Mürselât Sûresi 32. Ayet

اِنَّهَا تَرْم۪ي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِۚ  ...

Şüphesiz cehennem, her biri saray büyüklüğünde kıvılcımlar saçar.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 إِنَّهَا gerçekten o
2 تَرْمِي saçar ر م ي
3 بِشَرَرٍ kıvılcım(lar) ش ر ر
4 كَالْقَصْرِ kütük gibi ق ص ر
 

O gün hesaplar görülüp herkesin gideceği yer belli olduktan sonra görevliler inkârcılara, dünyada yalan saymış oldukları cehenneme doğru yürümeleri için âyetlerde geçtiği gibi hitap edeceklerdir. Müfessirler “üç parçalı gölge”den maksadın cehennem yakıtlarının çıkardığı, üçe ayrılmış yoğun duman olduğunu söylemişlerdir (Taberî, XXIX, 146). Âyetlerde cehennemin fırlattığı kıvılcımların benzetildiği “kasr” kelimesinin farklı anlamları bulunmakla birlikte (bk. Râzî, XXX, 277; Şevkânî, V, 415-416) bunlar içinde cehennem tasvirine en uygun olanı “hurma kütüğü” olduğu için meâlde bu anlam tercih edilmiştir.

Kıraat farkları dikkate alınarak 32 ve 33. âyetlere şöyle de mâna verilmiştir: “Cehennem, kütükler gibi kocaman kıvılcımlar fırlatır. Her bir kıvılcım birer sarı (kızgın) deve gibidir” (Şevkânî, V, 416).

 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 530
 

اِنَّهَا تَرْم۪ي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِۚ


İsim cümlesidir. اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.  هَا  muttasıl zamiri  اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur. تَرْم۪ي  fiili  اِنَّ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur. 

تَرْم۪ي  fiili  ي  üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هى ‘dir.  بِشَرَرٍ  car mecruru  تَرْم۪ي  fiiline mütealliktir. كَالْقَصْرِ  car mecruru  شَرَرٍ ‘in mahzuf sıfatına mütealliktir.

 

اِنَّهَا تَرْم۪ي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِۚ


Beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir.  

اِنَّ  ile tekid edilmiş, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber inkârî kelamdır.

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden,  اِنَّ , isim cümlesi ve isnadın tekrarı ile tekid edilen bu ve benzeri cümleler muhkem/sağlam cümlelerdir. (Elmalılı Kadr/1.)

İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelam olan تَرْم۪ي بِشَرَرٍ  cümlesi,  اِنّ۪ ‘nin haberidir. Cümlede müsnedin muzari fiil sıygasında cümle olarak gelmesi, hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

بِشَرَرٍ  car mecruruتَرْم۪ي  fiiline mütealliktir. Teşbih harfinin dahil olduğu كَالْقَصْرِ  car mecruru  شَرَرٍ ‘nin mahzuf sıfatına mütealliktir. Sıfatın hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır.

تَرْم۪ي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِۚ [Saray gibi kocaman kıvılcım saçar] cümlesinde mürsel mücmel teşbih vardır. (Safvetü’t Tefâsir)

اِنَّهَا ‘daki zamir 29. Ayetteki  ما كُنْتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ  sözünün delalet ettiği cehenneme aittir. (Âşûr) 

Haberin  اِنَّ  ile tekid edilmesi ihtimam içindir. Çünkü o zaman görseler de haber de verilse fark etmez, bundan şüphe etmezler. (Âşûr)  

الْقَصْرِ ‘deki marifelik cins içindir. (Âşûr)

Kıvılcım, ateşten çıkan ve yıldızlar gibi sağa sola uçuşan parçacıklardır. Saray da, yüksek binadır. Kıvılcımların tümü, her bir parçasına itibarla saraya benzetilmişlerdir. Saray anlamındaki ”kasr" kelimesi, aynı zamanda bol odun manasına da gelir. Bundan dolayı İbn Abbas ayetin tefsirinde şöyle demiştir: ”Onlar, parçalanmış büyük tahta parçalarıdır. Biz tahtaları üçer arşın kadar keser ve kış için istif ederdik. Adına da ”kasr" derdik.(Ruhu’l Beyan)