وَقَالَ مُوسٰى يَا قَوْمِ اِنْ كُنْتُمْ اٰمَنْتُمْ بِاللّٰهِ فَعَلَيْهِ تَوَكَّلُٓوا اِنْ كُنْتُمْ مُسْلِم۪ينَ
Hz. Mûsâ’nın kendilerine hitap ettiği kişilerin iman ettiklerini bildiği halde onlara, “eğer Allah’a iman ettiyseniz” tarzında şart mânası içeren bir söz söylemesi, “mademki inanıyorsunuz” şeklinde açıklanmış, bu ifadenin onları kendi tercihlerine sahip çıkmaya teşvik etme ve mücadele ruhunu motive etme amacı taşıdığı belirtilmiştir. Allah’a teslimiyet içinde olmaktan söz edilmesi de bu mânayı desteklemek içindir (İbn Atıyye, III, 138). Ayrıca âyetten, tevekkül ile teslimiyet arasında sıkı bir bağ bulunduğu da anlaşılmaktadır (Zemahşerî, II, 200).
Hz. Mûsâ’nın muhatapları bu çağrıya yalnız Allah’a güvendiklerini belirterek cevap verdiler; fakat kendi zaaflarını da göz ardı etmediler, tahammül edemeyecekleri ağır imtihanlara mâruz kılınmamaları ve zalimlerin cefası altında bırakılmamaları için yine Allah’a yakardılar, o inkârcılar güruhunun elinden kurtarılmaları için O’ndan niyazda bulundular.
Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri
Cilt: 3 Sayfa: 130-131
وَقَالَ مُوسٰى يَا قَوْمِ اِنْ كُنْتُمْ اٰمَنْتُمْ بِاللّٰهِ فَعَلَيْهِ تَوَكَّلُٓوا اِنْ كُنْتُمْ مُسْلِم۪ينَ
Fiil cümlesidir. وَ atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
قَالَ fetha üzere mebni mazi fiildir. مُوسٰى fail olup elif üzere mukadder damme ile merfûdur.
Mekulü’l-kavli, يَا قَوْمِ ’dir. قَالَ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
يَا nida, قَوْمِ münadadır. Kelimenin sonundaki kesra muzâfun ileyhten ivazdır. Mütekellim يَ ’sı mahzuftur.
Nidanın cevabı اِنْ كُنْتُمْ اٰمَنْتُمْ بِاللّٰهِ ’dur. اِنْ iki muzari fiili cezm eden şart harfidir. كُنتُم ’ün dahil olduğu isim cümlesi şart cümlesidir. تُمْ muttasıl zamiri كان ’nin ismi olarak mahallen merfûdur.
اٰمَنْتُمْ fiili كُنْتُمْ ’un haberi olarak mahallen mansubdur.
اٰمَنْتُمْ sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir تُمْ fail olarak mahallen merfûdur.
بِاللّٰهِ car mecruru اٰمَنْتُمْ fiiline müteallıktır.
فَ şartın cevabının başına gelen rabıta harfidir. عَلَيْهِ car mecruru تَوَكَّلُٓوا fiiline müteallıktır.
تَوَكَّلُٓوا fiili ن ’un hazfıyla mebni emir fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
اِنْ iki muzari fiili cezm eden şart harfidir. كُنتُم ’un dahil olduğu isim cümlesi şart cümlesidir.
تُمْ muttasıl zamiri كُنتُم ’un ismi olarak mahallen merfûdur.
مُسْلِم۪ينَ kelimesi كُنتُم ’un haberi olup nasb alameti ي ’dır. Cemi müzekker salim kelimeler ي ile nasb olurlar.
تَوَكَّلُٓوا fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. تَفَعَّلَ babındadır. Sülâsîsi وكل ’dir.
Bu bab fiile mutavaat, tekellüf, ittihaz, sayruret, tecennüb (sakınma) ve talep anlamları katar.
وَقَالَ مُوسٰى يَا قَوْمِ اِنْ كُنْتُمْ اٰمَنْتُمْ بِاللّٰهِ فَعَلَيْهِ تَوَكَّلُٓوا
Ayet وَ ’la …فَمَٓا اٰمَنَ لِمُوسٰٓى cümlesine atfedilmiştir.
Müspet mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelam olan cümlede mekulü’l-kavl, nida üslubunda talebî inşâî isnaddır.
Münada olan قَوْمِ ’deki mütekellim zamirinin hazfi nida edenin, münadaya yakın olma isteğine işarettir.
Nidanın cevabı şart üslubunda talebî inşâî isnaddır. كان ’nin dahil olduğu كُنْتُمْ اٰمَنْتُمْ بِاللّٰهِ, şart cümlesidir. كان ’nin haberi olan اٰمَنْتُمْ, mazi fiil cümlesi formunda gelerek hudûs, hükmü takviye, sebat, temmekkün ve istikrar ifade etmiştir.
Şart için mazi fiil kullanılışı, oluşa ve oluşun devamının istikrarına işaret eder. (Vakafat, s. 114)
Nahivcilere göre şart fiili olarak kullanılan mazi fiil gelecek zaman ifade eder. (Fâdıl Sâlih Sâmerrâî, Beyânî Tefsîr Yolu, c. 2, s. 88)
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Vakafat, s. 107)
اٰمَنْتُمْ - مُسْلِم۪ينَ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr vardır.
فَ karînesiyle gelen فَعَلَيْهِ تَوَكَّلُٓوا cümlesi, emir üslubunda talebî inşâî isnaddır. Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. عَلَيْهِ, amili olan تَوَكَّلُٓوا ’ya takdim edilmiştir.
Takdim kasrıyla, sadece Allah’a tevekkül etmek emredilmiş, Firavun’dan korkmak nehyedilmiştir.
اٰمَنْتُمْ kelimesinde irsâd sanatı vardır.
فَعَلَيْهِ تَوَكَّلُٓوا car mecrurun müteallıkına takdimi kasr ifadesi içindir. Kasr-ı izafîdir. عَلٰى خَوْفٍ مِنْ فِرْعَوْنَ وَمَلَا۬ئِهِمْ اَنْ يَفْتِنَهُمْ cümlesi bunu tefsir eder. (Âşûr)
اِنْ كُنْتُمْ مُسْلِم۪ينَ
Önceki şart cümlesini tekid için gelmiş istînâfiyyedir. Şart üslubunda talebî inşaî isnaddır. Fasıl sebebi kemâl-i ittisâldir.
كَان ’nin dahil olduğu, sübut ifade eden isim cümlesi şart cümlesi olup faide-i haber ibtidaî kelamdır.
İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meâni İlmi )
Şartın cevabının önceki manadan anlaşılması sebebiyle hazfedilmesi, îcâz-ı hazif sanatıdır. Kur’an’da çoğu yerde bu ayette olduğu gibi şartın cevabı mahzuftur.
Eğer şartın öncesinde cevabın anlaşılmasını sağlayan bir ifade yer alırsa, cevap hazfedilir. (Medine Balcı, Dergâhu’l Kur’an)
Bu ifade Kur’an‘da 6 yerde geçmiş. Buna iktibas diyoruz. Kur’an kendi sözünden alıntı yapmıştır.
مُسْلِم۪ينَ - اٰمَنْتُمْ - تَوَكَّلُٓوا kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.