وَجَٓاءَ اَهْلُ الْمَد۪ينَةِ يَسْتَبْشِرُونَ
وَجَٓاءَ اَهْلُ الْمَد۪ينَةِ يَسْتَبْشِرُونَ
Fiil cümlesidir. وَ istînâfiyyedir. جَٓاءَ fetha üzere mebni mazi fiildir.
اَهْلُ fail olup lafzen merfûdur. الْمَد۪ينَةِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
يَسْتَبْشِرُونَ fiili, اَهْلُ ‘nun hali olarak mahallen mansubdur.
Hal, cümlede failin, mef’ûlun veya her ikisinin durumunu bildiren lafızdır (kelime veya cümle). Hal, “nasıl?” sorusunun cevabıdır. Halin durumunu açıkladığı kelimeye “zül-hal” veya “sahibu’l-hal” denir. Umumiyetle hal nekre, sahibu’l-hal marife olur. Hal mansubdur. Türkçeye “…rek, …rak, …dığı, halde iken olduğu halde” gibi ifadelerle tercüme edilir. Sahibu’l-hal açık isim veya zamir olduğu gibi müstetir (gizli) zamir de olabilir. Hali sahibu’l-hale bağlayan zamire rabıt zamiri denir. Bu zamir bariz (açık), müstetir (gizli) veya mahzuf (hazfedilmiş) olarak gelir.
Hal sahibu’l-hale ya و (vav-ı haliye) ya zamirle veya her ikisi ile bağlanır. Hal üçe ayrılır: 1. Müfred olan hal (Müştak veya camid), 2. Cümle olan hal (İsim veya fiil), 3. Şibh-i cümle olan hal (Harf-i cerli veya zarflı isim).
Burada hal muzari fiil cümlesi olarak gelmiştir. Hal müspet (olumlu) muzari fiil cümlesi olarak geldiğinde umumiyetle başında “و ” gelmez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
يَسْتَبْشِرُونَ fiili نَ ‘nun sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.
يَسْتَبْشِرُونَ fiili, sülâsî mücerrede üç harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İstif’âl babındadır. Sülâsîsi بشر ’dir.
Bu bab fiile talep, tehavvül, vicdan, mutavaat, ittihaz ve itikat gibi anlamlar katar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)وَجَٓاءَ اَهْلُ الْمَد۪ينَةِ يَسْتَبْشِرُونَ
وَ istînâfiyedir. Ayet müspet mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Müsnedün ileyh olan اَهْلُ الْمَد۪ينَةِ , veciz ifade kastıyla izafet formunda gelmiştir.
Failin hali olan يَسْتَبْشِرُونَ cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında gelerek hudûs ve tecessüm ifade etmiştir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Hal cümlesi muzari fiil olarak gelmiş ve onların bu halini gözümüz önünde canlandırmayı hedeflemiştir.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler.(Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi )