Hûd Sûresi 22. Ayet

لَا جَرَمَ اَنَّهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ هُمُ الْاَخْسَرُونَ  ...

Şüphesiz bunlar ahirette en çok ziyana uğrayanlardır.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 لَا yok
2 جَرَمَ şüphe ج ر م
3 أَنَّهُمْ onlar
4 فِي
5 الْاخِرَةِ ahirette ا خ ر
6 هُمُ onlar
7 الْأَخْسَرُونَ en fazla zararlı çıkanlardır خ س ر
 
Allah’a ve âhiret gününe inanmadıkları için insanları Allah yolundan alıkoymaya çalışanlar bilmelidirler ki Allah yeryüzünde onları cezalandırmaktan âciz değildir; O’nun hikmeti suçluları dünyada iken cezalandırmayı gerektiriyorsa bunu yapar; bu hususta kimse Allah’ı âciz bırakamaz; onların velileri, destekçileri, hâsılı hiçbir güç ve kudret bunu engelleyemez. Ancak O’nun hikmeti suçluların tövbe edip Allah’a yönelmeleri için cezalarının ertelenmesini gerektiriyorsa erteler, bunu da kimse engelleyemez. Ama onlar inkârcılıkta ısrar eder, dünyada Kur’an’a kulak vermez ve İslâm’ın gerçek bir din olduğuna dair aklî ve naklî delilleri görmezlikten gelirlerse imtihan gereği dünyada serbest bırakılabilirler. Yüce Allah dünyada iyilik yaparak âhirete gelenlere iyiliklerinin karşılığı olarak lutfundan kat kat sevap vereceğini, kötülük yaparak gelenlere ise kötülüklerine denk ceza vereceğini bildirmektedir (bk. En‘âm 6/160). 21 ve 22. âyetler böylelerinin –gerçeği inkâr etmeleri ve Allah’ı bırakıp putlara tapmaları sebebiyle– kendilerine yazık ettiklerini ve âhirette görecekleri ceza bakımından en çok ziyana uğrayanların bunlar olduklarını, kendilerini Allah’a yaklaştıracağına inandıkları putlarının da kaybolup gideceğini ve hiçbir işe yaramayacağını haber vermektedir.

Kaynak :Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 160
 

لَا جَرَمَ اَنَّهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ هُمُ الْاَخْسَرُونَ

 

لَا  cinsini nefyeden olumsuzluk harfidir.  جَرَمَ  kelimesi  لَا ’nın ismi olup fetha üzere mebnidir. Haberi mahzuftur.

اَنَّ  ve masdar-ı müevvel, mahzuf  في  veya  من  harf-i ceriyle birlikte  لَا ’nın mahzuf haberine müteallıktır.

اَنَّ  masdar harfidir. İsim cümlesine dahil olur. İsmini nasb haberini ref yapar, cümleye masdar anlamı verir.

هُمْ  muttasıl zamiri  اَنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur.

فِي الْاٰخِرَةِ  car mecruru  الْاَخْسَرُونَ ’ye müteallıktır.  هُمُ  fasıl zamiridir.  الْاَخْسَرُونَ  kelimesi  اَنَّ  ‘nin haberi olup ref alameti و ’dır. Cemi müzekker kelimeler harfle îrablanır.

Veya munfasıl zamiri  هُمُ  mübteda olarak mahallen merfûdur.  الْاَخْسَرُونَ  mübtedanın haberi olup ref alameti  و ’dır.

هُمُ الْاَخْسَرُونَ  cümlesi  اَنَّ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur.
 

لَا جَرَمَ اَنَّهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ هُمُ الْاَخْسَرُونَ

 

Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Cinsini nefyeden  لَا ’nın dahil olduğu sübut ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır.  لَا ’nın haberi mahzuftur.

Masdar ve tekid harfi  اَنَّ ’nin dahil olduğu  اَنَّهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ هُمُ الْاَخْسَرُونَ  cümlesi, takdir edilen  في  veya  من  harf-i ceriyle birlikte  لَا ’nın mahzuf haberine müteallıktır.

الْاَخْسَرُونَ  kelimesi  اَنَّ ’nin haberidir. Müsnedin  ال  takısıyla marife gelmesi, haberin biliniyor olduğunu belirtmesi yanında kasr ifade eder. Haberin mübtedaya has olduğu kesin bir dille belirtilmiştir. Ayrıca müsnedin  ال  ile marife gelişi, bu vasfın mübtedada kemâl derecede olduğunu ifade eder.

هُمُ ; kasr ifade eden fasıl zamiridir. Kasr-ı iddiaîdir. Onlar hüsranda son noktaya ulaşmışlardır. Sanki onlardan başka hüsranda olan yoktur.

Onların menfaat umdukları bir zamanda başlarına bir zarar gelmiştir. Bu halleri, kâr etmek istediği halde zarara uğrayan tacirlere benzer. (Âşûr)

Birden fazla unsurla tekid edilen isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır. 

Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler, fasıl zamiri, isim cümlesi ve müsnedin harf-i tarifle marife olması sebebiyle üç katlı tekid ve yerine göre de tahsis ifade eden çok muhkem/sağlam cümlelerdir. 

İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meâni İlmi)

هُمْ  zamirinin tekrarı hüsrana uğrayanların onlar olduğunu vurgulamak içindir. Ayrıca bu tekrarda reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır. 

لَا جَرَمَ  hiç kuşkusuz, şüphesiz, kesinlikle manalarındadır.

Zeccâc şöyle der:  لَا  edatı, onların, fayda vereceğini sandıkları şeyin, nefyini (olumsuzluğunu) ifade eder.  جَرَمَ  kelimesi ise “fiili kazanmak” manasındadır. Buna göre bunun manası, “Bu onlara fayda vermez. Bu fiili kesbetmek, kazanmak da onlara fayda vermez. Hem dünyada hem de ahirette zarar onların başınadır.” şeklinde olur. (Fahreddin er-Râzî)

Bu ayetler, daha önce geçen, Rabbin’den bir açık delil üzerinde olanlarla yalnız dünya hayatını isteyenlerin eşit olmayacakları gerçeğini en mükemmel şekilde açıklar. Çünkü onlar, en büyük zalimlerdir ve en çok zarara uğrayanlardır. O halde onların diğer zalimler ve zarardakilerle bir olmaları mümkün değildir. Nerde kaldı ki onlar, kemalin en yüksek derecelerinde bulunanlarla bir olsunlar. (Ebüssuûd)

الْاَخْسَرُونَ  kelimesi mübalağa kalıbında gelmiştir.