لَا جَرَمَ اَنَّهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ هُمُ الْخَاسِرُونَ
لَا جَرَمَ اَنَّهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ هُمُ الْخَاسِرُونَ
لَا cinsi nefyeden olumsuzluk harfidir. جَرَمَ kelimesi لَا ’nın ismi olup fetha üzere mebnidir.
اَنَّ ve masdar-ı müevvel, mahzuf فِي harf-i ceriyle birlikte لَا ’nın mahzuf haberine müteallıktır. اَنَّ masdar harfidir. İsim cümlesine dahil olur, cümleye masdar anlamı verir.
هُمْ muttasıl zamir اَنَّ ’nin ismi olarak mahallen merfûdur.
فِي الْاٰخِرَةِ car mecruru خَاسِرُونَ ’ye müteallıktır.
Munfasıl zamir هُمُ mübteda olarak mahallen merfûdur.
الْخَاسِرُونَ kelimesi mübtedanın haberi olup ref alameti و ’dır. Cemi müzekker kelimeler harfle îrablanır.
الْخَاسِرُونَ kelimesi sülâsî mücerredi olan خسر fiilinin ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
لَا جَرَمَ اَنَّهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ هُمُ الْخَاسِرُونَ
Beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâli ittisâldir.
Cinsini nefyeden لَا ’nın dahil olduğu ve sübut ifade eden isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. لَا ’nın haberi mahzuftur.
Masdar ve tekid harfi اَنَّ ’nin dahil olduğu اَنَّهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ هُمُ الْاَخْسَرُونَ cümlesi, takdir edilen في harf-i ceriyle birlikte لَا ’nın mahzuf haberine müteallıktır.
الْخَاسِرُونَ kelimesi اَنَّ ’nin haberidir. Müsnedin ال takısıyla marife gelmesi, haberin biliniyor olduğunu belirtmesi yanında kasr ifade eder. Haberin mübtedaya has olduğu kesin bir dille belirtilmiştir. Ayrıca müsnedin ال ile marife gelişi, bu vasfın mübtedada kemâl derecede olduğunu ifade eder.
Cümlenin haberinin ism-i fail kalıbıyla gelmesi durumun devamlılığına işaret etmiştir. İsim cümlesindeki ism-i fail istimrar ifade eder. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
هُمُ ; kasr ifade eden fasıl zamiridir. Kasr-ı iddiaîdir. Onlar hüsranda son noktaya ulaşmışlardır. Sanki onlardan başka hüsranda olan yoktur.
Onların menfaat umdukları bir zamanda başlarına bir zarar gelmiştir. Bu halleri, kâr etmek istediği halde zarara uğrayan tacirlere benzer. (Âşûr)
Birden fazla unsurla tekid edilen isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler, fasıl zamiri, isim cümlesi ve müsnedin harf-i tarifle marife olması sebebiyle üç katlı tekid ve yerine göre de tahsis ifade eden çok muhkem/sağlam cümlelerdir.
İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
هُمْ zamirinin tekrarı hüsrana uğrayanların onlar olduğunu vurgulamak içindir. Ayrıca bu tekrarda reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
لَا جَرَمَ , ‘hiç kuşkusuz, şüphesiz, kesinlikle’ manalarındadır.
Zeccâc şöyle der: لَا edatı, onların fayda vereceğini sandıkları şeyin, nefyini (olumsuzluğunu) ifade eder. جَرَمَ kelimesi ise “fiili kazanmak” manasındadır. Buna göre bunun manası, “Bu onlara fayda vermez. Bu fiili kesbetmek, kazanmak da onlara fayda vermez. Hem dünyada hem de ahirette zarar onların başınadır.” şeklinde olur. (Fahreddin er-Râzî, Hud Suresi 22)
Cenab-ı Allah işte bu sebepten ötürü, “Hiç şüphesiz onlar, ahirette de hüsrana uğrayanların ta kendileridir” yani “başkaları değil, onlar” buyurmuştur. Bundan maksat, onların hüsranlarının, zarar ve ziyanlarının pek büyük olacağına dikkat çekmektir. (Fahreddin er-Râzî)