قُلْ لِلَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا اِنْ يَنْتَهُوا يُغْفَرْ لَهُمْ مَا قَدْ سَلَفَۚ وَاِنْ يَعُودُوا فَقَدْ مَضَتْ سُنَّتُ الْاَوَّل۪ينَ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | قُلْ | söyle |
|
2 | لِلَّذِينَ | kimselere |
|
3 | كَفَرُوا | inkar eden(lere) |
|
4 | إِنْ | eğer |
|
5 | يَنْتَهُوا | vazgeçerlerse |
|
6 | يُغْفَرْ | bağışlanır |
|
7 | لَهُمْ | kendilerine |
|
8 | مَا | olanlar |
|
9 | قَدْ |
|
|
10 | سَلَفَ | geçmiştekiler |
|
11 | وَإِنْ | yok yine |
|
12 | يَعُودُوا | dönerlerse |
|
13 | فَقَدْ | elbette |
|
14 | مَضَتْ | geçerlidir |
|
15 | سُنَّتُ | kanunu |
|
16 | الْأَوَّلِينَ | öncekilerin |
|
Başka dinden olan, farklı inanç taşıyan düşmanlar, müminlere karşı birtakım suçlar işlemiş, zararlar vermiş olabilirler. İnkâr halinde yaşayan insanlar İslâm’a göre günah olan birçok fiil işlemiş, kendi sistemlerine göre geçerli olan hukukî tasarruflarda bulunmuş olabilirler. Bir gün Allah onlara hidâyet nasip ederse daha önceki yapıp etmeleri ne olacaktır? Âyet bu soruya cevap veriyor: Allah onların kâfir iken yaptıklarını bağışlayacaktır, İslâm’a girdikleri andan itibaren sabıka kayıtları silinecek, kendileri için beyaz bir sayfa açılacaktır. Fıkıhçıların bu âyeti, ilgili başka âyet, hadis ve ilkelerle birlikte değerlendirerek ulaştıkları sonuç da şöyledir: Allah kendi haklarını bağışlar, geçmiş günahlarının temeli ve âmili olan inkâr hali ortadan kalktığı için hidâyete ermiş olan kulunu daha önce yaptıklarından sorumlu tutmaz. Kul haklarına gelince bunların maddî bakımdan telâfisi yoluna gidilir, zararlar tazmin ettirilir, haksız yoldan elde edilen mallar sahiplerine iade edilir, tüketilmiş olanlar tazmin ettirilir. Âyetteki genel ifadeye bakarak inkâr halinde işlenen her suçun, yapılan her kötülüğün müslüman olduktan sonra bağışlanacağını söyleyen âlimler de olmuştur (Ebû Bekir İbnü’l-Arabî, II, 851 vd.; İbn Âşûr, IX, 344). İnkâr halinde işlenmiş suç ve günahların hidâyete erdikten sonra silinmesi ve hidâyeti seçen kimsenin dünyada da bunlardan sorumlu tutulmaması hükmü ihtidâyı teşvik bakımından büyük bir önem taşımaktadır.
Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri
Cilt: 2 Sayfa: 689-690
قُلْ لِلَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا اِنْ يَنْتَهُوا يُغْفَرْ لَهُمْ مَا قَدْ سَلَفَۚ
Fiil cümlesidir. قُلْ sükun üzere mebni emir fiildir. Fail ise müstetir zamir أنت ’dir.
الَّذ۪ينَ cemi müzekker has ism-i mevsûlu, لِ harfi ceriyle birlikte قُلْ fiiline müteallıktır. İsm-i mevsûlun sılası كَفَرُٓوا ‘dur. Îrabtan mahalli yoktur.
كَفَرُٓوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
Mekulü’l-kavli, اِنْ يَنْتَهُوا ‘dir. قُلْ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubtur.
اِنْ şart harfi iki muzari fiili cezmeder. يَنْتَهُوا şart fiili ن ’un hazfıyla meczum muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
Şartın cevabı يُغْفَرْ لَهُمْ ‘dur. يُغْفَرْ meçhul merfû muzari fiildir. لَهُمْ car mecruru يُغْفَرْ fiiline müteallıktır.
Müşterek ism-i mevsûl مَا , naibu fail olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası قَدْ سَلَفَ ’dir. Îrabtan mahalli yoktur.
قَدْ tahkik harfidir. Tekid ifade eder. سَلَفَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هُو ’dir.
يَنْتَهُوا fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil iftiâl babındadır. Sülâsîsi نهي ’dir.
İftiâl babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşareket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. İfteale kalıbı hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.
وَاِنْ يَعُودُوا فَقَدْ مَضَتْ سُنَّتُ الْاَوَّل۪ينَ
وَ atıf harfidir. اِنْ şart harfi iki muzari fiili cezmeder. يَعُودُوا şart fiili ن ’un hazfıyla meczum muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
فَ mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta veya fasiha harfidir. Takdiri, إن يعودوا ننتقم منهم لأنه قد مضت سنّة الأولين (Eğer dönerlerse onlardan intikam alacağız çünkü Öncekilere uygulanan Kural onlar için de geçerlidir.) şeklindedir.
قَدْ tahkik harfidir. Tekid ifade eder. مَضَتْ mahzuf elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. تْ te’nis harfidir.
سُنَّتُ fail olup lafzen merfûdur. الْاَوَّل۪ينَ kelimesi muzâfun ileyh olup cer alameti ى harfidir. Çünkü cemi müzekker salimler harfle îrablanırlar.
قُلْ لِلَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا اِنْ يَنْتَهُوا يُغْفَرْ لَهُمْ مَا قَدْ سَلَفَۚ
Bu kelam korkutmayı takiben teşvik, vaîdi takiben vaadin gelmesi veya aksi gibi Kur’anın adetine uygun olarak gelmiştir. Onları uyardığı şeyle uyarmış ve korkuttuğu şeyle korkutmuştur. (Âşûr)
Ayet istînâfiyyeiyye olarak fasılla gelmiştir. Emir üslubunda talebî inşai isnaddır. قُلْ fiilinin mef’ûlü olan mekulü’l-kavl cümlesi şart üslubunda haberî inşâî isnaddır. Şart cümlesi يَنْتَهُوا , müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Cevap cümlesi يُغْفَرْ لَهُمْ de faide-i haber ibtidaî kelamdır. Fiiller muzari sıygada gelerek hudus, teceddüt ve tecessüm ifade etmiştir.
Şart ve cevap cümlelerinden müteşekkil terkip, faide-i haber idtidaî kelamdır.
يُغْفَرْ fiilinin mef’ûlü konumundaki müşterek ism-i mevsul مَٓا ‘nın sılası قَدْ سَلَفَۚ , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır.
وَاِنْ يَعُودُوا فَقَدْ مَضَتْ سُنَّتُ الْاَوَّل۪ينَ
Önceki şart cümlesine matuf bu cümle de şart üslubunda haberî isnaddır. يَعُودُوا şart cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Cevap cümlesi, tahkik harfiyle tekid edilmiş müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır.
Şart ve cevap cümlelerinden müteşekkil terkip, faide-i haber talebî kelamdır.
الْاَوَّل۪ينَ - سَلَفَۚ kelimeleri arasında murâât-ı nazîr sanatı vardır.
اِنْ - قَدْ kelimelerinin tekrarında reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatı vardır.
اِنْ يَنْتَهُوا يُغْفَرْ لَهُمْ مَا قَدْ سَلَفَۚ cümlesi ile وَاِنْ يَعُودُوا فَقَدْ مَضَتْ سُنَّتُ الْاَوَّل۪ينَ cümlesi arasında mukabele sanatı vardır.
Yaptıklarına son verirlerse kafirlerin affedileceği haber verilmiş. O halde günahlarımızı, hatalarımızı fark edip sık sık tevbe edelim.