şekilleri iğvâ ve ğayya (kuyusu) dır. (Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi)
 

وَاِخْوَانُهُمْ يَمُدُّونَهُمْ فِي الْغَيِّ ثُمَّ لَا يُقْصِرُونَ

 

İsim cümlesidir.  وَ  atıf harfidir.  اِخْوَانُهُمْ  mübteda olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir  هُمْ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

يَمُدُّونَهُمْ  fiili mübtedanın haberi olarak mahallen merfûdur.  يَمُدُّونَهُمْ  fiili  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı  fail olup mahallen merfûdur.

Muttasıl zamir  هُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur. 

فِي الْغَيِّ  car mecruru  يَمُدُّونَهُمْ  fiiline müteallıktır.

ثُمَّ  hem zaman açısından hem de rütbe (bir mertebeden bir mertebeye geçiştir.)  açısından terahi ifade eder. (Âşûr)  

لَا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.  يُقْصِرُونَ  fiili  نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı  fail olup mahallen merfûdur.

يُقْصِرُونَ  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir.

İf’al babındandır. Sülâsîsi  قصر ’dir.

İf’al babı fiille tadiye (geçişlilik), kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder.

 

وَاِخْوَانُهُمْ يَمُدُّونَهُمْ فِي الْغَيِّ ثُمَّ لَا يُقْصِرُونَ

 

وَ  atıf harfidir. Ayet,  اِنَّ الَّذ۪ينَ اتَّقَوْا  cümlesine matuftur. İsim cümlesi formunda gelmiş faide-i haber ibtidaî kelamdır.

İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meâni İlmi)

Cümlede müsnedin muzari fiil olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

فِي الْغَيِّ  ifadesindeki  ف۪ي  harfinde istiare-i tebeiyye vardır.  ف۪ي  harfindeki zarfiyet manası dolayısıyla  الْغَيِّ , içine girilebilen bir şeye benzetilmiştir. Burada  ف۪ي  harfi kendi manasında kullanılmamıştır. Çünkü  الْغَيِّ  hakiki manada zarfiyeye yani içine girilmeye müsait değildir. Ancak şeytanın kardeşlerinin, insan, günah , suç ve sapkınlığa sürüklemelerini  etkili bir şekilde ifade etmek üzere bu harf kullanılmıştır. Câmi’, her ikisindeki mutlak irtibattır. 

ثُمَّ لَا يُقْصِرُونَ  cümlesi, haber olan …يَمُدُّونَهُمْ  cümlesine matuftur. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Menfi muzari fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır.

يَمُدُّونَهُمْ - لَا يُقْصِرُونَ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

Önceki ayetle aralarında lüzum ma la yelzem vardır.

Şayet, “Neden şeytan tekil olduğu halde  اِخْوَانُهُمْ  (kardeşleri) kelimesinde zamir çoğul olarak kullanılmış?” dersen şöyle derim: Tıpkı [onların velileri tāğuttur] (Bakara Suresi, 257) ifadesinde olduğu gibi “şeytan”la cins anlamı kastedilmiştir. (Keşşâf)