Meâric Sûresi 40. Ayet

فَلَٓا اُقْسِمُ بِرَبِّ الْمَشَارِقِ وَالْمَغَارِبِ اِنَّا لَقَادِرُونَۙ  ...

Doğuların ve Batıların Rabbine yemin ederim ki, şüphesiz onların yerine daha iyilerini getirmeye bizim gücümüz yeter. Bizim önümüze geçilemez.  (40 - 41. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَلَا hayır
2 أُقْسِمُ yemin ederim ki ق س م
3 بِرَبِّ Rabbine ر ب ب
4 الْمَشَارِقِ doğuların ش ر ق
5 وَالْمَغَارِبِ ve batıların غ ر ب
6 إِنَّا elbette bizim
7 لَقَادِرُونَ gücümüz yeter ق د ر
 

“Doğular ve batılar” ifadesi, güneş, ay ve yıldızların doğduğu ve battığı noktalar yanında, yıl boyunca güneşin doğduğu ve battığı ufuktaki farklı noktaları da kapsar. Yüce Allah’ın bu şekilde yıldızların doğduğu ve battığı yerlere yemin etmesi O’nun evrendeki bütün yörünge hareketlerine hâkimiyetini ve sonsuz kudretini gösterir. “Onların yerine daha iyilerini getirmeye bizim gücümüz yeter” şeklinde çevirdiğimiz cümleyi müfessirler iki türlü yorumlamışlardır: a) Bu muazzam evreni yaratan ve onun yönetimine hakim olan sonsuz kudret, inkârcıları yok edip onların yerine, kendisine iman edip emir ve yasaklarına uyan kullar da getirir, hiçbir güç buna engel olamaz. b) Bundan maksat yüce Allah’ın, insanları öldükten sonra dirilttiğinde onları dünyadaki yaratılışlarından daha sağlam ve ebedî hayata elverişli olabilecek şekilde yaratmasıdır (İbn Âşûr, XXIX, 180).

Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 460
 

فَلَٓا اُقْسِمُ بِرَبِّ الْمَشَارِقِ وَالْمَغَارِبِ اِنَّا لَقَادِرُونَۙ


İsim cümlesidir.  فَ  istînâfiyyedir.  لَا  nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. 

اُقْسِمُ  damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أناَ ‘dir.  بِرَبِّ  car mecruru   اُقْسِمُ  fiiline mütealliktir.  الْمَشَارِقِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.  الْمَغَارِبِ  atıf harfi  وَ ‘la makabline matuftur.  اِنَّا لَقَادِرُونَ  kasemin cevabıdır. 

اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.  نَا  mütekellim zamiri  اِنّ ‘nin ismi olarak mahallen mansubdur. لَ  harfi  اِنَّ ’nin haberinin başına gelen lam-ı muzahlakadır.  لَقَادِرُونَ  kelimesi  اِنَّ ‘nin haberi olup ref alameti  وَ ’dır. Cemi müzekker salim kelimeler harfle îrablanır.  

لَقَادِرُونَ  kelimesi sülâsî mücerred olan قدر  fiilinin ism-i failidir. 

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata), hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

اُقْسِمُ  fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir.  إِفْعَال babındadır. Sülâsîsi  قسم ’dir.

إِفْعَال  babı fiille tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar.

قَادِرُونَۙ  kelimesi sülâsî mücerred olan قدر  fiilinin ism-i failidir. 

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata), hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

فَلَٓا اُقْسِمُ بِرَبِّ الْمَشَارِقِ وَالْمَغَارِبِ اِنَّا لَقَادِرُونَۙ

 

فَ , istînâfiyyedir. Cümlede  لَٓا , zaid veya nefy cins edatıdır. Müspet muzari fiil sıygasında gelen cümle, kasem üslubunda gayr-ı talebî inşâî isnaddır. Teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Fiil azamet zamirine isnadla tazim edilmiştir.

وَالْمَغَارِبِ , muksemun aleyh olan  بِرَبِّ الْمَشَارِقِ ‘ye matuftur. Cihet-i camiâ tezattır.

رَبِّ الْمَشَارِقِ وَالْمَغَارِبِ  izafeti,  رَبِّ  ismine muzâfun ileyh olan  الْمَشَارِقِ وَالْمَغَارِبِ ‘ye şan ve şeref kazandırmıştır.

Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde  رَبِّ  isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.

الْمَشَارِقِ - الْمَغَارِبِ  kelimeleri arasında muvazene, mürâât-ı nazîr ve tıbâk-ı îcab sanatları vardır.

اُقْسِمُ ‘daki müfred mütekellim zamirindenاِنَّا ’da cemi mütekellim zamirine iltifat vardır.

اِنَّا لَقَادِرُونَ  cümlesi kasemin cevabıdır.  اِنَّ  ve lam-ı muzahlaka ile tekid edilmiş, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler,  اِنّ , isim cümlesi ve lam-ı muzahlaka sebebiyle üç katlı tekid ifade eden çok muhkem cümlelerdir.

İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Müsned olan  قَادِرُونَ , ism-i fail vezninde gelerek bu özelliğin istimrar ve istikrarına işaret etmiştir.

İsim cümlesindeki ism-i fail istimrar ifade eder. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

İsm-i fail sübuta, istikrara ve sıfatın mevsûfa olan bağlılığına delalet eder. (Halidî, Vakafat, s. 80)

Bu, "Senenin her gününün doğusuna batısına; yahut, her yıldızın doğusuna batısına..." demektir. Yahut  الْمَشَارِقِ  ile, her nebinin davetinin zuhur etmesi;  الْمَغَارِبِ  ile de, nebinin ölümü; ya da çeşitli hidayetler ve çaresizlikler kastedilmiştir. (Fahreddin er-Râzî)

Doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim ki sözünde doğulardan ve batılardan maksat, senenin her günü güneşin doğduğu ve battığı yerlerdir. Her yaz ve kış için yüz seksen tane doğuş ve batış yeri vardır. (Rûhu’l Beyân)

Âşûr da benzer yorumlardan bahsetmiştir.