اَلنَّجْمُ الثَّاقِبُۙ
اَلنَّجْمُ الثَّاقِبُۙ
İsim cümlesidir. اَلنَّجْمُ mahzuf mübtedanın haberidir. Takdiri, هو ‘dir. الثَّاقِبُ kelimesi اَلنَّجْمُ ‘ nun sıfatı olup damme ile merfûdur.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.
Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.
Sıfat iki kısma ayrılır: 1. Hakiki sıfat 2. Sebebi sıfat
Hakiki sıfat: 1- Müfred olan sıfatlar 2- Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Müfred olan sıfatlar: Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.
Gayrı akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.
2. Cümle olan sıfatlar: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
الثَّاقِبُ kelimesi, sülâsi mücerredi ثقب olan fiilin ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اَلنَّجْمُ الثَّاقِبُۙ
Beyanî istînâf olarak fasılla gelen ayetin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. اَلنَّجْمُ , takdiri هو (o) olan mübteda için haberdir.
الثَّاقِبُ kelimesi, اَلنَّجْمُ için sıfattır. Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.
Cümle kasemle cevabı arasında itiraziyye veya الطَّارِقُۙ ’dan bedeldir.
الثَّاقِبُۙ - الطَّارِقُۙ kelimeleri arasında muvazene, diğer adıyla muvazene ve mürâât-ı nazîr sanatları vardır.
[Delip geçen yıldızdır.] Parlaktır, sanki karanlığı ışığıyla deler geçer ya da gökleri deler geçer. Ondan yıldız cinsi murat edilmiştir ya da bilinen yıldızdır ki, o da Zühal (Satürn) dür. Ondan evvela genel bir sıfatla (tarıkla) tabir etti, sonra da onu (delme) özelliği ile tefsir etti; bu da şanını yüceltmek içindir. (Beyzâvî, Ruhu’l Beyan)
اَلنَّجْمُ 'deki marifeliğin cins için olması caizdir. (Âşûr)