Hûd Sûresi 60. Ayet

وَاُتْبِعُوا ف۪ي هٰذِهِ الدُّنْيَا لَعْنَةً وَيَوْمَ الْقِيٰمَةِۜ اَلَٓا اِنَّ عَاداً كَفَرُوا رَبَّهُمْۜ اَلَا بُعْداً لِعَادٍ قَوْمِ هُودٍ۟  ...

Onlar, hem bu dünyada, hem de kıyamet gününde lânete uğratıldılar. Biliniz ki Âd kavmi, Rablerini inkâr etti. (Yine) biliniz ki Hûd’un kavmi Âd, Allah’ın rahmetinden uzaklaştı.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَأُتْبِعُوا ve uğradılar ت ب ع
2 فِي
3 هَٰذِهِ bu
4 الدُّنْيَا dünyada د ن و
5 لَعْنَةً lanete ل ع ن
6 وَيَوْمَ ve gününde ي و م
7 الْقِيَامَةِ kıyamet ق و م
8 أَلَا iyi bilin ki
9 إِنَّ şüphesiz
10 عَادًا Ad (halkı) ع و د
11 كَفَرُوا inkar ettiler ك ف ر
12 رَبَّهُمْ Rabblerini ر ب ب
13 أَلَا dikkat edin
14 بُعْدًا uzak olsun ب ع د
15 لِعَادٍ Ad ع و د
16 قَوْمِ kavmi ق و م
17 هُودٍ Hud’un ه و د
 
Bu iki âyet Âd kavminin helâk oluş sebep ve sonuçlarını veciz bir şekilde özetlemektedir: Onlar Allah’ın âyetlerini inkâr ettiler ve peygamberlerine isyan edip inatçı her zorbanın izinden gittiler. Bu sebeple hem bu dünyada hem de kıyamet gününde lâneti hak ettiler. Âd kavminin inkâr ettiği peygamber Hûd bir kişi olduğu halde âyette çoğul olarak “peygamberler” (rusül) şeklinde gelmiştir. Müfessirler, bir peygambere isyan edilmesinin bütün peygamberlere isyan olarak kabul edildiğini, bu sebeple peygamberlerin çoğul olarak zikredildiğini söylemişlerdir (İbn Âşûr, XII, 105). Nitekim Kur’an’da bunun başka örnekleri de vardır (meselâ bk. Şuarâ 26/123). 60. Âyetin son iki cümlesi Hûd kıssasının da son cümleleri olup Âd kavminin suç ve cezasını kısa birer cümle ile net bir şekilde tekrar vurgulamaktadır: Onlar rablerini inkâr ettiler; bu sebeple Allah’ın rahmetinden uzaklaştırıldılar.

Kaynak :Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 180
 

وَاُتْبِعُوا ف۪ي هٰذِهِ الدُّنْيَا لَعْنَةً وَيَوْمَ الْقِيٰمَةِۜ 

 

اتَّبَعُٓوا  fiili  atıf harfi وَ ’la  جَحَدُوا  fiiline matuftur.

اتَّبَعُٓوا  fiili damme üzere mebni, meçhul mazi fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı  naib-i fail olup mahallen merfûdur.  

ف۪ي هٰذِهِ  car mecruru  اُتْبِعُوا  fiiline müteallıktır.  الدُّنْيَا  ism-i işaretten bedel olup mukadder elif üzere kesra ile mecrurdur.  لَعْنَةً  mef’ûlu bih olup fetha ile mansubdur.

يَوْمَ الْقِيٰمَةِ  cümlesi atıf harfi  وَ ’la makabline  matuftur.

يَوْمَ  zaman zarfı,  اُتْبِعُو  fiiline müteallıktır.  الْقِيٰمَةِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.


اَلَٓا اِنَّ عَاداً كَفَرُوا رَبَّهُمْۜ 

 

اَلَٓا  tenbih harfidir. İsim cümlesidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir, ismini nasb haberini ref eder. 

عَاداً  kelimesi  اِنَّ nin ismi olup fetha ile mansubdur.

كَفَرُوا رَبَّهُمْ  cümlesi  اِنَّ nin haberi olarak mahallen merfûdur.

كَفَرُوا  damme üzere mebni, mazi fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı  fail olarak mahallen merfûdur. 

رَبَّهُمْ  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtur. Muttasıl zamir  هُمْ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

 

اَلَا بُعْداً لِعَادٍ قَوْمِ هُودٍ۟

 

اَلَا  tenbih edatıdır.  بُعْداً  mahzuf fiilin mef’ûlu mutlakı olup fetha ile mansubtur. Takdiri, أبعدوا (uzak oldular) şeklindedir. 

لِعَادٍ  car mecruru  بُعْداً ’e müteallıktır.  قَوْمِ  kelimesi  عَادٍ ’den bedeldir.  هُودٍ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.

 

وَاُتْبِعُوا ف۪ي هٰذِهِ الدُّنْيَا لَعْنَةً وَيَوْمَ الْقِيٰمَةِۜ 

 

Ayet, önceki ayette  وَ ’la atfedilmiştir.

Müspet mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Fiil, mef’ûle dikkat çekmek için meçhul bina edilmiştir.

Dünya hayatına işaret eden işaret ismi  هٰذِهِ, tahkir manası taşımaktadır. 

Bilindiği gibi işaret ismi mahsus şeyler için kullanılır. Ama burada olduğu gibi aklî şeyler için kullanıldığında istiare olur. Câmi’; her ikisinde de “vücudun tahakkuku”dur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Beyan İlmi)

Lanet, rahmetten ve her hayırdan uzaklaştırılmaktır. Lanet, onların ayrılmaz vasıfları olmuştur. Bunun, lanete tâbi tutulmak şeklinde ifade edilmesi, mübalağa içindir. Sanki nereye giderlerse gitsinler, lanet onları izler; onlardan ayrılmaz ve dolaştıkları her yeri onlarla beraber dolaşır. Hem dünyada hem de ahirette lanete tâbi olduklarının belirtilmesi, her bir lanetin kendi başına ayrı bir azap olduğunu bildirmek içindir. (Ebüssuûd)

لَعْنَةً ’deki tenvin, kesret, nev ve tahkir ifade eder.

الدُّنْيَا - يَوْمَ الْقِيٰمَةِ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.


 اَلَٓا اِنَّ عَاداً كَفَرُوا رَبَّهُمْۜ 

 

Öncesi için ta’lil manasındaki cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisaldir.  اِنَّ ’nin dahil olduğu sübut ifade eden isim cümlesi,  اَلَٓا  ve  إنَّ  ile tekid edilmiş, faide-i haber inkârî kelamdır.

Cümlede müsnedin mazi fiil sıygasında cümle olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs, temekkün ve istikrar ifade etmiştir.

رَبَّهُمْ  izafetinde Rabb ismine muzâfun ileyh olan  هُمْ  zamiri tahkir kazanmıştır.

Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde Rabb isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.


اَلَا بُعْداً لِعَادٍ قَوْمِ هُودٍ۟

 

Ayetin istînâfiyye olarak fasılla gelen son cümlesinde îcâz-ı hazif sanatı vardır.  بُعْداً mahzuf fiilin mef’ûlü mutlakıdır. Mahzufla birlikte cümle, faideî haber inkârî kelam olan fiil cümlesidir.

Ayetin son cümlesi haberi isnad formunda gelmiş olmasına rağmen, muktezâ-i zâhirin hilafına olarak beddua manası taşımaktadır. Dolayısıyla mecaz-ı mürsel mürekkebtir.

اَلَٓا اِنَّ عَاداً  (Dikkat edin, Ad kavmi…) ve  اَلَا بُعْداً لِعَادٍ  (Dikkat edin, Ad kavmi helak olsun) sözlerinde uyarı harfi olan  اَلَا ’nın ve  عَادٍ  lafzının tekrarı, hallerinin son derece korkunç olduğunu ifade eder. (Sâbûnî, Safvetu't Tefasir)

اَلَا [dikkat edin] ifadesinin yer alması ve Ad kavminin isminin tekrarı, durumlarının korkunçluğunu göstermek ve hallerinden ibret almaya teşvik içindir. (Beyzâvî) 

بُعْداً  (defolup gitme) lafzı helak duasıdır. Zaten helak olduklarına göre bunlara defolup gitmeleri için bir daha beddua etmenin anlamı onların buna layık olduklarını göstermektir. (Keşşâf)

عَاداً  ve  اَلَا  kelimelerinin tekrarında cinas ve reddü'l-acüz ale's-sadr sanatları, “Hud’un kavmi olan Ad” şeklindeki vasıflama ve zamir makamında zahir ismin zikri, ıtnâb sanatıdır.