Nebe' Sûresi 17. Ayet

اِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ كَانَ م۪يقَاتاًۙ  ...

Şüphesiz hüküm ve ayırma günü belirlenmiş bir vakittir.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 إِنَّ muhakkak ki
2 يَوْمَ günü ي و م
3 الْفَصْلِ hüküm ف ص ل
4 كَانَ ك و ن
5 مِيقَاتًا belirlenmiş bir vakittir و ق ت
 
“Ayırım günü”nden maksat hakkın bâtıldan, haklının haksızdan, müminin inkârcıdan ayırt edileceği ve dünyada yapılanların karşılığının verileceği büyük hesap günüdür. Cenâb-ı Allah’ın belirlediği ve yalnız kendisinin bildiği kıyametin zamanı geldiğinde insanlar ve diğer bütün canlılar bir araya gelecek ve yüce Allah onların arasında hükmünü verecek, böylece dünyada işlenmiş bütün haksızlıklar karşılığını bulacak, kusursuz adalet gerçekleşecektir. İşte o güne “ayırım günü” veya “hüküm günü” denmesinin sebebi budur. Bu âyet “Şüphesiz buluşma günümüz aynı zamanda hüküm günü olacaktır” şeklinde de anlaşılabilir. O gün sûra üflenince insanlar kabirlerinden kalkıp bölük bölük mahşer yerinde toplanacaklardır (sûr hakkında bilgi için bk. Kur’an Yolu, En‘âm 6/73; Hâkka 69/13). Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 536-537
 

اِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ كَانَ م۪يقَاتاًۙ

 

İsim cümlesidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.  يَوْمَ  zaman zarfı  اِنَّ ‘nin ismi olup lafzen mansubdur. الْفَصْلِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.  كَانَ  ile başlayan isim cümlesi  اِنَّ ‘nin haberi olarak mahallen merfûdur.

كَانَ  isim cümlesinin önüne geldiğinde ismini ref haberini nasb eder. كَانَ ‘ nin ismi müstetir olup takdiri هو’ dir.  م۪يقَاتاً  kelimesi  كَانَ ‘nin haberi olup lafzen mansubdur.

 

اِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ كَانَ م۪يقَاتاًۙ


Ayet, istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Yaratılışla ilgili ayetlerden sonra surenin başındaki kıyamet günü konusuna geri dönülmesinde istitrat sanatı vardır.

اِنَّ  ile tekid edilmiş sübut ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır. 

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve subût ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler,  اِنَّ ve isim cümlesi dolayısıyla muhkem/sağlam cümlelerdir. 

İsim cümleleri zamandan bağımsız sübut ifade ederler. Asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Cümlede müsnedün ileyh olan  يَوْمَ الْفَصْلِ ‘nin izafetle marife olması veciz ifade kastı yanında tazim ifade eder. 

اِنَّ ‘nin haberi olan  كَانَ م۪يقَاتاً  cümlesi, nakıs fiil  كَانَ ’nin dahil olduğu sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.  م۪يقَاتاً , nakıs fiil  كَانَ nin haberidir.

كَان ’nin haberi isim olarak geldiğinde, haberi isminin içine karışır ve adeta onun mahiyetinden bir cüz olur. (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri 5, Duhan)

يَوْمَ الْفَصْلِ  kıyamet gününden kinayedir.

يَوْمَ الْفَصْلِ  kıyamet gününün isimlerindendir. يَوْمَ الْفَصْلِ (Ayırt etme günü), herkes için tayin edilmiş olan vakittir. (Kurtubî - Âşûr) 

Kıyamet günü Kur’an-ı Kerîm’de surenin siyakına uygun olarak çeşitli şekillerde isimlendirilmiştir. فَصْلِ  kelimesi ‘hüküm’ manasındadır. Bu mananın makama uygunluğu lafız mana uyumu babında teşâbüh-i etrâf sanatıdır.

Burada fasıl gününün zikredilmesinin siyak ile olan münasebeti; kelamın bu fasıl gününü inkâr eden, karşı çıkan, direnen ve yüz çeviren bir gruptan bahsediyor olmasıdır.  (Muhammed Ebu Musa, Hâ-Mîm Sureleri Belâgî Tefsiri, C. 5, s.145)

اِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ [Şüphesiz hüküm günü]. Bu kısımda "biz kılmadık mı?" ayetinden beri soru ile anlatılan fiillerin gösterdikleri netice ile, o büyük haber açıklanmaya başlanmaktadır. Yani, o uykudan bir kalkış vakti ve o hububat ve bitkilerin, o bağ ve bahçelerin bir kesim vakti olduğu gibi, bütün bu dünya hayatının da bir kesimi, o anlaşmazlıkların bir çözümü, o nimetlerin bir hesap ve sorumluluk vakti olan bir gün geleceği ve o günün bunlara bir sınır ve son olmak üzere Allah katında belirlenmiş belli bir vakit olduğu kesindir. Bunun geleceğini bu delillerden topluca olsun anlamanız gerekir. Anlamak istememeniz durumunda da kesinlikle bir hüküm günü gelecektir. O, şaşmaz bir belirlenmiş vakittir. (Elmalılı)