İnfitâr Sûresi 18. Ayet

ثُمَّ مَٓا اَدْرٰيكَ مَا يَوْمُ الدّ۪ينِۜ  ...

Evet, hesap ve ceza gününün ne olduğunu sen ne bileceksin?
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 ثُمَّ sonra yine
2 مَا nedir?
3 أَدْرَاكَ sana bildiren د ر ي
4 مَا ne olduğunu
5 يَوْمُ gününün ي و م
6 الدِّينِ ceza د ي ن
 

Amellerin kayda geçirilmesi ve uhrevî yargı sürecinin sonucu özetlenmektedir. Sûrenin ana konusu kıyamet ve âhiret ile uhrevî sorumluluk olduğuna göre buradaki “erdemliler” (ebrâr), bir gün kıyametin kopacağına, dünyada yapıp ettiklerinin kaydedildiği belgelerin önlerine konacağına ve bunların hesabını vereceklerine inanarak bu belgeleri yani amel defterlerini iyilikleriyle dolduran mümin kişilerdir. Bu duyarlılık birçok âyette takvâ kavramıyla da ifade edilmektedir. “Kötüler” (füccâr) ise kıyamete, uhrevî yargı ve sorumluluğa inanmayan, amel defterlerini kötülüklerle kirletenlerdir. Ehl-i sünnet âlimleri, buradaki “füccâr”la sadece inkârcıların kastedildiğini, günahkâr müminleri kapsamadığını belirtirler; çünkü onlar kıyamet ve âhirete inanırlar (bu tartışma için bk. Râzî, XXXI, 84-85). Ancak, bu âyetlerin, inananıyla inanmayanıyla bütün insanları âhiret kaygısı taşımaya çağırdığında kuşku yoktur.

Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 570-571
 

ثُمَّ مَٓا اَدْرٰيكَ مَا يَوْمُ الدّ۪ينِۜ


ثُمَّ  tertip ve terahi ifade eden atıf harfidir.  ثُمَّ  edatı mertebe açısından terahi manasınadır. Yani; aralıklarla, zaman içinde serpiştirilerek peyderpey olabilecek durumları bildirmektedir.

Matuf ve matufun aleyh arasında hem sıra olduğunu hem de fiillerin meydana gelişi arasında uzun bir sürenin bulunduğunu gösterir. Süre bakımından  فَ  harfinin zıttıdır.  ثُمَّ  ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

مَا  istifham ismi, mübteda olarak mahallen merfûdur.  اَدْرٰيكَ  haber olarak mahallen merfûdur. 

اَدْرٰيكَ  elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. Muttasıl zamir  كَ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. 

مَا يَوْمُ الدّ۪ينِ  cümlesi اَدْرٰي  fiilinin ikinci mef’ûlü bihi olarak mahallen mansubdur. 

مَا  istifham ismi, mübteda olarak mahallen merfûdur.  يَوْمُ  haber olup lafzen merfûdur.  الدّ۪ينِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. 

اَدْرٰيكَ  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi  دري ’dir.

İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazan da fiilin mücerret manasını ifade eder.

 

ثُمَّ مَٓا اَدْرٰيكَ مَا يَوْمُ الدّ۪ينِۜ

 

Ayet  ثُمَّ  atıf harfiyle önceki ayete atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasında manen ve lafzen mutabakat mevcuttur.

Önceki ayetin lafzî tekidi olarak tekrar edilen bu ayetin  ثُمَّ  ile atfedilmesi, bu cümlenin tehdit anlamını artırmak ve tekidi kuvvetlendirmek içindir.

İstifham harfi  مَا  mübteda, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelam olan  مَٓا اَدْرٰيكَ مَا يَوْمُ الدّ۪ينِۙ  cümlesi haberdir. Sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. 

Cümlede müsnedin mazi fiil sıygasında cümle olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs, temekkün ve istikrar ifade etmiştir. 

Mazi fiil sebat, temekkün ve istikrar ifade eder. (Hâlidî, Vakafât, s. 107)

Kur’an’da  مَٓا اَدْرٰيكَ  sözünün zikredildiği her yerde arkasından açıklaması gelmiştir.  وماَ يُدْريكَ  şeklinde geldiğinde ise arkasından herhangi bir açıklama gelmemiştir. (Müfredat) 

مَا يَوْمُ الدّ۪ينِۙ  cümlesi  اَدْرٰيكَ  fiilinin iki mef’ûlu yerindedir. İstifham harfi  مَا , mübteda olarak mahallen merfûdur.  يَوْمُ الدّ۪ينِۙ  izafeti haberdir. İstifham üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Müsnedin  izafet formunda gelmesi, az sözle çok anlam ifadesi içindir.

مَٓا , istifham isminin tekrarında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

Ayetteki cümleler, istifham üslubunda olmasına rağmen, soru anlamında değildir. Cümleler, vaz edildiği anlamdan çıkarak tazim ve uyarı anlamına gelmesi nedeniyle mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca bu istifhamlarda tecâhül-i ârif sanatı söz konusudur.

Bilinen nefy üslubu yerine istifhamın tercih edilmesinin sebebi; istifhamda muhatabın aklını uyarmak, harekete geçirmek ve düşünmeye teşvik manası olmasıdır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Terim olarak tekrar, “söz söyleyenin, bir vasıf, övgü, yergi, korkutma, tehdit vb. lerini tekid etmek için bir kelimeyi lafız ve mana olarak yeniden söylemesi, tekrar etmesi yani birden fazla kere söylemesidir. 

Önceki ayetin tekrarı; manayı kuvvetlendirmek, korkuyu artırmak, ceza gününün önemini belirtmek, korkunçluğunu ve azametini ortaya koymak içindir. (Rûhu’l Beyân)

Yani ceza gününün durumu hiçbir dirayet sahibinin onun korku ve şiddet boyutunu kavrayamayacağı bir özellik arz etmektedir. Sen onu nasıl tasavvur edebilirsin ki o bunun kat kat fevkindedir! (Keşşâf)

Bu tekrarda iki nükte vardır:

Birisi, korkutmayı desteklemek için tekiddir. Biri de, cennetliklere ait olan ile cehennemliklere ait olana ayrı ayrı işaret olmasıdır. (Elmalılı)

İbn Abbas (ra) dedi ki; ”Kur'an'da geçen her  مَٓا اَدْرٰيكَ (Sana bildiren nedir?) sözünden sonra, sorulan şeyin ne olduğu açıklanmış, fakat  وما يدريك 'den sonra ise durum kapalı bırakılmıştır. Mana şöyledir: İnsanlardan hiçbir kimse, insanlardan hiçbir kimseye, şeylerden hiçbir şey sağlayamaz." (Rûhu’l Beyân, Âşûr)