وَمَا يَأْت۪يهِمْ مِنْ رَسُولٍ اِلَّا كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ
وَمَا يَأْت۪يهِمْ مِنْ رَسُولٍ اِلَّا كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ
وَ atıf harfidir. مَا nefiy harfi olup olumsuzluk manasındadır. يَأْت۪يهِمْ fiili ي üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir.
Muttasıl zamir هِمْ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur.
مِنْ harf-i ceri zaiddir. رَسُولٍ lafzen mecrur, يَأْت۪يهِمْ fiilinin faili olarak mahallen merfûdur.
اِلَّا hasr edatıdır.
كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ cümlesi يَأْت۪يهِمْ ‘deki mef’ûlun hali olarak mahallen mansubdur.
كَانُوا isim cümlesinin önüne geldiğinde ismini ref haberini nasb eder. كَانُوا damme üzere mebni nakıs fiildir.
كَانُوا ’nun ismi, cemi müzekker olan و muttasıl zamiri olarak mahallen merfûdur.
بِه۪ car mecruru يَسْتَهْزِؤُ۫نَ fiiline müteallıktır.
يَسْتَهْزِؤُ۫نَ fiili كَانُوا ’nun haberi olarak mahallen mansubtur.
يَسْتَهْزِؤُ۫نَ fiili, نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
يَسْتَهْزِؤُ۫نَ fiili, sülâsî mücerrede üç harf ilave edilerek südâsi mezid yapılan fiillerdendir. Fiil istif’âl babındandır. Sülâsî fiili هزأ ’dir.
Bu bab fiile talep, tehavvül, vicdan, mutavaat, ittihaz ve itikat gibi anlamlar katar.
وَمَا يَأْت۪يهِمْ مِنْ رَسُولٍ اِلَّا كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ
Ayet وَ ‘la önceki ayetteki اَرْسَلْنَا cümlesine atfedilmiştir. Menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber, inkârî kelamdır.
مَٓا nefy harfi ve اِلَّا istisna harfiyle oluşmuş kasr üslubuyla, peygamberimize, kendisinden önceki peygamberlerin de benzer şeyleri yaşadıkları, tereddüte yer bırakmayacak şekilde bildirilmiştir.
Kasr, mef’ûl ile hali arasındadır. Kasr-ı mevsuf ale’s sıfattır.
كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ cümlesi يَأْت۪يهِمْ ‘deki mef’ûlun halidir. Hal cümleleri anlamı zenginleştiren ıtnâb sanatıdır.
كَانُوا ’nin dahil olduğu isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
Car mecrur بِه۪ , mübalağa kastıyla يَسْتَهْزِؤُ۫نَ ’ye takdim edilmiştir. Bu takdim, kasr ifade eder. Alay etmekten başka hiçbir işleri yokmuş gibi, resulleriyle alay ediyorlardı. Öyleki bu durum onların huyu haline gelmişti. Onların alaylarındaki mübalağayı ifade etmek için cümle takdim kasrıyla tekid edilmiştir. (Âşûr)
Cümlenin müsnedinin muzari fiil formunda gelmesi hükmü takviye, hudûs, istimrar ve teceddüt ifade eder. Ayrıca muzari fiil tecessüm özelliğiyle muhatabın dikkatini uyararak konuyu anlamasında yardımcı olur.
كَانَ ’nin haberinin muzari fiille gelmesi, geçmişte belirli bir süre devam edip biten eylemler ve geçmişte mûtat olarak yapılan, âdet haline gelmiş davranışlar olmak üzere iki manaya delalet eder. (Vecih Uzunoğlu, Arap Dilinde كَانَ ‘nin Fiili ve Kur’an’da Kullanımı, DEÜ İlahiyat Fak. Dergisi Sayı 41)
Bu ayet, Peygamberimize bir tesellidir. Yani, ‘’Bu müşriklerin sana yaptıklarının bir benzeri, senden önce gelen peygamberlere de yapılmıştır’’ demektir. (Kurtubî)