قُلْ اِنَّ الَّذ۪ينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّٰهِ الْكَذِبَ لَا يُفْلِحُونَۜ
“Tanrı’nın oğlu, kızı” gibi sözlerle Allah’a çocuk isnat etmek şirk içeren dinlerde yaygın bir anlayıştır. Putperest Araplar’da da meleklerin Allah’ın kızları olduğu inancı vardı (en-Nahl 16/57). Onların bazıları melekleri, dişi cinlerin seçkinleri olarak kabul eder, bazıları da cinlere taparlardı (İbn Âşûr, XI, 229). Cenâb-ı Hak, “sübhânehû” ifadesiyle zât-ı ulûhiyyetini bu tür isnatlardan tenzih etmekte; kendisinin hiçbir şeye muhtaç olmadığını, dolayısıyla evlât sahibi olmak gibi bir şeyin de kendisi hakkında söz konusu olamayacağını bildirmektedir. Çünkü çocuk sahibi olma süreci bir dizi beşerî zaaf ve ihtiyaçların sonucu olarak gerçekleşir ve yaratıcının değil, yaratılmışların özelliğidir; oysa evrende bulunan her şey Allah’ındır; dolayısıyla O’nun hakkında ne bir ihtiyaçtan ne de eksiklikten söz edilebilir. Şu halde bütün şirk inançları kanıtsızdır ve Allah hakkında bilgisizce iddialardan ibarettir. Bu sebeple 69. âyette Allah’a çocuk isnat etme yani şirk iddiası, “Allah hakkında asılsız şeyler yakıştırma” anlamında iftira ve kezib kavramlarıyla nitelenmiş, eleştirilmiş, bunu yapanların kurtulamayacakları uyarısında bulunulmuştur.
Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri
Cilt: 3 Sayfa: 121
قُلْ اِنَّ الَّذ۪ينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّٰهِ الْكَذِبَ لَا يُفْلِحُونَۜ
Fiil cümlesidir. قُلْ sükun üzere mebni emir fiildir. Fail ise müstetir olup takdiri
أنت ’dir.
Mekulü’l-kavli اِنَّ الَّذ۪ينَ ’dir. قُلْ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
اِنّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.
eder.
الَّذ۪ينَ cemi müzekker has ism-i mevsûl, اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur. Mevsûlün sılası يَفْتَرُونَ ’dir. Îrabtan mahalli yoktur.
يَفْتَرُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
عَلَى اللّٰهِ car mecruru يَفْتَرُونَ fiiline müteallıktır. الْكَذِبَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
لَا يُفْلِحُونَ cümlesi اِنَّ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur.
لَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.
يُفْلِحُونَ fiili, نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
قُلْ اِنَّ الَّذ۪ينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّٰهِ الْكَذِبَ لَا يُفْلِحُونَۜ
Onlara kötü sonlarını ve vahim akıbetlerini bildirmesi için burada hitap Resulullah'a (s.a.) tevcih edilmiştir. (Ebüssuûd)
Cümle, istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.
Mekulü’l-kavl cümlesi olan… اِنَّ الَّذ۪ينَ يَفْتَرُونَ ise اِنَّ ile tekid edilmiş isim cümlesi olup faide-i haber inkârî kelamdır. Müsnedin ileyhin ism-i mevsûlle gelmesi, bahsin önemini vurgulamak ve gelen habere dikkat çekmek içindir. Has ism-i mevsûlün sılası müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde اللّٰهِ isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
اِنَّ ’nin haberi لَا يُفْلِحُونَۜ, menfi muzari fiil cümlesi formunda gelerek hükmü takviye, hudûs, teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir.
يَفْتَرُونَ - الْكَذِبَ kelimeleri arasında müraatün nazir vardır.
“De ki: Şüphesiz Allah'a yalan uyduranlar, evlat edinmek ve ona ortak nispet etmekle iflâh olmazlar, ateşten kurtulamazlar ve cenneti kazanamazlar.” (Beyzâvî)
فْلِحُ, maksat ve gayeye vasıl olmak demektir. Buna göre لَا يُفْلِحُونَۜ tabirinin manası, “O kimse, sa’y ü gayretinde başarıya ulaşamaz; gayesinde başarıya ulaşamaz. Aksine onun eli boşa çıkar ve hüsrana uğrar.” şeklindedir. (Fahreddin er-Râzî)