Beled Sûresi 4. Ayet

لَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ ف۪ي كَبَدٍۜ  ...

Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık.  (1 - 4. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 لَقَدْ elbette
2 خَلَقْنَا biz yarattık خ ل ق
3 الْإِنْسَانَ insanı ا ن س
4 فِي arasında
5 كَبَدٍ zorluk ك ب د
 

Belde” diye çevirilen beledden maksat Mekke’dir. “Ana baba ve bunlardan meydana gelen çocuklar”ın kimler olduğu hakkında farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bunlar, “Âdem ve zürriyeti, Nûh ve soyu, İbrâhim ve soyu, Hz. Muhammed ve soyu, genel anlamıyla anne baba ve çocuklar” şeklinde özetlenebilir. Taberî, gerekçelerini açıklayarak bizim de katıldığımız son mânayı tercih etmiştir (bk. XXX, 125).

Müfessirler 2. âyetteki hill kelimesinin farklı anlamlarından hareketle âyete şu mânaları da vermişlerdir: a) “Bu şehirde hayvan ve bitkilerin bile dokunulmazlığı olduğu halde müşrikler sana eziyet etmeyi helâl sayıyorlar.” Bu takdirde âyette müşriklerin kutsal kentin hürmetini çiğneyerek Hz. Peygamber’e eziyet etmeleri kınanmaktadır. b) “Bir gün gelecek, Mekke’yi zalim putperestlerin elinden kurtaracaksın ve o zaman kentin dokunulmazlığı senin için geçici olarak kaldırılacaktır.” Bu takdirde ise Hz. Peygamber’in ileride bu kenti fethedeceği ve fetih sırasında şehirde çatışmaya girmesine geçici olarak izin verileceği bildirilmiş demektir. Nitekim öyle de olmuştur (Şevkânî, V, 517-518; Elmalılı, VIII, 5825).

4. âyette geçen kebed kelimesi “acı, sıkıntı, zahmet” gibi anlamlara gelmektedir. Bu da insanın, doğduğu günden öleceği güne kadar az veya çok sıkıntılar, ihtiyaçlar, acılarla karşılaşmasının kaçınılmaz olduğunu gösterir. “Hayat mücadelesi” ifadesinin genel kabul görerek kullanılması da insanın dünya hayatının “mücadele” şeklinde özetlenebileceğini göstermektedir. Bu durum aynı zamanda insana mücadele gücü ve iradesi de kazandırmaktadır. Âyetlerde ayrıca Hz. Peygamber’in karşılaşacağı güç şartlara, müşriklerin ona uygulayacağı baskılara ve bunlara kendini hazırlaması gerektiğine de bir işaret olduğu anlaşılıyor.

 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt:5 Sayfa:625
 

لَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ ف۪ي كَبَدٍۜ


لَ  harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir.  قَدْ  tahkik harfidir. Tekid ifade eder. Kasemin cevabıdır.

Fiil cümlesidir.  خَلَقْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir  نَا  fail olarak mahallen merfûdur.  الْاِنْسَانَ  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.  ف۪ي كَبَدٍ  car mecruru  خَلَقْنَا  fiiline mütealliktir.

 

لَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ ف۪ي كَبَدٍۜ


Kemâl-i ittisâl nedeniyle fasılla gelen ayet 1. ayetteki kasemin cevabıdır. 

لَ , mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir. Kasem ve  قَدْ  ile tekid edilmiş olan cevap cümlesi olan  خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ ف۪ي كَبَدٍ , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır.

Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafât, S.107) 

Cümlenin azamet zamirine isnadı, tazim ifade eder.

Allah Teâlâ, Kur'an'da ne zaman kendisinden azamet zamiriyle bahsetse hemen öncesinde veya sonrasında vahdaniyetinin bilinmesi için kendisine ait tekil bir zamir gelir. (Samerrâî,  Beyânî Tefsîr Yolu, c. 2, s. 467)

الْاِنْسَانَ ’deki marifelik cins içindir. (Âşûr) 

كَبَدٍ ’deki tenvin ise nev ve teksir ifade eder.

Kasemdeki müfred zamirden bu ayette cemî zamire iltifat edilmiştir. 

ف۪ي كَبَدٍ  ibaresindeki  ف۪ي  harfinde istiare vardır. Bilindiği gibi  ف۪ي  harf-i cerinde zarfiye manası vardır. Mübalağa için bu harf,  عَلَي  yerine kullanılmıştır. Hakiki manada zarfiyeye yani içine girilmeye müsait olmayan zorluk, içi olan bir nesneye benzetilmiştir. Cami her ikisindeki mutlak irtibattır.

في كَبَدٍ sözündeki zarfiye mülazeme manasında mecazidir, sanki o; الكَبَدِ için bir mazruftur. (Âşûr)

Yemin olsun, gerçekten insanı meşakkat içinde yarattık. Yorgunluk ve zorluk içinde, bu ifade  كبد الرجل كبدا  deyiminden gelir ki, ciğeri ağrımak, yanmaktır.  مكابد  lâfzı da bundan gelir. İnsan hep zorlukların içindedir; başı rahim karanlığı ve darlığı, sonu da ölüm ve sonrasıdır. Bu da Efendimiz'e Kureyş'ten çektiği şeyler için tesellidir. (Beyzâvî) 

Yemin buraya kadar devam ediyordu. Bu ayet de yeminin cevabıdır. Yarattıklarından -önceden de geçtiği gibi onları tazim etmek gayesiyle- dilediğine yemin etmek Allah'ın hakkıdır. Burada söz konusu olan insan Âdemoğludur. (Kurtubî) 

ف۪ي  ve  لَ  manaca birbirine yakın iki harf-i cerdir. Nitekim "Sen yorgunsun, bitkinsin" manasında,  إنَّما أنْتَ لِلْعَناءِ والنَّصَبِ، وإنَّما أنْتَ في العَناءِ والنَّصَبِ  denilebilir. Burada şu izah da yapılabilir:  ف۪ي كَبَدٍ  ifadesi,  كَبَدٍۜ ’in, o insanı, tıpkı zarfın, mazrufu (içindeki şeyi) kuşatışı gibi kuşattığına delalet eder ki burada, biraz önce de bahsettiğimiz gibi, dünya ancak sıkıntı, bela, musibet ve zahmetten başka birşey bulunmadığına bir işaret vardır. (Fahreddin er-Râzî)