Yusuf Sûresi 44. Ayet

قَالُٓوا اَضْغَاثُ اَحْلَامٍۚ وَمَا نَحْنُ بِتَأْو۪يلِ الْاَحْلَامِ بِعَالِم۪ينَ  ...

Dediler ki: “Bunlar karma karışık düşlerdir. Biz böyle düşlerin yorumunu bilmiyoruz.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالُوا dediler ki ق و ل
2 أَضْغَاثُ karmakarışık ض غ ث
3 أَحْلَامٍ düşler ح ل م
4 وَمَا değiliz
5 نَحْنُ biz
6 بِتَأْوِيلِ yorumunu ا و ل
7 الْأَحْلَامِ düşlerin ح ل م
8 بِعَالِمِينَ bilen(kişi)ler ع ل م
 
“Karmakarışık düşler” diye çevirdiğimiz edgåsü ahlâm tamlamasındaki edgås kelimesi “yaşı kurusu birbirine karışmış çeşitli bitkilerden meydana gelen ot demetleri” anlamına gelir. Ahlâm ise “uyku halinde görülen, anlamlı olmayan, ilham yoluyla bilgi taşımayan düşler”dir. Dolayısıyla bunların bilgiye ulaşma sonucu veren bir yorumu yoktur.
 Allah Teâlâ, zindanda çilesini dolduran Hz. Yûsuf’u buradan çıkarmak ve sabrının mükâfatını vermek istedi. Dolayısıyla onun zindandan çıkmasını gerektirecek sebepleri hazırladı. Kral gördüğü rüyadan etkilenip korktu. Bunun üzerine ülkesindeki rüya yorumcularını toplayıp, rüyayı onlara anlattı. Fakat yorumcular rüyayı yorumlamaktan âciz kaldılar. Ancak, cehaletlerini gizlemek için, kralın rüyasının normal bir rüya olmadığını, olayların şuur altındaki izlerinden meydana gelen karmakarışık evham ve hayallerden ibaret olduğunu, böyle rüyaları yorumlamayı bilmediklerini ifade ettiler.

Kaynak :Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 236-237
 

قَالُٓوا اَضْغَاثُ اَحْلَامٍۚ 

 

Fiil cümlesidir.  قَالُٓوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur.

Mekulü’l-kavli,  اَضْغَاثُ اَحْلَامٍ  ‘dir. قَالُٓوا  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur. 

اَضْغَاثُ  mahzuf mübtedanın haberidir. Takdiri;  هي  şeklindedir.

اَحْلَامٍ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.  


وَمَا نَحْنُ بِتَأْو۪يلِ الْاَحْلَامِ بِعَالِم۪ينَ

 

وَ  atıf harfidir.  مَا  nefy harfi olup  لَيْسَ  gibi amel eder. İsmini ref haberini nasb eder.

نَحْنُ  munfasıl zamir  مَا ‘nın ismi olarak mahallen merfûdur.

بِتَأْو۪يلِ  car mecruru  عَالِم۪ينَ ‘ye müteallıktır. Aynı zamanda muzâftır.  الْاَحْلَامِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.

بِ  harf-i ceri zaiddir.  عَالِم۪ينَ  lafzen mecrur,  مَا ‘nın haberi olarak mahallen mansubdur. 

 

قَالُٓوا اَضْغَاثُ اَحْلَامٍۚ 

 

İstînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

قَالُٓوا  fiilinin mekulü’l-kavlinde îcaz-ı hazif sanatı vardır.  اَضْغَاثُ اَحْلَامٍ , takdiri  هي  olan mahzuf mübtedanın haberidir. 

Müsnedin izafet terkibiyle gelmesi, veciz ifade içindir.

اَضْغَاثُ  kelimesi  ضغث  kelimesinin çoğuludur. Aslı karışık bitkilerden yapılan demektir. Yalan rüya için istiare edilmiştir. Çoğul olması rüyanın tamamen batıl olduğunu bildirmek içindir. Çünkü  فلانٌ يركبُ الخيل  (filanca kişi atlara biner) denir ki aslında bir ata biner. (Beyzâvî)

اَضْغَاثُ اَحْلَامٍ  ifadesi beliğ bir istiare ve güzel bir ifadedir. Çünkü  اَضْغَاثُ ’nun tekili olan ضغث ; demet, bağ ve benzeri şekilde bir araya getirilmiş yaşı - kurusu birbirine karıştırılmış ot yığınıdır. Buna göre Yüce Allah, insanın gördüğü hoş-nahoş, üzücü- sevindirici düşler karışımını, muhtelif türlerden bir araya getirilmiş karışık ot demetine benzetmiştir. (Safvetü't Tefasir, Şerîf er- Râdî, Kur’an Mecazları)

Hükümdarın yorumunu istediği bir rüya olduğu halde rüyalar şeklinde çoğul olarak ifade edilmesi, ziyadesiyle vasıfsız olmakla vasıflandırılması içindir. Yahut da bu rüya, yedi semiz inek, yedi arık inek, yedi yeşil başak ve yedi kuru başak gibi farklı şeyler içerdiği içindir. (Ebüssuûd)

Esas itibariyle,  الأضغاث  kelimesi, çeşitli bitki ya da otlardan karışık bir halde toplanıp ve bu tür bitki ve otlardan meydana getirilen demet demektir. Bu kelimenin tekili de  ضغث  kelimesidir. Daha sonra bu kelime bu manada istiare yoluyla alınıp kullanılmıştır. Buradaki izafet de  من  manasında bir izafet ya da tamlamadır.

Yani, (أضغاث من أحلام ) takdirindedir. Halbuki görülen tek rüya olmasına rağmen çoğul olarak  اَضْغَاثُ  kelimesi kullanılmıştır. Halbuki kullanılması gereken ise bunun tekili olan  حلم  kelimesi olmalıydı. Böyle olmama nedeni, görülen rüyaların daha çok anlamsız ve asılsız şeyler olması itibariyle çoğul ifade kullanılmıştır. (Nesefî, Medâriku’t-Tenzîl Ve Hakâîku’t-Te’vîl)


وَمَا نَحْنُ بِتَأْو۪يلِ الْاَحْلَامِ بِعَالِم۪ينَ

 

وَ  atıf harfidir. Mekulü’l-kavle dahil olan cümle, menfi isim cümlesi formunda gelmiştir.  مَا  nefy harfi  ليس  gibi amel etmiştir.

Haberi olan  بِعَالِم۪ينَ ’ye dahil olan  بِ  harfi zaiddir. Cümle faide-i haber inkârî kelamdır. 

Emirin melesi, temekkün ve sübut ifade eden isim cümlesi formundaki sözleriyle rüyayı tevil edemeyeceklerini kesin olarak bildirmişlerdir.

الْاَحْلَامِ  kelimesinin cemi gelişi, bu işin daha önce de tekrarlandığına işaret eder.  بِتَأْو۪يلِ الْاَحْلَامِ  ve  بِعَالِم۪ينَ ’ye dahil olan  بِ  harfleri tekid ifade eder. (Aşûr) 

الْاَحْلَامِ  kelimesinin tekrarında reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.