Târık Sûresi 6. Ayet

خُلِقَ مِنْ مَٓاءٍ دَافِقٍۙ  ...

Fışkırıp çıkan bir sudan yaratıldı.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 خُلِقَ yaratıldı خ ل ق
2 مِنْ -dan
3 مَاءٍ bir su- م و ه
4 دَافِقٍ atılan د ف ق
 
Öldükten sonra dirilmeyi ve âhiret hayatını inkâr eden insanın, kendi yaratılışına bakarak ibret alması ve öldükten sonra yeniden dirilmeyi (ba‘s), dolayısıyla âhiret gerçeğini buna göre değerlendirmesi istenmektedir. “O su, bel ve göğüs kafesi arasından çıkar” diye çevirdiğimiz 7. âyeti müfessirlerin çoğunluğu, “erkeğin bel kemiği ile kadının kaburga kemiğinden çıkar” şeklinde yorumlamışlardır (Taberî, XXX, 92-93; İbn Kesîr, VIII, 396). Hz. Peygamber’in “Erkek ve kadından hangisinin suyu üstün gelirse çocuk ona benzer” (Müslim, “Hayz”, 33) anlamındaki hadisi de bu ikili işlevi ifade eder. Zira hadis çocuğun, eşlerin her ikisinin “suyunun” birleşmesinden yani sperm ile onun döllediği yumurtadan meydana geldiğini gösterir. Kur’an, buna “katışık (karışımlardan oluşan) meni” anlamında nutfetün emşâc (İnsan 76/2) demektedir. Biz 7. âyetin ilgili kısmını “bel ve göğüs kafesi” diye çevirmeyi uygun bulduk. Çünkü göğüs kafesi içinde akciğer ve kalp, bel kemiğinin (omurga) içinde ise omurilik vardır. Bu kemikler hem vücudun sınırlarını çizer gibidir hem de en hayatî organları içinde barındırmaktadır. Âyette bunlar zikredilerek insan vücudu kastedilmiş, meni ve yumurtanın erkek ve kadın vücudunda oluştuğuna, çocuğun da bunların birleşmesi sonucunda, varoluşunun ilk aşamasına girdiğine işaret edilmiştir (yaratılış safhaları için bk. Hac 22/5; Mü’minûn 23/12-14; Gāfir 40/67; Kıyâmet 75/36-39; Alak 96/1-2). 8. âyette insanı yukarıda anlatıldığı şekilde meniden yaratıp mükemmel bir varlık haline getiren yüce yaratıcının onu öldükten sonra diriltmeye de kadir olduğu vurgulu bir şekilde ifade edilmektedir. Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt :5 Sayfa: 597-598
 

خُلِقَ مِنْ مَٓاءٍ دَافِقٍۙ


Fiil cümlesidir. خُلِقَ  fetha üzere mebni meçhul mazi fiildir. Naib-i faili müstetir olup takdiri  هو dir.  مِنْ مَٓاءٍ  car mecruru  خُلِقَ  fiiline mütealliktir. دَافِقٍۙ  kelimesi  مَٓاءٍ ‘in sıfatı olup kesra ile mecrurdur.

Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.

Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.

Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.

Sıfat iki kısma ayrılır: 1. Hakiki sıfat  2. Sebebi sıfat

Hakiki sıfat: 1- Müfred olan sıfatlar  2- Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.

1. Müfred olan sıfatlar: Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.

Gayrı akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.

2. Cümle olan sıfatlar: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

دَافِقٍ  kelimesi, sülâsi mücerredi  دفق  olan fiilin ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

خُلِقَ مِنْ مَٓاءٍ دَافِقٍۙ


Beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Halidî, Vakafât, S.107)

Car mecrur  مِنْ مَٓاءٍ , meçhul fiil  خُلِقَ ’ya mütealliktir.  دَافِقٍ  kelimesi  مَٓاءٍ  için sıfattır. Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.

خُلِقَ  fiili meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime meçhul binada naib-i fail olur.

Kuran-ı Kerim’de  tehdit, uyarı ve korkutma manası olan fiiller genellikle meçhul sıyga ile gelir. 

Meçhul bina, naib-i failin bu fiilde bir dahli olmadığına işaret eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Sûret-i İbrahim, s. 127)

دَافِقٍۙ , ism-i fail vezninde gelerek bu özelliğin hudûs ve yenilenmesine işaret etmiştir.

مَٓاءٍ ’in nekre gelişi nev ve tahkir ifade eder.

خُلِقَ  kelimesinin tekrarında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

دَافِقٍ  ism-i faildir. İsm-i mef’ûl olan  مَدْفُقٍ  yerine kullanılmıştır. Mef’ûliyye alakasıyla mecaz-ı mürseldir. Atılan şey, atılmaktaki hızı sebebiyle atan şeklinde ism-i fail ile nitelenmiştir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

[Dökülen bir sudan] ifadesi istifhamın cevabıdır.  مَٓاءٍ دَافِقٍۙ  ise, ذي دِفْقٍ (dökülen) manasınadır. O da iterek dökmektir. Maksat da rahimde iki sudan karışandır. (Beyzâvî) 

الدفق : Gerçekte sahibine aittir. Bunun suya isnadı ise mecazdır. Dilbilimcilerden birinin şöyle dediği nakledilmiştir:

دفقت الماء دفقا صببته (suyu şiddetle döktüm.) demektir.  دفق الماء بنفسه (su kendi kendine döküldü.) demektir.

Rahimde karıştığı ve yaratılışının başlarıgıcında (sular) birleştikleri için  ماءين  iki sudan dememiştir. (Nesefî, Medâriku’t Tenzîl Ve Hakâîku’t Te’vîl)

Bu, mukadder bir soruya cevap olmak üzere gelmiştir. Sanki şöyle sorulmuş: مم خلق [Peki o neden yaratıldı?] Bunun üzerine şöyle cevap verilmiş: خلق من ماء ذى دفق [Atılan bir sudan yaratıldı.] Bu, süratle akıp yerinden fırlayan bir sudur. Yani rahme dökülen menidir. Maksat, karı kocanın rahimde birleşen sperm ve yumurtalarıdır. (Ruhu’l Beyan)

مَٓاءٍ   kelimesinin başındaki  مِنْ  başlangıç ifade eder. ‘Bir kısım’ manasına gelmesi de "Suyun hepsinden çocuk olmaz." sahih hadisinin manasına uygun olur ki, "atan bir suyun bir kısmından yaratıldı" demek olur.  مَٓاءٍ  kelimesinin sonundaki tenvin de küçümseme, değersizlik, âdilik ifade eder. Değersiz, basit bir sudan manasındadır. (Elmalılı)