Abese Sûresi 2. Ayet

اَنْ جَٓاءَهُ الْاَعْمٰىۜ  ...

Kendisine o âmâ geldi diye Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü.  (1 - 2. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 أَنْ diye
2 جَاءَهُ ona geldi ج ي ا
3 الْأَعْمَىٰ kör ع م ي
 

Hz. Peygamber putperest önderlerin ikna edilmesi halinde onları izleyen halkın İslâm’ı daha kolay benimseyecekleri düşüncesiyle onlarla da meşgul oluyordu. Böyle biriyle yaptığı görüşmenin ortasında yanlarına gelen görme engelli sahâbî Abdullah İbn Ümmü Mektûm’un kendisine yönelttiği sorudan rahatsız olarak yüzünü ekşitmiş, ona cevap vermemişti. Bunun üzerine Allah Teâlâ, resulünü âyetlerdeki sitemli ifadelerle uyardı. Bundan etkilenen Hz. Peygamber’in, daha sonra zaman zaman Abdullah’ı gördüğünde, “Kendisinden dolayı rabbimin beni azarladığı şahsa merhaba!” diyerek ona iltifatta bulunduğu rivayet edilir (Hattâbî, Me‘âlimü’s-Sünen, III, 3; Sa‘lebî, el-Keşf ve’l-Beyân, X, 131; Begavî, Tefsîru’l-Beğavî, V, 210). Bu vb. bazı iltifatlarının yanında, sefere çıktığında iki defa yerine Medine’de kalanlara namaz kıldırmak üzere Abdullah’ı görevlendirdiği de rivayet edilmiştir (Zemahşerî, IV, 217).

Birkaç âyette Hz. Peygamber’in “zelle” denilen bazı hataları hatırlatılmış ve düzeltilmiştir (meselâ buna yakın bir uyarı örneği için bk. Tevbe 9/43). Ancak bunlar içinde nisbeten sert bir üslûp taşıyan tek öğüt ve uyarı konumuz olan âyetlerdedir. Bu âyetler, vahyin objektifliğini ve peygamberin insanlığa kendi istek ve düşüncelerini değil, ilâhî vahyi tebliğ ettiğini, ayrıca onun bir ilâh gibi yanılgısız sayılmaması gerektiğini göstermesi bakımından son derece anlamlıdır. Bunun kadar önemli bir husus da Resûlullah’ın, kendi tutumunu eleştiren bu âyetleri, en ufak bir kaygı ve komplekse kapılmadan halka okuması, duyurmasıdır. Bu da onun dâvetindeki samimiyetini, hakikat sevgisini ve üstün ahlâkını gösterir. 

“Kendini her bakımdan ihtiyaçsız gören” diye çevirdiğimiz 5. âyet Mekke’nin ileri gelen zenginlerinin ve kabile reislerinin hâkim karakterini ifade eder. Bunlar mal ve adamlarının çokluğu sebebiyle büyüklük taslayarak inkârcılıkta devam ediyor, Allah ve peygamberinin kendilerine doğru yolu göstermelerine ihtiyaçlarının olmadığını söylüyor veya böyle bir tutum sergiliyorlardı. Allah korkusu ile huzuruna gelen görme engelli kişi ise Kur’an’ın nuruyla aydınlanarak cehaletten kurtulmak ve günahlardan arınmak istiyordu.

Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 555
 

اَنْ جَٓاءَهُ الْاَعْمٰىۜ


Fiil cümlesidir. اَنْ  ve masdar-ı müevvel, mahzuf  لِ  harf-i ceri ile birlikte  عَبَسَ وَتَوَلّٰى ‘ya  mütealliktir.

جَٓاءَهُ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir  هُ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur. الْاَعْمٰى  fail olup elif  üzere mukadder damme ile merfûdur.
 

اَنْ جَٓاءَهُ الْاَعْمٰىۜ


Ayet, önceki ayetin devamıdır. Masdar harfi  اَنْ  ve akabindeki  جَٓاءَهُ الْاَعْمٰى  cümlesi, masdar tevilinde olup takdir edilen harf-i cerle birlikte  عَبَسَ وَتَوَلّٰى fiillerine mütealliktir. Masdar-ı müevvel, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, S.107)

اَعْمٰى  sıfatıyla ifade -halbuki bu vasıfla zikretme onun durumunu tahkirdir ki, bu da itabdan anlaşılan tazime aykırıdır- ya Peygamber (sav) 'in o topluluğa olan sözünü kesmeye cesaret etmesindeki özrünü kabul edip onu tasdik etmek, yumuşak davranmaya, kaba davranmamaya ve merhamete layık olduğunu bildirmek için, ya da aşırı yadırgama içindir. Yadırgamanın sebebi makamın delaletidir. Sanki şöyle denilmiştir: Âma olduğu için ondan yüz çevirdi, bu ise onun yüce ahlakına yakışmaz. (Rûhu’l Beyân)

Özellikle ama sıfatıyla ifade, amanın mazeretini ve kendisinden yüz çevrilmeye değil, aksine kendisine yönelmeye ve onu irşat etmeye çağıran zahiri ihtiyacını göstermek ve hükmü, kişisel olacak şekilde bırakmayıp manayı genel olarak yol göstermeye muhtaç özürlü ve ihtiyaç sahibi olanları içine alacak şekilde genelleştirmek içindir.

Bu gibilere yüz ekşitmek ve onlardan yüz çevirmenin doğru olmadığını açıklamak için üçüncü şahısa yapılan sitemden ikinci şahsa ve zahiri manadan içe geçilerek buyruluyor ki: وَمَا يُدْر۪يكَ لَعَلَّهُ يَزَّكّٰىۙ (Elmalılı Hamdi Yazır)