Beled Sûresi 5. Ayet

اَيَحْسَبُ اَنْ لَنْ يَقْدِرَ عَلَيْهِ اَحَدٌۢ  ...

İnsanoğlu, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 أَيَحْسَبُ -mi sanıyor? ح س ب
2 أَنْ
3 لَنْ
4 يَقْدِرَ güç yetiremeyecek- ق د ر
5 عَلَيْهِ kendisine
6 أَحَدٌ hiç kimsenin ا ح د
 

Tefsirlerde verilen bilgilere göre bu âyetler, malına mülküne güvenerek kendilerini yenilmez zanneden Mekke’nin şımarık ileri gelenleri hakkında inmiştir. Onlar, Hz. Peygamber’i de mutlaka yeneceklerini düşünüyorlardı. 6. âyetle ilgili bir yoruma göre kimileri de Hz. Peygamber’i başarısız kılma uğruna harcadıkları onca mala üzülüyorlardı. 7. âyette Yüce Allah’ın böylelerinin hangi maksatlarla mal harcadıklarını gayet iyi bildiği hatırlatılmaktadır.

 


Kaynak :  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt:5 Sayfa:626
 

اَيَحْسَبُ اَنْ لَنْ يَقْدِرَ عَلَيْهِ اَحَدٌۢ


Hemze istifham harfidir. Fiil cümlesidir.  يَحْسَبُ  damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.  اَنْ  ve  masdar-ı müevvel  يَحْسَبُ  fiilinin iki mef’ûlü yerinde olup mahallen mansubdur.  يَحْسَبُ  sanmak anlamında kalp fiillerindendir.

Kalp fiilleri (iki mef’ûl alan fiiller); bir mef’ûl ile manası tamamlanamayıp ikinci mef’ûle ihtiyaç duyan fiillerdir. Bu fiiller isim cümlesinin önüne gelirler, mübteda ve haberi iki mef’ûl yaparak nasb ederler. 3 gruba ayrılırlar:

1. Bilmek manasında olanlar.

2. Sanmak manası ifade edenler, kesine yakın bilgi ifade ederler. “Sanmak, zannetmek, saymak, kendisine öyle gelmek” gibi manalara gelir.

3. Değiştirme manası ifade edenler. Aynı anlama gelmedikleri halde görevleri itibariyle onlara benzerliklerinden kalp fiilleri adı altına girmişlerdir.

Değiştirme manasına gelen fiiller “etti, yaptı, kıldı, edindi, dönüştürdü, değişik bir hale getirdi” gibi manalara gelir.

Bilgi ve zan fiillerinden sonra bazen  اَنَّ ’li ve  اَنْ ’li cümleler gelir, bu cümleler iki mef’ûl kabul edilir. Bilmek, sanmak ve değiştirme manasına gelen bu fiiller 3 şekilde gelebilir: 1) İki mef’ûl alanlar, 2) İki mef’ûlünü masdar-ı müevvel cümlesi olarak alanlar, 3) İki mef’ûlü hazif olanlar. Kalp fiilleri iki mamûlü arasında olduğunda amel etmeleri de etmemeleri de caizdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

اَنْ  tekid ifade eden muhaffefe  اَنَّ ’dir. İsmi olan şan zamiri mahzuftur. Takdiri;  أنه  şeklindedir.  لَنْ يَقْدِرَ عَلَيْهِ اَحَدٌ  cümlesi muhaffefe  اَنَّ ‘nin haberi olarak mahallen merfûdur.

لَنْ  muzariyi nasb ederek manasını olumsuz istikbale çeviren tekid harfidir. 

يَقْدِرَ  fetha ile mansub muzari fiildir.  عَلَيْهِ  car mecruru يَقْدِرَ  fiiline mütealliktir.  اَحَدٌۢ  fail olup lafzen merfûdur.

 

اَيَحْسَبُ اَنْ لَنْ يَقْدِرَ عَلَيْهِ اَحَدٌۢ


Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. İstifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. Hemze, inkâri anlamda, istifham harfidir. 

İnkâr, (reddetme, yadsıma)  manasına delalet etmek üzere en çok kullanılan istifham harfi hemzedir. Hemzeyi her zaman sorulan şey takip eder. İnkâr manasında olan istifham iki kısımdır: Azarlama ve yalanlama. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri, Meânî İlmi)

İstifham üslubunda gelmiş olmasına rağmen tevbih ve tehaddî amacı taşıyan cümle mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca soruda tecâhül-i ârif sanatı vardır. 

Bilinen nefy üslubu yerine istifhamın tercih edilmesinin sebebi; istifhamda muhatabın aklını uyarmak, harekete geçirmek ve düşünmeye teşvik manası olmasıdır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Cümleye dahil olan  اَنْ , muhaffefe  اَنَّ ’dir. Şan zamiri, mahzuftur.

اَنْ  ve  لَنْ  olmak üzere iki tekid unsuru ihtiva eden masdar tevilindeki  اَنْ لَنْ يَقْدِرَ عَلَيْهِ اَحَدٌۢ  cümlesi, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber inkarî kelamdır.  Masdar-ı müevvel  يَحْسَبُ  fiilinin iki mef’ûlü yerindedir. 

Muhaffefe  اَنَّ ’nin haberi olan  لَنْ يَقْدِرَ عَلَيْهِ اَحَدٌ  cümlesi, muzari fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır.

اَنَّ ’nin haberinin muzari fiil sıygasında cümle olarak gelmesi, hükmü takviye, hudûs teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir. 

Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Car mecrur  عَلَيْهِ, durumun ona has olduğunu vurgulamak için faile takdim edilmiştir.

Fail olan  اَحَدٌۢ ’daki nekrelik kıllet ve nev ifade eder. Bilindiği gibi nefy siyakında nekre umum ve şümule işarettir. 

O, hiç kimsenin kendisine asla güç yetiremeyeceğini mi sanır? Yani Âdemoğlu yüce Allah'ın kendisini asla cezalandırmayacağını mı sanır? (Kurtubî)

Bu cümle  لَقَدْ خَلَقْنا الإنْسانَ في كَبَدٍ  (Beled/4) cümlesinden bedel-i iştimâldir. (Âşûr)