فِرْعَوْنَ وَثَمُودَۜ
فِرْعَوْنَ وَثَمُودَۜ
فِرْعَوْنَ kelimesi الْجُنُودِ ‘den bedel olup fetha ile mecrurdur. Gayri munsariftir. Çünkü kendisinde hem alemlik (özel isim olma vasfı) ve hem de ucmelik vasfı (yani Arapça olmama vasfı) bulunmaktadır. ثَمُودَ atıf harfi وَ ‘la makabline matuftur.
Bedel: Metbuundaki kapalılığı açıklamak ve pekiştirmek gibi sebeplerle getirilen ve îrab bakımından metbuuna uyan tabidir. Bedelden önce gelen ve bedelin îrabını almış olduğu kelimeye mübdelün minh denir.
Bedel 3 gruba ayrılır: 1. Bedel-i kül, 2. Bedel-i ba’z, 3. Bedel-i iştimâl. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
فِرْعَوْنَ وَثَمُودَۜ
فِرْعَوْنَ , önceki ayetteki, الْجُنُودِ ’den bedeldir. Takdiri جنود (ordular) olan muzâfın hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. ثَمُودَ kelimesi فِرْعَوْنَ kelimesine matuftur.
Bedel, atıf harfi getirilmeksizin, tefsir ve izah maksadıyla, bir kelimenin bir başka kelimeyle açıklandığı ıtnâb sanatıdır.
Bedel; Arap dilinde bir kelimenin yerine kullanılan başka bir kelimenin atıf yapılmadan ve tefsir maksatlı kullanılmasıyla yapılan ıtnâb sanatıdır. Bedel yapmanın amacı, kapalı olan kelamı açmak, açık olanı ise tekid etmektir. (Ar. Gör. Ömer Kara, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı: 1 Yıl: 2000)
فِرْعَوْنَ وَثَمُودَۜ .[Firavun ve Semûd’a.] ifadesi, ‘’ordulara dair’’ den bedeldir. فِرْعَوْنَ derken, kendisi ve hanedanı kastedilmektedir. Tıpkı, [Firavun ve hanedanının…] (Yûnus 10/83) ayetinde olduğu gibi. Buna göre mana, “Sen şu orduların, peygamberleri yalanlamalarını ve bu tekzipleri yüzünden başlarına gelenleri artık öğrenmiş bulunuyorsun.” şeklindedir. (Keşşâf)
فِرْعَوْنَ وَثَمُودَۜ [Firavun ve Semud'un.] Bu ikisinin جُنُودِۙ 'den bedel yapılması Firavundan kendisi ve kavminin murad edilmesindendir. Mana da şöyledir: Onların elçileri yalanladıklarını ve başlarına geleni bilmiş durumdasın; öyleyse teselli ol ve kavminin yalanlamalarına sabret ve onları ötekilerin başlarına gelenin misli ile ikaz et. (Beyzâvî)
Bu kelam, Allah'ın, âsi zalimleri ve azgın kâfirleri yakalamasının ne kadar çetin olduğunu, O'nun her dilediğini mutlaka yaptığını izah etmekte, ayrıca bu ordulara isabet eden cezanın, Peygamberimizin kavmine de isabet edeceğini zımnen bildirip onu teselli etmektedir. (Ebüssuûd)