Nebe' Sûresi 15. Ayet

لِنُخْرِجَ بِه۪ حَباًّ وَنَبَاتاًۙ  ...

Taneler, bitkiler, sarmaş dolaş bahçeler çıkaralım diye yağmur yüklü yoğun bulutlardan şarıl şarıl yağmur yağdırdık.  (14 - 16. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 لِنُخْرِجَ çıkaralım diye خ ر ج
2 بِهِ onunla
3 حَبًّا dane(ler) ح ب ب
4 وَنَبَاتًا ve bitki(ler) ن ب ت
 
“Üstünüzde yedi kat sağlam gök yaptık” meâlindeki 12. âyet bazı farklılıklarla Kur’an’da birkaç defa geçmiş, oralarda gereken açıklama yapılmıştır )meselâ bk. Kur’an Yolu, Bakara 2/29; Mülk 67/3). Gökleri, alev alev yanarak dünyayı aydınlatan güneşi, bolca yağmur indirerek yeryüzünde birçok nimetin yetişmesine ve hayatın devam etmesine vesile olan bulutları yaratan yüce kudret, mahiyeti ve sistemiyle yeni bir âlem kurmaya elbette kadirdir; işte o âhiret âlemidir. Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 536
 

لِنُخْرِجَ بِه۪ حَباًّ وَنَبَاتاًۙ


Fiil cümlesidir.  لِ  harfi,  نُخْرِجَ  fiilini gizli  اَنْ ’le nasb ederek manasını sebep bildiren masdara çeviren cer harfidir.  اَنْ  ve masdar-ı müevvel,  لِ  harf-i ceriyle birlikte  اَنْزَلْنَا  fiiline mütealliktir.

اَنْ  harfi 6 yerde gizli olarak gelebilir: 1) Harf-i cer olan (حَتّٰٓى)’dan sonra, 2) Atıf olan اَوْ ’den sonra, 3) Lam-ı cuhûddan sonra, 4) Lam-ı ta’lilden (sebep bildiren لِ) sonra, 5) Vav-ı maiyye (وَ)’ den sonra, 6) Sebep fe (فَ)’sinden sonra. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

نُخْرِجَ  fetha ile mansub muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  نَحْنُ ‘dur.  بِه۪  car mecruru نُخْرِجَ  fiiline mütealliktir.  حَباًّ  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.  نَبَاتاً  atıf harfi  وَ’ la makabline matuftur. 

نُخْرِجَ  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi  خرج ’dir.

İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazan da fiilin mücerret manasını ifade eder. 

 

لِنُخْرِجَ بِه۪ حَباًّ وَنَبَاتاًۙ


Ayet, önceki ayetin devamıdır. Sebep bildiren harf-i cer  لِ ‘nin gizli  أنْ ‘le masdar yaptığı  لِنُخْرِجَ بِه۪ حَباًّ وَنَبَاتاًۙ  cümlesi, masdar tevilinde, başındaki harfi cerle birlikte önceki ayetteki  اَنْزَلْنَا  fiiline mütealliktir. 

Masdar-ı müevvel, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. İstimrar, teceddüt ve tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.

Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Fiil azamet zamirine isnadla tazim edilmiştir.

Cümlede takdim-tehir sanatı vardır.  بِه۪  car mecruru, ihtimam için mef’ûl olan  حَباًّ ‘e takdim edilmiştir. 

نَبَاتاًۙ , mef’ûl olan  حَباًّ ‘e atfedilmiştir. Cihet-i camiâ temâsüldür. Bu kelimeler arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır. Nekre gelişleri tazim, nev ve kesret ifade eder. 

نَبَاتاً ‘nin  حَباًّ ‘e atfı, umumun hususa atfı babında ıtnâb sanatıdır.

Bu ayette  لِنُخْرِجَ  söylenip  لِنُنْبِتَ  tercih edilmemesinin amacı ba’se (dirilmeye) imadır. (Âşûr)

Yerden biten her bitkinin gövdesi ya vardır, ya yoktur. Eğer gövdesi yoksa, ya onun tomurcuğu vardır ki öyle olanlar taneli bitkilerdir, ya da tomurcuğu yoktur ki böyle olanlar da otlardır. İşte ayetteki nebat ile bu otlar murad edilmiştir. İşte bu iki kısma, Cenab-ı Hak, ["Yiyiniz ve hayvanlarınıza yediriniz"] (Taha, 54) ayetiyle işaret etmiştir. Gövdesi olanlar ise şecer (ağaç) dir. Binaenaleyh pek çok çeşit ağaç bir araya geldiğinde cennet (bahçe) adını alır. Böylece bu aklî delil ile yerden biten şeylerin bu üç kısma inhisar ettiği sabit olmuş olur. Temel gıda olduğu için, burada Allah taneyi zikretmiştir. Diğer canlıların ihtiyacı oldukları için, ikinci olarak da nebatı zikretmiştir. Cenab-ı Hak, bu ilk ayette cennetlerden bahsetmemiştir. Çünkü meyvelere olan ihtiyaç zaruri değildir. (Fahreddin er-Râzî)

حَباًّ وَنَبَاتاًۙ  ifadesinde iki görüş vardır:

Birincisi: حَب , insanların yediği, nebat da yerden bitip de insanların ve hayvanların yediği şeylerdir. Bu da cumhûrun görüşüdür.

Zeccâc da şöyle demiştir: Biçilen her şey hububattır, davarların yediği ot da bitkidir.

İkincisi:  حَب (tane), incidir, bitki de ottur.

İkrime de şöyle demiştir: Allah ne kadar gökten yağmur damlası indirirse, o kadar denizde inci oluşturur, yerde de ot bitirir. (Zâdu’l-Mesîr, Âşûr)