اَمْوَاتٌ غَيْرُ اَحْيَٓاءٍۚ وَمَا يَشْعُرُونَۙ اَيَّانَ يُبْعَثُونَ۟
اَمْوَاتٌ غَيْرُ اَحْيَٓاءٍۚ
Cümle önceki ayetteki muttasıl zamir هُمْ ‘ün ikinci haberi olup lafzen merfûdur.
غَيْرُ kelimesi اَمْوَاتٌ ‘ın sıfatı olup lafzen merfûdur. Aynı zamanda muzâftır. اَحْيَٓاءٍۚ muzâfun ileyh olarak kesre ile mecrurdur.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsûftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.
غَيْرُ edatı nekre bir ismin peşinden geldiğinde onun sıfatı olur. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
Son harfleri hemze olup hemzeden önceki harfleri de elif olan isimlere “memdud isimler” denir. Memdud isimlerin îrab durumu şöyledir: a) Ref halinde damme ile b) Nasb halinde fetha ile c) Cer halinde kesra ile îrab edilir.
Memdud isimler üçe ayrılır:
1) Hemzesi kelime kökünden olan memdud isimler
2) Hemzesi başka bir harften dönüşmüş olan memdud isimler
3) Hemzesi zaid olan memdud isimler.
Burada اَحْيَٓاءٍۚ kelimesi hemzesi başka bir harften dönüşmüş olan memdud isimdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَمَا يَشْعُرُونَۙ اَيَّانَ يُبْعَثُونَ۟
Fiil cümlesidir. وَ atıf harfidir. Atıf harflerinden biri kullanılarak iki kelimeyi veya iki cümleyi birbirine bağlamaya atf-ı nesak denir. Atıf harfinden önce gelene matufun aleyh, sonra gelene matuf denir. Matuf ve matufun aleyh arasında îrab bakımından, sıyga bakımından, cümlelerin haberî veya inşâî olması bakımından uyum olur. Mana bakımından aralarında uygunluk varsa fiil isme atfedilebilir. Müstetir zamir atıf olmaz.
Matufun îrabı her zaman için matufun aleyhe uyar.
و : Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) مَا nefiy harfi olup olumsuzluk manasındadır.
يَشْعُرُونَ fiili نَ ‘un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
اَيَّانَ istifhâm ismi, يُبْعَثُونَ fiiline müteallık olup mahallen mansubdur.
يُبْعَثُونَ fiili نَ ‘un sübutuyla merfû meçhul muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı naib-i fail olup mahallen merfûdur.
يُبْعَثُونَ fiili aynı zamanda يَشْعُرُونَ fiilinin mef’ûlün bihi olarak mahallen mansubdur.اَمْوَاتٌ غَيْرُ اَحْيَٓاءٍۚ
اَمْوَاتٌ kelimesi önceki ayette mübteda olan هُمْ zamiri için ikinci haberdir. اَمْوَاتٌ için sıfat konumundaki غَيْرُ , tekid ifade eden ıtnâb sanatıdır.
Muzâfun ileyh olan اَحْيَٓاءٍۚ ‘in tenkiri nev ifade eder.
اَمْوَاتٌ - اَحْيَٓاءٍۚ arasında tıbâk-ı îcab ve mürâât-ı nazîr sanatları vardır.
اَمْوَاتٌ غَيْرُ اَحْيَٓاءٍۚ [Onlar ölülerdir, diri değillerdir] Burada, putlara tapanların beyinsizliklerini vurgulamak için ıtnâb yapılmıştır. 20. ayetteki لَا يَخْلُقُونَ شَيْـٔاً وَهُمْ يُخْلَقُونَۜ [Onlar bir şey yaratamazlar. Onların kendileri yaratılır.] ayeti de bunun gibidir. (Safvetü't Tefasir)
وَمَا يَشْعُرُونَۙ اَيَّانَ يُبْعَثُونَ۟
Cümle, وَ ’la önceki ayette haber olan يُخْلَقُونَۜ ’ye atfedilmiştir. Menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
İstifham ismi اَيَّانَ , cümlede zaman zarfı manasında olmak üzere يُبْعَثُونَ۟ fiiline müteallıktır.
Meçhul bina edilerek mef’ûlün vurgulandığı يُبْعَثُونَ۟ cümlesi mef’ûlün bih olarak gelmiştir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Cümlede fiiller muzari sıygada gelerek hudûs, teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmişlerdir.
وَمَا يَشْعُرُونَۙ اَيَّانَ يُبْعَثُونَ۟ cümlesi, Allah Teâlâ’nın birliğinin ispatı akabinde yeniden diriliş manasının idmâcıdır. (Âşûr)
اَمْوَاتٌ , اَحْيَٓاءٍۚ , يُبْعَثُونَ۟ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
[Ne zaman diriltileceklerini] ifadesindeki zamir, dua edenlere aittir yani bu tanrılar, kullarının ne zaman diriltileceğinin de farkında değildir! Burada müşriklerle dalga geçilmekte, tanrılarının ne zaman diriltileceklerini bilmedikleri, dolayısıyla onlara ettikleri kulluğun karşılığını verme imkânlarının da bulunmadığı belirtilmektedir. Burada, yeniden dirilişin mutlaka gerçekleşeceği ve bunun insanları yükümlü kılmanın kesin bir gereği olduğu gösterilmektedir. (Keşşâf)
Ayet-i kerimenin bir mealine göre, müşriklerin tapmış oldukları şeyler, put ve benzeri birtakım cansız varlıklardır. Bu ayet-i kerimeyi şu şekilde izah edenler de vardır: O müşriklerin taptıkları şeyler, ölmeye mahkumdurlar. Onlar, devamlı diri kalamazlar. Onlar, kendilerinin veya kendilerine tapanların ne zaman dirileceğini de bilemezler. Bu izah şekline göre ise müşriklerin taptıkları şeyler, canlı varlıklardır. Her iki izah şekline göre de ayet-i kerimede müşrikleri kınama vardır. (Taberî)
مَا يَشْعُرُونَۙ - يُبْعَثُونَ۟ kelimelerinde müennesin müzekkere katılması yoluyla tağlîb sanatı vardır.
“Ey iman edenler!” şeklindeki hitapların çoğunda kadınların erkeklere katılması yoluyla tağlîb vardır. (Prof. Dr. Ali Bulut, Belâgat)