İnfitâr Sûresi 17. Ayet

وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا يَوْمُ الدّ۪ينِۙ  ...

Hesap ve ceza gününün ne olduğunu sen ne bileceksin?
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَمَا ve nedir?
2 أَدْرَاكَ sana bildiren د ر ي
3 مَا ne olduğunu
4 يَوْمُ gününün ي و م
5 الدِّينِ ceza د ي ن
 

Amellerin kayda geçirilmesi ve uhrevî yargı sürecinin sonucu özetlenmektedir. Sûrenin ana konusu kıyamet ve âhiret ile uhrevî sorumluluk olduğuna göre buradaki “erdemliler” (ebrâr), bir gün kıyametin kopacağına, dünyada yapıp ettiklerinin kaydedildiği belgelerin önlerine konacağına ve bunların hesabını vereceklerine inanarak bu belgeleri yani amel defterlerini iyilikleriyle dolduran mümin kişilerdir. Bu duyarlılık birçok âyette takvâ kavramıyla da ifade edilmektedir. “Kötüler” (füccâr) ise kıyamete, uhrevî yargı ve sorumluluğa inanmayan, amel defterlerini kötülüklerle kirletenlerdir. Ehl-i sünnet âlimleri, buradaki “füccâr”la sadece inkârcıların kastedildiğini, günahkâr müminleri kapsamadığını belirtirler; çünkü onlar kıyamet ve âhirete inanırlar (bu tartışma için bk. Râzî, XXXI, 84-85). Ancak, bu âyetlerin, inananıyla inanmayanıyla bütün insanları âhiret kaygısı taşımaya çağırdığında kuşku yoktur.

Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 570-571
 

وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا يَوْمُ الدّ۪ينِۙ


وَ  istînâfiyyedir.  مَا  istifham ismi, mübteda olarak mahallen merfûdur.  اَدْرٰيكَ  haber olarak mahallen merfûdur. 

اَدْرٰيكَ  elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. Muttasıl zamir  كَ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. اَدْرٰي  bilmek anlamında kalp fiillerindendir.

مَا يَوْمُ الدّ۪ينِ  cümlesi  اَدْرٰي  fiilinin ikinci mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur. 

Kalp fiilleri (iki mef’ûl alan fiiller); bir mef’ûl ile manası tamamlanamayıp ikinci mef’ûle ihtiyaç duyan fiillerdir. Bu fiiller isim cümlesinin önüne gelirler, mübteda ve haberi iki mef’ûl yaparak nasb ederler. 3 gruba ayrılırlar:

1. Bilmek manasında olanlar.

2. Sanmak manası ifade edenler, kesine yakın bilgi ifade ederler. “Sanmak, zannetmek, saymak, kendisine öyle gelmek” gibi manalara gelir.

3. Değiştirme manası ifade edenler. Aynı anlama gelmedikleri halde görevleri itibariyle onlara benzerliklerinden kalp fiilleri adı altına girmişlerdir.

Değiştirme manasına gelen fiiller “etti, yaptı, kıldı, edindi, dönüştürdü, değişik bir hale getirdi” gibi manalara gelir.

Bilgi ve zan fiillerinden sonra bazen  اَنَّ ’li ve  اَنْ ’li cümleler gelir, bu cümleler iki mef’ûl kabul edilir. Bilmek, sanmak ve değiştirme manasına gelen bu fiiller 3 şekilde gelebilir: 1) İki mef’ûl alanlar, 2) İki mef’ûlünü masdar-ı müevvel cümlesi olarak alanlar, 3) İki mef’ûlü hazif olanlar. Kalp fiilleri iki mamûlü arasında olduğunda amel etmeleri de etmemeleri de caizdir.(Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

مَا  istifham ismi, mübteda olarak mahallen merfûdur.  يَوْمُ  haber olup lafzen merfûdur.  الدّ۪ينِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. 

اَدْرٰيكَ  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi  دري ’dir.

İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazan da fiilin mücerret manasını ifade eder.

 

وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا يَوْمُ الدّ۪ينِۙ


وَ , istînâfiyyedir. İstînâfiyye وَ ‘ı (diğer adı ibtidaiyyedir) yalnızca mahalli olmayan cümleleri birbirine bağlar. Ve ardından gelen cümlenin öncekine îrab ve hükümde ortak olmadığını gösterir. Bu harfe kendisinden sonra gelen cümlenin öncekine bağlı olduğunun zannedilmemesi için istînâfiyye denilmiştir. (Rıfat Resul Sevinç, Belâgatta Fasıl-Vaslın Genel Kuralları Ve “Vâv”ın Kullanımı)

İstifham harfi  مَا , mübteda, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelam olan  اَدْرٰيكَ مَا يَوْمُ الدّ۪ينِۙ  cümlesi haberdir. Sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. 

Cümlede müsnedin mazi fiil sıygasında cümle olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs, temekkün ve istikrar ifade etmiştir. 

Mazi fiil sebat, temekkün ve istikrar ifade eder. (Hâlidî, Vakafât, s. 107)

Kur’an’da  مَٓا اَدْرٰيكَ  sözünün zikredildiği her yerde arkasından açıklaması gelmiştir.  وماَ يُدْريكَ  şeklinde geldiğinde ise arkasından herhangi bir açıklama gelmemiştir. (Müfredat) 

مَا يَوْمُ الدّ۪ينِۙ  cümlesi,  اَدْرٰيكَ  fiilinin iki mef’ûlu yerindedir. İstifham harfi  مَا , mübteda olarak mahallen merfûdur.  يَوْمُ الدّ۪ينِۙ  izafeti haberdir. İstifham üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Müsnedin izafet formunda gelmesi, az sözle çok anlam ifadesi içindir.

مَٓا , istifham isminin tekrarında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

Ayetteki cümleler, istifham üslubunda olmasına rağmen, soru anlamında değildir. Cümleler, vaz edildiği anlamdan çıkarak tazim ve uyarı anlamına gelmesi nedeniyle mecazı mürsel mürekkeptir. Ayrıca bu istifhamlarda tecâhül-i ârif sanatı söz konusudur.

Bilinen nefy üslubu yerine istifhamın tercih edilmesinin sebebi; istifhamda muhatabın aklını uyarmak, harekete geçirmek ve düşünmeye teşvik manası olmasıdır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

“Sana o din gününün ne olduğunu ne bildirdi”? Yani, onun ne büyük ceza günü olduğunu bildin mi? Ey muhatap! Hayır sen onu akıl yoluyla bilemezsin. Çünkü o, dünyada bir benzeri olmuş, akıl yürütmeyle bilinebilecek ceza günleriyle ölçülemez.

Bazıları buradaki hitabın, engel olma ve korkutma yoluyla kâfire olduğu kanaatine varmış ise de çoğunluğun açıklamasına göre Resulullah (sav)'a hitaptır. Çünkü vahiy gelmezden evvel bunu bilmiyordu. Bununla beraber önceki sûrede geçmiş olan ["Her nefis ne hazırlayıp getirdiğini bilecek."] (Tekvir, 81/14) ayeti ile bu surenin başında geçmiş bulunan ayeti gereği her nefis için o günün dehşet ve azametini hakkıyla bilmek ancak bizzat bu olayın meydana gelme ve görülme zamanında olabileceğinden dolayı hitabın her nefse yapılmış genel bir hitap olması bizce daha uygundur. (Elmalılı)