اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ ف۪ي لَيْلَةِ الْقَدْرِۚ
اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ ف۪ي لَيْلَةِ الْقَدْرِۚ
İsim cümlesidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. نَا mütekellim zamiri اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur. اَنْزَلْنَاهُ fiili اِنَّ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur.
اَنْزَلْنَاهُ sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir نَا fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir هُ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
ف۪ي لَيْلَةِ car mecruru اَنْزَلْنَا fiiline mütealliktir. Aynı zamanda muzâftır. الْقَدْرِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
اَنْزَلْنَا fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi نزل ’dir.
İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik), kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak), mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder.
اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ ف۪ي لَيْلَةِ الْقَدْرِۚ
Sure, berâat-i istihlâl sanatına uygun olarak, surenin konusuyla alakalı bir cümleyle başlamıştır. Böylece kelamın maksadına işaret edilmiştir. Ayrıca cümle, hüsn-i ibtidâ sanatının güzel bir örneğidir.
Kelama en güzel giriş şekillerinden biri de kelamın konusuyla alakalı bir şeyle başlamaktır. Böylece kelamın maksadına işaret edilmiş olur. Surenin bu ilk ayeti berâat-i istihlâl sanatının güzel bir örneğidir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Bedî’ İlmi)
Surenin ilk ayeti ibtidaiyyedir. اِنَّ ile tekid edilmiş, sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber inkârî kelamdır. اِنَّٓ ’nin haberi olan اَنْزَلْنَاهُ ف۪ي لَيْلَةِ الْقَدْرِۚ müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Müsnedin mazi fiil sıygasında gelmesi hükmü takviye, hudûs, sebat ve istikrar ifade etmiştir.
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)
اَنْزَلْـنَٓا fiili, azamet zamirine isnadla tazim edilmiştir.
Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler, اِنَّ , isim cümlesi ve isnadın tekrarı sebebiyle üç katlı bir tekid ve yerine göre de tahsis ifade eden çok muhkem/sağlam cümlelerdir. (Elmalılı Kadr/1.)
Veciz ifade kastına matuf ف۪ي لَيْلَةِ الْقَدْرِۚ izafetindeki ف۪ي harfinde istiare-i tebeiyye vardır. ف۪ي harfindeki zarfiyet manası dolayısıyla لَيْلَةِ , içine girilebilen bir şeye benzetilmiştir. Burada ف۪ي harfi kendi manasında kullanılmamıştır. Çünkü gece, hakiki manada zarfiyeye yani içine girilmeye müsait değildir. Mübalağa ve tazim ifadesi için bu üslup kullanılmıştır.
Görüldüğü gibi bu ayet de Kevser Suresindeki söz konusu ayet gibi, اِنَّ tekid edatıyla başlamaktadır. Kur’an’ın Kadir Gecesi indirildiği bilgisine dair muhataplarda herhangi bir soru veya şüphe olmadığından, haberin tekid edatı ile pekiştirilerek talebî formda gelmesi zahiren duruma aykırı görünmektedir. Ancak İbn Âşur’a göre ayetteki tekid edatı, muhataplarda bulunan herhangi bir şüphe veya tereddüt sebebiyle değil, Kur’an’ın büyüklüğünü ve değerini yüceltmek için gelmiştir. (İbn Âşûr, et-Tahrîr ve‟t-Tenvîr, c. XII, s. 456.) Dolayısıyla Kevser Suresinde olduğu gibi bu ayette de haber, muktezâyı zâhire muğayir görünse de, muktezâyı hâle uygun formda gelmiştir.
[Biz onu (Kur’an’ı) Kadir Gecesinde indirdik] ayetini müşterek lafza misal veren Fadl Hasan Abbâs, şunları söylemektedir: Burada الْقَدْرِ kelimesinin şerefi ve bir konumu vardır. Takdir etmek manasında kullanmak mümkün olduğu gibi genişliğin zıddı darlık manasına tefsir etmek de mümkündür. Zira ٱللَّهُ یَبۡسُطُ ٱلرِّزۡقَ لِمَن یَشَاۤءُ وَیَقۡدِرُۚ [Allah dilediği kimselerin rızkını bollaştırır ve daraltır….] (Rad 13/26.) ayeti bunu ifade etmektedir.
Bu ayetteki الْقَدْرِ kelimesi bu manaları muhtevidir; Zira Kadir Gecesinin şerefi ve belli bir değeri vardır, bütün her şey bu gecede takdir edilir, bu gecede yeryüzüne inen meleklerin çokluğundan dolayı yeryüzü daralır. Ben bu manaya değindim ve bunu da çok sevdim. (Dr. Zafer Akyüz, Fadl Hasan Abbâs Ve Belâgat İlmindeki Yeri)
الْقَدْرِ kelimesindeki harf-i tarif cins içindir.(Âşûr)
Kur’an’ın azametini Allah üç yönden ortaya koymaktadır:
Birincisi: Kur’an’ın indirilmesini yine Kur’an’a dayandırmış ve bu “indirme” işine başkasını değil, sırf onu özgü kılmıştır.
İkincisi: Kur’an’ın şan ve şöhretine ve ona dikkat çekmenin gereksizliğine tanıklık etmek için onu açık ismiyle değil de “o” zamiriyle getirmiştir. Üçüncüsü: Onun indirildiği zaman diliminin kadrini yüceltmiştir. (Keşşâf)
Ayeti kerime Kur’an’ı tazim manası taşır. Bunun için Kurandan haber verirken إنَّ ile başlamış haber de fiil cümlesi olarak gelmiştir. Bunların her ikisi de tekid ve takviye ifade eder. Fiil cümlesinin faili olan zamirin takdiminden dolayı kasr vardır. Kur'an'ın Cenab-ı Hak tarafından indirildiğini inkâr eden müşriklerin tezlerini çürütmek maksadıyla kalp kasrı şeklinde gelmiştir. Azamet zamiri, şerefli Kur’an’ı indirenin azametine işaret eder. (Âşûr)