اَلَمْ نَجْعَلِ الْاَرْضَ مِهَاداًۙ
اَلَمْ نَجْعَلِ الْاَرْضَ مِهَاداًۙ
Fiil cümlesidir. Hemze istifham harfidir. لَمْ muzariyi cezm ederek manasını olumsuz maziye çeviren harftir.
نَجْعَلِ sükun üzere meczum muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri نَحْنُ’ dur. الْاَرْضَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. مِهَاداً ikinci mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
Değiştirme manasına gelen جَعَلَ kelimesi 3 şekilde gelir:
1. Bir şeyden başka bir şey meydana getirmek
2. Bir halden başka bir hale geçmek
3. Bir şeyle başka bir şeye hükmetmek. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اَلَمْ نَجْعَلِ الْاَرْضَ مِهَاداًۙ
İstînâfiyye olarak fasılla gelen ayet, istifham üslubunda talebî inşaî isnaddır.
Hemze takrirî istifham harfidir. Takrîr; soru soran kimsenin karşı tarafın ikrarını sağlamak için kullandığı bir üsluptur.
Takrîr: (itirafa zorlama) Muhatabın bildiği birşey soru şeklinde dile getirilir ve ondan bunu tasdik etmesi istenir. Bunda ikna edici, inandırıcı delil vardır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri, Meânî İlmi)
Fiil azamet zamirine isnadla tazim edilmiştir.
İstifham üslubunda olmasına rağmen cümle vaz edildiği soru anlamından çıkarak inkâr ve takrir anlamı kazandığı için mecazı mürsel mürekkebdir.
Ayrıca cümlede, kelamcıların usûlünce kesin aklî delillerle konuşmak şeklinde tarif edilen mezheb-i kelâmî sanatı vardır.
Menfi muzari fiil sıygasındaki cümlede fiil azamet zamirine isnadla tazim edilmiştir.
Muzari fiil teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Hemze menfi cümlenin başına geldiğinde tenbih, tezekkür ve taaccüp manalarını verir. Bu manalarda sakındarma (tahzir) manası da olabilir. Bu ayette olduğu gibi. (Sahip Aktaş,Kur’an’da İstifhâm Üslûbu)
الْاَرْضَ kelimesi نَجْعَلِ fiilinin ilk mef’ûlü, مِهَاداً ikinci mef’ûldür. مِهَاداً ’deki tenvin nev ve tazim ifade eder.
İsmi mef’ûl yerine masdar vezninde gelen مِهَاداًۙ mübalağa ifade etmiştir. Mef’ûle isnad alakasıyla mecaz-ı mürsel sanatıdır.
مهداًۙ de okunmuştur ki, yer onlar için çocuğun beşiği gibidir, demek olur. مهداًۙ , masdardır, sonra çocuğun içinde uyuması için hazırlanan şeye ad olmuştur. (Beyzâvî)
اَلَمْ نَجْعَلِ الْاَرْضَ مِهَاداًۙ ifadesinde, teşbih-i beliğ vardır. Müşebbeh الْاَرْضَ , müşebbehün bih مِهَاداًۙ ’dir. Teşbih edatı mahzuftur. Yeryüzü bebek beşiğine benzetilmiştir. Vech-i şebeh ihtiyacı karşılama özelliğidir. Taraflar müfred ve hissidir.
[Biz yeri bir beşik yapmadık mı?] Bu ayetteki, مهداًۙ kelimesi masdardır. Bununla ilgili olarak şu izahlar muhtemeldir: مهداًۙ masdarı ile ism-i mef'ûl, ممهود (döşenmiş bir şey) manası kastedilmiş olup, bu, ism-i mef'ulün, masdar ile ifade edilmesi babındandır. Bu tıpkı, "Bu emirin darbıdır" (yani madrubu, onun tarafından dövülmüş olan kişidir)" demen gibidir. الْاَرْضَ kelimesinin, bizatihî bu masdar ile tavsif edilmiş olmasıdır. Ve bu tıpkı, senin, "O kimse bu sıfatla öylesine özdeşleşmiş ki, adeta bu sıfatın kendisi olmuş" anlamında, صارَ عَيْنَ تِلْكَ الصِّفَةِ demen gibidir. (Fahreddin er-Râzî, Âşûr)
Biz yeryüzünü onlar için bir beşik, yapmadık mı? Ifadesi hak olduğunu dile getiren bazı deliller saymak suretiyle kendisinden sorulan ”haberin gerçekliğini belirtmek için getirilmiş bir başlangıç cümlesidir. Buradan anlaşıldığı üzere kendisinden sorulan şey, öldükten sonra dirilmektir; yoksa Kur'an ve Peygamber (sav)in nübüvveti değildir.
Hemze, İkrar İçindir. مِهَاداًۙ : Beşik ve döşek anlamındadır. Buna göre anlam şöyle olmaktadır: ”Tıpkı kişinin sergisi üzerinde dilediği şekilde bir ucundan öbür ucuna hareket ettiği gibi, yeryüzünü üzerinde rahatça hareket edebileceğiniz yayılmış bir sergi yapmadık mı?"
Döşek anlamındaki kelimenin çoğul olarak gelmesi, köyler, ülkeler ve daha başka şeylerden oluşan yeryüzündeki mekânların çeşitliliği ve bir kısmını ziraat alanı, bir kısmım yerleşim yeri vb. yapmak suretiyle yeryüzünü çeşitli şekillerde kullanmaktan dolayıdır. مِهَاداًۙ kelimesi, çocuğun beşiğine benzetilerek مهَداًۙ olarak da okunmuştur. Beşik, çocuk için hazırlanan ve üzerinde uyuduğu şeydir. (Rûhu’l Beyân)