وَالْجِبَالَ اَوْتَاداًۖ
وَالْجِبَالَ اَوْتَاداًۖ
Cümle atıf harfi وَ ‘la 6. ayete matuftur. نَجْعَلِ fiilinin mef’ûlun bihi olarak fetha ile mansubdur. اَوْتَاداً ikinci mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
وَالْجِبَالَ اَوْتَاداًۖ
Önceki ayetteki istifhama dahil olan bu ayette وَالْجِبَالَ ve اَوْتَاداً önceki ayetteki اَلَمْ نَجْعَلِ fiilinin iki mef'ûlüdür. اَوْتَاداً ’deki tenvin nev ifade eder.
Ayette teşbihi beliğ sanatı vardır. Dağlar kazıklara benzetilmiştir. Vech-i şebeh sağlamlıktır. Dağlar yeryüzünü sarsıntıdan korur. Tıpkı kazıkların binayı koruması gibi. Teşbihte taraflar müfret ve hissidir. Müşebbeh الْجِبَالَ , müşebbehün bih اَوْتَاداً ’dir. Teşbih edatı mahzuftur.
[Dağları da birer kazık yapmadık mı?] Dağların yeryüzüne birer kazık yapılmasından murat, sağlam bir şekilde tespit edilmesidir. Tıpkı evin sütunlarla, direklerle tespit edilmesi gibi. Ta ki, sakin dursun ve üzerindekiler sallanmasınlar. Bu, edebî bir benzetme türüdür. اَوْتَاداً kelimesi وتَد 'in çoğuludur. O da tahta ve benzeri şeylerden; sallanan, hareket eden şeylerin sağlamlaştırıldığı, sabitleştirildiği şeydir. (Rûhu-l Beyân)
اَوْتَاداًۖ , yere veya duvara çakılan çivi ve kazık demek olan وتَد kelimesinin çoğuludur. Kazık ve çivi; sıkıştırma ve zorlama ile bağlama ve sabit tutma aracıdır. Nitekim bizde de "çivi çakmak" bina yapmaktan kinaye olarak kullanıldığı gibi "kazık çakmak" da bir yerde sabit durmak ve ikâmet etmekten kinaye olarak ebediyet mânâsında bile kullanılır. "Sanki dünyaya kazık çakacak!" denildiği zaman sonsuz kalmak istiyor demekten kinaye olur. Burada yeryüzünün insan hayatı için bir döşek gibi olduğu anlatılırken, dağların da bu döşeğin durumunu sabitleştirmek için çakılmış kazıklar gibi bazı faydaları bulunduğuna ve dağlar kaldırılıverilmiş olsa o döşek üzerinde kalmanın ve huzurun yok olacağına işaret edilmiş bulunuyor. (Elmalılı, Âşûr)