فَبِاَيِّ حَد۪يثٍ بَعْدَهُ يُؤْمِنُونَ
“Bundan” zamiriyle Kur’an-ı Kerîm kastedilmiştir. İman edilecek en doğru söz Kur’an-ı Kerîm’dir. Kuşkusuz bütün sözler içerisinde en doğrusu, en aydınlatıcısı, en inanılır ve güvenilir olanı, ayrıca inanıp izleyenlere en yararlı ve kurtarıcı olanı Allah’ın sözüdür. Nitekim En‘am sûresinin 115. âyetinde “Allah’ın kelimesinin (kelâmının) hem doğruluk hem de adalet bakımından tam” yani eksiksiz kusursuz olduğu bildirilmiştir. Mürselât sûresinin genelinde inkârcıların yanlış inanç ve tutumları ve bu yüzden uğrayacakları uhrevî cezalar hakkında bilgi verildikten sonra kurtuluş yolunun Kur’an-ı Kerîm’e inanıp onu izlemek olduğunu bildiren âyetle sûre son bulmaktadır. Son âyette her yönüyle mûcize olan Kur’an’a inanmayan inkârcıların, artık iman edecekleri herhangi bir sözün veya bir kitabın bulunmadığına işaret edilmektedir.
فَبِاَيِّ حَد۪يثٍ بَعْدَهُ يُؤْمِنُونَ
فَ mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta veya fasiha harfidir. Takdiri,إن لم يؤمنوا بالقرآن فبأيّ حديث بعده يؤمنون. (Eğer Kurana inanmazlarsa sonrasında hangi söze inanacaklar) şeklindedir.
اَيِّ istifham ismi بِ harf-i ceriyle يُؤْمِنُونَ fiiline mütealliktir. Aynı zamanda muzâftır. حَد۪يثٍ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
بَعْدَ zaman zarfı حَد۪يثٍ ‘in mahzuf sıfatına mütealliktir. Muttasıl zamir هُ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. يُؤْمِنُونَ fiili نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.
يُؤْمِنُونَ fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi أمن ’dir.
İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazan da fiilin mücerret manasını ifade eder.
فَبِاَيِّ حَد۪يثٍ بَعْدَهُ يُؤْمِنُونَ
Ayet, istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. فَ , mahzuf şartın cevabına dahil olan rabıta harfidir. Takdiri إن لم يؤمنوا بالقرآن (Eğer Kur’an’a inanmıyorsanız …) olan şart cümlesinin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.
Muzari fiil sıygasında gelen cevap cümlesi فَبِاَيِّ حَد۪يثٍ بَعْدَ اللّٰهِ , istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Mecrur mahaldeki istifham ismi بِاَيِّ حَد۪يثٍ başındaki harf-i cerle birlikte sadaret hakkı nedeniyle amil olan يُؤْمِنُونَ fiiline mütealliktir.
İstifham üslubunda gelmiş olmasına rağmen taaccüp, inkâr ve kınama amacı taşıyan cümle mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca soruda tecâhül-i ârif sanatı vardır.
İstifham, onların hallerini taaccübü inkâr için kullanılmıştır. Yani açık delillere rağmen Kur'an'a inanmazlarsa, başkalarının sözlerine de inanmazlar. (Âşûr)
Muzâfun ileyh olan حَد۪يثٍ ‘deki nekrelik gayrı muayyen cins ifade eder.
بَعْدَهُ (Ondan sonra) yani Kur’an’dan sonra demektir. Demek istiyor ki; indirilen kitaplar arasında Kur’an, doğruyu gösteren bir ayet, açık bir mucizedir. Ona bile inanmıyorlarsa, ondan sonra hangi kitaba “inanacaklar bunlar?” تُ ile تُؤْمِنُونَ (… inanacaksınız?!) şeklinde de okunmuştur. (Keşşâf)
Sure, kâfirler için olan hayretle son buldu. Çünkü soru, hayret ifadesi içindir. Allah Teâlâ, kâfirlerin, îcâz (aciz bırakma) derecelerinin en üstünde, belâgat ve fesahat mertebelerinin zirvesinde olması açısından hak dinin hakikatine götüren kesin ve açık delillere bağlanmadıkları için inat ve azgınlığın zirvesinde olduklarını beyan etti. (Rûhu’l Beyân)
Surenin, konunun sonuna işaret eden bu son ayeti, hüsn-i intihâ sanatının güzel bir örneğidir.
Hüsn-i intihâ, mütekellimin sözünün makama ve girişe uygun güzel bir şekilde tamamlamasıdır.
Kur’an surelerinin bitişi de girişi gibi belîğdir. Sureler o kadar güzel bir şekilde sona ermiştir ki muhatap artık başka bir şey duymak istemez. Sureler; dua-vasiyet, farzlar, tahmîd ve tehlîl, öğüt, vaat ve vaîd gibi surede işlenen konuya uygun bir sözle sona erer. (Kur’an Işığında Belâğat Dersleri Bedî’ İlmi)
Surenin kısa seciye örnek teşkil eden bütün ayetlerinin sonlarındaki fasıla harfleri ile meydana gelen lafzî güzellik, muhatabın dinlemeye ve okumaya olan meylini artırmaktadır.