يَوْمَئِذٍ يَصْدُرُ النَّاسُ اَشْتَاتاً لِيُرَوْا اَعْمَالَهُمْۜ
Âyetin “farklı gruplar halinde” diye çevirdiğimiz kısmına, a) Herkesin kabirlerinden çıkıp mahşer yerine doğru ilerlerken dünyadaki amellerine göre iyi veya kötü şartlar altında, güzel veya çirkin bir görünüşte olması; b) Yeryüzünün farklı bölgelerinden çıkıp bölük bölük mahşer yerine doğru ilerlemeleri gibi değişik anlamlar verilmiştir (Râzî, XXXII, 60; Elmalılı, IX, 6012). Âyetin, bu anlamların hepsini içerdiğini düşünmek de mümkündür. Burada asıl anlatılmak istenen, daha kabirlerinden çıktıkları andan itibaren her bir insanın âhiretteki durumunu, âkıbetini, iyiler arasında mı yoksa kötüler arasında mı olacağını belirleyen şeyin, bizzat kendisinin bu dünyadaki tercihi, inancı ve yaşayışı olduğudur. Şu halde bu tasvir, her insanın devredilemez bireysel sorumluluğunun varlığını da göstermektedir. Bu âyetin “yaptıkları kendilerine gösterilsin diye” şeklinde çevrilen kısmı ise tefsirlerde, insanların, a) Amel defterlerindeki kayıtları görmeleri, b) Yaptıklarının ödül veya ceza olarak karşılığını görmeleri şeklinde açıklanır.
يَوْمَئِذٍ يَصْدُرُ النَّاسُ اَشْتَاتاً لِيُرَوْا اَعْمَالَهُمْۜ
Fiil cümlesidir. يَوْمَئِذٍ zaman zarfı 4. Ayette geçen يَوْمَئِذٍ’ i tekid içindir. يَصْدُرُ damme ile merfû muzâri fiildir. النَّاسُ fail olup lafzen merfûdur. اَشْتَاتاً kelimesi النَّاسُ ‘nun hali olup fetha ile mansubdur.
لِ harfi, يُرَوْا fiilini gizli اَنْ ile nasb ederek manasını sebep bildiren masdara çeviren cer harfidir. اَنْ ve masdar-ı müevvel, لِ harf-i ceriyle birlikte يَصْدُرُ fiiline mütealliktir.
اَنْ harfi 6 yerde gizli olarak gelebilir: 1) Harf-i cer olan (حَتّٰٓى)’dan sonra, 2) Atıf olan اَوْ ’den sonra, 3) Lam-ı cuhûddan sonra, 4) Lam-ı ta’lilden (sebep bildiren لِ) sonra, 5) Vav-ı maiyye (وَ)’ den sonra, 6) Sebep fe (فَ)’sinden sonra. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
يُرَوْا fiili نَ ‘un hazfıyla mahzuf elif üzere mansub, meçhul muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı naib-i fail olarak mahallen merfûdur. اَعْمَالَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir هُمْۜ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
يُرَوْا fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi رَوَى ’dir.
İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazan da fiilin mücerret manasını ifade eder.
يَوْمَئِذٍ يَصْدُرُ النَّاسُ اَشْتَاتاً لِيُرَوْا اَعْمَالَهُمْۜ
Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Müspet muzari fiil sıygasındaki cümle, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Fiilin muzari sıygada gelmesi istimrar, teceddüt ve tecessüm ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
يَوْمَ zaman zarfı 4. Ayette geçen يَوْمَئِذٍ’ i tekid içindir.
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. Zaman zarfı يَوْمَئِذٍ , ihtimam için amili olan يَصْدُرُ ‘ya takdim edilmiştir
يَوْمَ zaman zarfı إذ ’e muzâftır. يَوْمَئِذٍ ‘deki tenvin mahzuf bir cümleden ivazdır. Muzâfun ileyh cümlesinin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.
يَوْمَئِذٍ , kıyamet gününden kinayedir.
اَشْتَاتاً , fail olan النَّاسُ ‘nun halidir. Hal anlamı zenginleştiren ıtnâb sanatıdır.
Sebep bildiren masdar harfi لِ ‘nin gizli أن ‘le masdar yaptığı لِيُرَوْا اَعْمَالَهُمْ cümlesi, يَصْدُرُ fiiline mütealliktir.
Faide-i haber ibtidaî kelam olan masdar-ı müevvel müspet muzari fiil sıygasında gelerek hudûs, teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
اَعْمَالَهُمْ kelimesi, يُرَوْا fiilinin ikinci mef’ûludur. اَعْمَالَهُمْ ‘un muzâfı hazf edilmiştir. Takdiri جَزاَءً اَعْمَالَهُمْۜ (Amellerinin cezası, karşılığı olarak) şeklindedir.
يُرَوْا fiili, meçhul bina edilmiştir. Meçhul bina edilen fiillerde mef’ûle dikkat çekme kastı vardır. Çünkü fiil malum bina edildiğinde mef’ûl olan kelime, meçhul binada naib-i fail olur.
Meçhul bina naib-i failin bu fiilde bir dahli olmadığına da işaret eder. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Sûret-i İbrahim, s. 127)
Yaptıklarının karşılığı kendilerine gösterilsin diye çıkış yerlerinden yani kabirlerinden, bölük bölük bazısı bembeyaz bir yüzle ve güven içinde, bazısı ise korku dolu, kapkara bir yüzle “çıkacakları” yani duruşma yerine gelecekleri “gün!..” Yahut duruşma yerinden bölük bölük çıkıp, cennet ve cehennem yollarına ayrılacakları gün… (Keşşâf)
صُدُور kelimesi وُرُود ‘un zıddıdır. وُرُود , suya gitmek olduğu gibi, صُدُور da sudan dönmektir. Diğer deyimle: وَارِد ‘gelen’ صَادِر ‘giden’ demektir. Yani varmış oldukları yerden dönüp çıkacaklar, kabirlerinden mevkıfa (durağa), mahşere doğru çeşitli şekilde fırlayacaklar. Kimisi yüz aklığıyla, kimisi yüz karasıyla, kimisi selamet, kimisi korkular ve dehşetler içinde, kimisi binitli, kimisi yaya, kimisi serbest, kimisi zincirlerle bağlı, hasılı kimisi mesut, kimisi bedbaht bir şekilde. (Elmalılı Hamdi Yazır)