İnfitâr Sûresi 16. Ayet

وَمَا هُمْ عَنْهَا بِغَٓائِب۪ينَۜ  ...

Onlar oradan kaybolup kurtulacak da değillerdir.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَمَا ve değillerdir
2 هُمْ onlar
3 عَنْهَا ondan
4 بِغَائِبِينَ kaybolacak غ ي ب
 

Amellerin kayda geçirilmesi ve uhrevî yargı sürecinin sonucu özetlenmektedir. Sûrenin ana konusu kıyamet ve âhiret ile uhrevî sorumluluk olduğuna göre buradaki “erdemliler” (ebrâr), bir gün kıyametin kopacağına, dünyada yapıp ettiklerinin kaydedildiği belgelerin önlerine konacağına ve bunların hesabını vereceklerine inanarak bu belgeleri yani amel defterlerini iyilikleriyle dolduran mümin kişilerdir. Bu duyarlılık birçok âyette takvâ kavramıyla da ifade edilmektedir. “Kötüler” (füccâr) ise kıyamete, uhrevî yargı ve sorumluluğa inanmayan, amel defterlerini kötülüklerle kirletenlerdir. Ehl-i sünnet âlimleri, buradaki “füccâr”la sadece inkârcıların kastedildiğini, günahkâr müminleri kapsamadığını belirtirler; çünkü onlar kıyamet ve âhirete inanırlar (bu tartışma için bk. Râzî, XXXI, 84-85). Ancak, bu âyetlerin, inananıyla inanmayanıyla bütün insanları âhiret kaygısı taşımaya çağırdığında kuşku yoktur.

Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 570-571
 

وَمَا هُمْ عَنْهَا بِغَٓائِب۪ينَۜ


İsim cümlesidir.  وَ  atıf harfidir.  مَٓا  olumsuzluk harfi olup  لَيْسَ  gibi amel eder. İsmini ref haberini nasb eder. 

هُمْ  munfasıl zamir  مَا ‘nın ismi olarak mahallen merfûdur.  عَنْهَا  car mecruru  بِغَٓائِب۪ينَ ‘ye  mütealliktir.  بِ  harfi zaiddir.  غَٓائِب۪ينَ  lafzen mecrur,  مَا ‘nın haberi olarak mahallen mansubdur. غَٓائِب۪ينَ ‘nin cer alameti  ى ‘dır. Cemi müzekker salim kelimeler harfle irablanırlar. 

غَٓائِب۪ينَ  kelimesi sülâsî mücerred olan  غيب  fiilinin ism-i failidir. 

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata), hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

وَمَا هُمْ عَنْهَا بِغَٓائِب۪ينَۜ


Ayet, önceki ayete  وَ ’la atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Cümleler arasındaki anlam bütünlüğü barizdir. Vasılda, atfedilen cümlelerin her ikisinin de aynı tür olması vaslın güzelliklerinden kabul edilmiştir. Fakat burada fiil cümlesiyle fiilin tekrarı ve yenilenmesi, isim cümlesiyle de sabitlik kastedilerek, isim cümlesi fiil cümlesine atfedilmiştir. 

Sübut ve istimrar ifade eden menfi isim cümlesi faide-i haber inkârî kelamdır. 

Önceki cümledeki müspet sıygadan, menfi sıygaya iltifat sanatı vardır.

مَا  nefy harfi  ليس  gibi amel etmiştir.  مَا ‘nın haberi mevkiinde olan  بِغَٓائِب۪ينَۜ ‘deki  بِ , tekid ifade eden zaid harftir.

Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Bütün mamullerin cümledeki yeri, aslında amilinden sonra gelmesidir. Car mecrur  عَنْهَا , ihtimam için amili olan  بِغَٓائِب۪ينَۜ ‘ye takdim edilmiştir. (Âşûr) 

مَا ‘nın haberi olan  بِغَٓائِب۪ينَۜ , ism-i fail vezninde gelerek bu özelliğin istimrar ve istikrarına işaret etmiştir.

İsim cümlesindeki ism-i fail istimrar ifade eder. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

İsm-i fail sübuta, istikrara ve sıfatın mevsûfa olan bağlılığına delalet eder. (Halidî, Vakafat, s. 80)

İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Burada  بِ  harfi manayı pekiştirmek için gelmiş olup zâiddir. Olumlu cümlelerde lâm harfinin tekid ifade ettiği gibi, olumsuz cümlelerde de  لَيْسَ  ve  ما 'nın haberinin başında gelen  بِ  harfi tekit bildirir. Kur'an-ı Kerim'de  بِ  harfi 22 yerde  لَيْسَ ’nin, 19 yerde de  ما ’nın haberinin başında zaid olarak gelmiştir. (Ali Bulut, Kur’an-ı Kerim’de Itnâb Üslûbu, Âşûr)

Ve onlar o cehennemden gaip olmayacaklardır. Daima ve sonsuza kadar onun içinde kalacaklardır. İşte o yaratılışın, o ilmin, o yazının, o korumanın neticesi iyiler ile kötüleri böyle ayırt ederek iyileri cennete, kötüleri cehenneme gönderecek olan sonsuz cezadır. (Elmalılı)

غَٓائِب۪ينَۜ  ifadesi de kâfirlerin cehennemde ebedi kalacaklarını gösterir. Bazı alimler

عَنْهَا  zamirinin kıyamete raci olmasını; dolayısıyla kelamdan yeniden dirilmenin anlaşılacağını; bunun da iyileri ve kötüleri de içine alacağını söylemişlerdir. (Zâdu’l-Mesîr)