Müddessir Sûresi 12. Ayet

وَجَعَلْتُ لَهُ مَالاً مَمْدُوداًۙ  ...

Ona bol mal ve gözü önünde duran oğullar verdim.  (12 - 13. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَجَعَلْتُ ve verdim ج ع ل
2 لَهُ ona
3 مَالًا mal م و ل
4 مَمْدُودًا uzun boylu م د د
 

Müfessirler bu âyetlerin Mekkeli müşrik Velîd b. Mug^re hakkında indiğini rivayet etmişlerdir (Taberî, XXIX, 96; Şevkânî, V, 376). Velîd, Kureyş’in ileri gelenlerinden olup çok sayıda oğulları vardı ve oldukça zengindi; buna rağmen Allah’ın kendisine lutfettiği nimetlere şükredecek yerde hem Allah’a hem de peygambere karşı nankörlük etmiş, İslâm’ı boğmak isteyenlere öncülük edenlerden olmuştu.

Allah Teâlâ’nın “Yarattığım şahsı tek başına bana bırak” meâlindeki buyruğu iki türlü yorumlanmıştır: a) Anasının karnında âciz ve tek başına bir durumda yarattığım o şahsı bana bırak, senin onunla uğraşmana gerek yok, ben onun cezasını veririm. b) Onu tek başına benimle baş başa bırak; ben onun hakkından gelir ve gereken cezayı veririm (bk. Şevkânî, V, 376). Âyet, Velîd b. Mug^re hakkında inmiş olsa da amacı genel olup şu mesajı vermektedir: Nimete karşı şükretmek, nimet sahibine minnettar olmak en yalın ahlâkî ödevlerden biri, akıl ve adalet gereğidir. Sıradan birinin alelâde yardım ve iyiliğine bile minnettar olup teşekkür ederken varlığımızı, hayatımızı, sahip olduğumuz, yararlandığımız her türlü maddî ve mânevî nimet ve imkânları lutfeden Allah’a minnettar olmamak, şükretmemek, ibadet ve itaat etmemek büyük bir nankörlüktür; özellikle Allah’ın varlığını ve birliğini tanımamaktan da öte giderek inkâr, şirk ve zulüm hareketlerine öncülük etmek bütün nankörlüklerin ve haksızlıkların en ağırı, en vahimidir.

Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 495-496
 

وَجَعَلْتُ لَهُ مَالاً مَمْدُوداًۙ

 

Ayet, atıf harfi  وَ  ile önceki ayetteki sıla cümlesine atfedilmiştir. 

Fiil cümlesidir  وَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip (sıra) olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

جَعَلْتُ  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri  تُ  fail olarak mahallen merfûdur. Değiştirme manasına gelen  جَعَلَ  kelimesi 3 şekilde gelir:

1. Bir şeyden başka bir şey meydana getirmek  

2. Bir halden başka bir hale geçmek 

3. Bir şeyle başka bir şeye hükmetmek. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

لَهُ  car mecruru  جَعَلْتُ  fiiline mütealliktir. مَالاً  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. مَمْدُوداًۙ sıfat olup fetha ile mansubdur.  

Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.

Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.

Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.

Sıfat iki kısma ayrılır: 1. Hakiki sıfat  2. Sebebi sıfat. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata “hakiki sıfat”, dolaylı olarak niteleyen sıfata da “sebebi sıfat” denir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

وَجَعَلْتُ لَهُ مَالاً مَمْدُوداًۙ


Ayet, atıf harfi  وَ  ile önceki ayetteki sıla cümlesine atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, S.107)

Fiil, Allah Teâlâya ait zamire isnadla tazim edilmiştir. 

Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Mahzuf ikinci mef'ûle müteallik olan car mecrur  اِلَيَّ , ihtimam için, mef’ûl olan  مَالاً ‘e takdim edilmiştir. Mef’ûlün hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.

Birinci mef’ûl olan  مَالاً ’deki tenvin kesret ve nev ifade eder.

مَمْدُوداًۙ  kelimesiمَالاً  için sıfattır. Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.

“Uzun” anlamındaki  مَمْدُوداًۙ , çok sayı ve çeşitte manasında müstear olmuştur.

Kendisine uzun boylu mal verdiğim yani alabildiğine çok mal bağışladığım. Burada sözü edilen mal, Velid’e ait olan Mekke ile Taif arasındaki develer, kısraklar, davarlar, bahçeler, köleler ve cariyelerdir. Kendisine uzun boylu mal verdiğim ay be ay gelir verdiğim, demektir. Numan b. Salim ekip biçtiği arazi diye açıklamıştır. el-Kuşeyrî de şöyle demiştir: Daha kuvvetli görülen, bunun rızkı kesilmeyene, hatta ekin davar ve ticaret gibi rızkı ardı arkasına gelen şeylere işaret olduğudur. (Kurtûbî)