Müddessir Sûresi 42. Ayet

مَا سَلَـكَكُمْ ف۪ي سَقَرَ  ...

Onlar cennetlerdedirler. Birbirlerine suçlular hakkında sorular sorarlar ve dönüp onlara şöyle derler: “Sizi Sekar’a (cehenneme) ne soktu?”  (40 - 42. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 مَا nedir?
2 سَلَكَكُمْ sizi sürükleyen س ل ك
3 فِي içine
4 سَقَرَ yakıcı ateş
 
Bu kümedeki âyetlerde iman veya inkâr konusunda yapılan tercihin sonuçları anlatılmakta, kişinin tercihine göre cennetteki nimetlere kavuşacağı veya cehennemdeki azaba sürükleneceği bildirilmektedir. 38. âyetle her nefsin yaptıklarına karşılık rehin olarak tutulması, sorumluluğun ferdî olduğunu, her insanın dünyadaki iman ve itaatine göre hesap gününde ödül veya ceza alacağını, geleceğinin yani kendini rehin olmaktan kurtarmanın buna bağlı olduğunu ifade eder. Kısacası insana ebedî kurtuluşu sağlayacak olan da onu ebedî felâkete götürecek olan da benimsediği inancın doğruluğu veya yanlışlığı, amellerinin ilâhî iradeye uygun veya aykırı oluşudur. İnancı bâtıl, ameli bozuk olanı en yakınları bile kurtaramaz; nitekim Hz. Nûh öz oğlunu, Hz. İbrâhim öz babasını kurtaramamıştır (bk. Hûd 11/45-46; Tevbe 9/114). “Hakkın ve erdemin tarafında olanlar…” diye çevirdiğimiz ashâbü’l-yemîn tamlamasındaki ashap “topluluk, arkadaşlar, taraftarlar”, yemîn ise hem “sağ taraf” hem de mecazî olarak “doğru, gerçek, güç” anlamlarında kullanılır. Bu deyimi kısaca “sağcılar” şeklinde çevirenler bulunmakla birlikte, “sağcılar” kelimesi günümüzde daha çok siyasal veya ideolojik anlamlar içeren bir terim olarak kullanıldığından bu çeviriyi Kur’an’ın kastettiği anlam ve amaca uygun bulmuyoruz. Zira ashâbü’l-yemîn Kur’an’da genellikle iman ve amelleriyle gerçeğin ve erdemin tarafında olanları ifade eder. Müfessirler bu deyimi, “âhirette amel defterleri sağ taraflarından verilenler, müminler, müslümanların çocukları, melekler, Hz. Âdem’in sağ tarafında bulunanlar, dünyada hayırlı işler yapanlar, dürüst, erdemli ve kutsanmış kimseler” gibi farklı şekillerde yorumlamışlardır (Râzî, XXX, 210; İbn Âşûr, XXIX, 325; Esed, III, 1208). Bize göre burada söz konusu olanlar, Allah’ın iradesine uygun bir inanç ve amel çizgisi benimseyip hayat boyunca bu çizgide sebat eden müminlerdir. Nitekim 43-47. âyetlerde sıralanan günahkârların özellikleri, bir bakıma ashâbül-yemîn deyimiyle ne kastedildiğine de işaret etmektedir. Buna göre ashâbül-yemîn hayatlarının sonuna kadar namazlarını kılar, yoksulu doyurur, bâtıla dalanlardan uzak durur, ceza gününe inanırlar. Buradaki namaz Allah’a iman ve itaati, yoksulu doyurma yaratılmışlara şefkat ve merhameti, imkânları olmayanlarla paylaşmayı; bâtıla dalanlardan uzak olma, daima hakka inanma, hak ölçülerine göre yaşama, hakkı ve haklıyı destekleme, haksızın karşısında olmayı; ceza gününe inanma ise hayatının bütün anlarında, her türlü karar, tercih ve eylemlerini Allah’ın huzurunda sorguya çekilip bunların tek tek hesabını vereceğini bilerek yaşamayı ifade eder.
 

مَا سَلَـكَكُمْ ف۪ي سَقَرَ


Mukadder mekulü’l-kavl olup, mahallen mansubdur. Takdiri, يقولون بعد ذلك : ما سلككم      (Sonrasında sorarlar; size ne attı) şeklindedir. 

مَا  istifham harfi mübteda olarak mahallen merfûdur.  سَلَـكَكُمْ  haber olarak mahallen merfudur. 

سَلَـكَكُمْ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. Muttasıl zamir  كُمْ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. ف۪ي سَقَرَ  car mecruru  سَلَـكَكُمْ  fiiline mütealliktir.

 

مَا سَلَـكَكُمْ ف۪ي سَقَرَ


İstînâfiyye olarak fasılla gelen ayet, takdiri … يقولون بعد ذلك  (Sonrasında sorarlar..) olan mahzuf fiilin mekulü’l-kavlidir. Fiilin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır. Bu takdire göre cümle müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

Mekulü’l-kavl cümlesinde, istifham harfi  مَا , mübteda olarak mahallen merfûdur.  سَلَـكَكُمْ haberdir. Sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi formunda gelmiştir. İstifham üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Cümlede müsnedin mazi fiil olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs, temekkün ve istikrar ifade etmiştir.

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)

سَقَرَ , cehennemin isimlerindendir.

ف۪ي سَقَرَ  car mecruru  سَلَـكَكُمْ ’a mütealliktir.  سَقَرَ , müennes alem olduğu için gayri munsariftir.

يَتَسَٓاءَلُونَۙ  عَنِ الْمُجْرِم۪ينَۙ مَا سَلَـكَكُمْ ف۪ي سَقَرَ  [Günahkârlar hakkında birbir­lerine sorarlar. Sizi cehenneme sokan nedir] ayetinde cümlelerin bir kısmı hazf edilerek îcâz yapılmıştır. "Onlara, cehenneme sizi sokan nedir? diyerek" takdirindedir. Muhatapların anlayışına güvenilerek hazf edilmiştir. (Safvetü’t Tefâsir)

Eğer: ”Onlar bunun sebebini bilip dururken niçin soruyorlar" dersen, ”Onları azarlamak, üzmek için ve Allah'ın kitabında anlattığı şey dinleyenlere öğüt olsun diye" derim. (Ruhu’l Beyan)