A'râf Sûresi 91. Ayet

فَاَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ فَاَصْبَحُوا ف۪ي دَارِهِمْ جَاثِم۪ينَۚۛ  ...

Derken, onları o korkunç sarsıntı yakaladı da yurtlarında yüzüstü hareketsiz çöke kaldılar.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَأَخَذَتْهُمُ derken onları yakalayıverdi ا خ ذ
2 الرَّجْفَةُ o müthiş sarsıntı ر ج ف
3 فَأَصْبَحُوا çökekaldılar ص ب ح
4 فِي
5 دَارِهِمْ yurtlarında د و ر
6 جَاثِمِينَ diz üstü ج ث م
 

Medyen’in inkârcı ve baskıcı eşraf takımı, halkı Şuayb’a inanmamaları hususunda uyarıp tehdit ederken, asıl kendileri hak ettikleri büyük felâkete uğramışlar; bu dünyada öyle bir topluluk yaşamamış gibi yok olup gitmişlerdir. Şuayb, daha önce onları dalâletten kurtarmak ve böyle bir âkıbete mâruz kalmalarını önlemek için elinden gelen her şeyi yaptığından, artık onlara acımanın da yersiz olduğunu düşünmüştür. 

Buraya kadarki âyetlerde beş peygamberin kendi toplumlarıyla ilişkileri, davetlerinin mahiyeti, bu davet karşısında inanan ve inanmayanların tutumları, özellikle inkâr etmekle yetinmeyip inananlar üzerinde baskı kuran ve toplumda türlü kötülüklerin yayılmasına öncülük edenlerin bu yüzden uğradıkları büyük felâketler bir tarihî bilgi vermekten ziyade ders verme üslûbuyla veciz bir şekilde özetlenmiştir. Aşağıda ise bütün bu toplumların uğradığı felâketlerin, zorlukların insanları ıslah etmeye yönelik amaçlar taşıdığı bildirilmektedir.

 

Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 557

 

فَاَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ فَاَصْبَحُوا ف۪ي دَارِهِمْ جَاثِم۪ينَۚۛ

 

Fiil cümlesidir.  فَ  atıf harfidir.  اَخَذَتْهُمُ  fetha üzere mebni mazi fiildir.  تْ  te’nis alametidir. Muttasıl zamir  هُمُ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur.

الرَّجْفَةُ  fail olup lafzen merfûdur. 

فَ  atıf harfidir.  اَصْبَحُوا  damme üzere mebni nakıs fiildir.  كَانَ  gibi isim cümlesinin başına gelir, ismini ref haberini nasb eder.

Zamir olan çoğul  و ‘ı  اَصْبَحُوا ’nun ismidir.  ف۪ي دَارِهِمْ  car mecruru  جَاثِم۪ينَ ‘ye müteallıktır. Muttasıl zamir  هِمْ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

جَاثِم۪ينَ  kelimesi  اَصْبَحُوا ’nun haberi olup nasb alameti  ي ’dir. Cemi müzekker salim kelimeler  ي  ile nasb olurlar.

جَاثِم۪ينَ  kelimesi sülâsî mücerred olan  جثم  fiilinin ism-i failidir.

جَاثِم۪ينَ  kelimesi ism-i faildir. İsm-i fail: Eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
 

فَاَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ فَاَصْبَحُوا ف۪ي دَارِهِمْ جَاثِم۪ينَۚۛ

 

فَ  atıf harfidir. Müspet mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

Nakıs fiil  اَصْبَحُ ’nun dahil olduğu isim cümlesi  فَ  ile makabline atfedilmiştir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır. Bu iki cümle arasındaki cihet-i câmia tezâyüftür.

Car-mecrur  ف۪ي دَارِهِمْ , amili olan  جَاثِم۪ينَ  ‘ye, önemine binaen takdim edilmiştir.

İsim cümlesi sabitlik ve devamlılık, fiil cümlesi yenilenme ve tekrarlanma ifade eder.

Şayet hem devamlılık hem fiilin tekrarı ve yenilenmesi kastediliyorsa isim cümlesi fiil cümlesine atfedilebilir. Bunun aksi de mümkündür. Mesela: fiil cümlesinden fiilin zaman zaman yenilendiğini, isim cümlesinden ise başlayıp halen devam ettiği kastediliyorsa aralarında atıf yapılabilir. (Sevinç Resul, Arapçada Cümle Yapısı, S. 190-191)

الرَّجْفَةُ  kelimesi marife gelerek tanıdıkları, daha önce karşılaştıkları bir şey, belki volkanik bir şey olduğuna işaret edilmiş olabilir. Ya da bu sarsıntının kemâl derecede olduğuna delalet eder.

الرَّجْفَةُ  "müthiş, öldürücü ve şiddetli bir zelzele" demektir. Allahü teâlâ'nın, zalim kavimlerin kıssaları olarak anlattığı üzere bu zelzeleye, korkunç ve şiddetli bir ceza da eklenince, helak oluş, daha büyük ve dehşetli hale gelir. Çünkü onları, o zaman azab üstlerinden ve altlarından kuşatır. Böylece, "Onlar, meskenlerinde, yurtlarında cansız, hareketsiz ve sönmüş kimseler haline geldiler."  (Fahreddin er-Râzî)

جَاثِم۪ ; dizüstü çöküp kalan demektir. Mecazi olarak hareketsiz kalmak anlamında kullanılır. Bundan maksat, mûtat ölümde olduğu gibi üzerlerine azap inen kişilerin hareketsiz ve cansız kaldıklarını ifade etmektir.

Cüsûm, "tavşanın ve kuşun uyuduğu şekilde iki bacağı el ile kavrayarak göğsü üzerine yere çöküp yapışmaktır". Yani vatanlarında öyle sürçüp yüzü koyun çöktüler ki, kendilerinde hareketten hiç bir iz kalmadı. (Elmalılı)

Allahım; gazabına ve azabına uğramaktan sana sığınırız.

فَاَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ  ibaresinde mecazi isnad veya istiare vardır.

78. ayetle, tekrarı olan bu ayet arasında tekrir, ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.