وَالْخَيْلَ وَالْبِغَالَ وَالْحَم۪يرَ لِتَرْكَبُوهَا وَز۪ينَةًۜ وَيَخْلُقُ مَا لَا تَعْلَمُونَ
وَالْخَيْلَ وَالْبِغَالَ وَالْحَم۪يرَ لِتَرْكَبُوهَا وَز۪ينَةًۜ
الْخَيْلَ atıf harfi وَ ’la 5. ayetteki الْاَنْعَامَ ’ye atfedilmiştir.
الْخَيْلَ kelimesi mahzuf fiilin mef’ûlun bihi olup fetha ile mansubdur. Takdiri, خلق (yarattı) şeklindedir.
الْبِغَالَ ve الْحَم۪يرَ kelimeleri الْخَيْلَ ’ye matuf olup fetha ile mansubdur.
لِ harfi, تَرْكَبُو fiilini gizli اَنْ ’le nasb ederek manasını sebep bildiren masdara çeviren cer harfidir.
اَنْ ve masdar-ı müevvel, لِ harfi ile birlikte mukadder خلق fiiline müteallıktır.
تَرْكَبُوهَا fiili ن ’un hazfıyla mansub muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
Muttasıl zamir كُمْ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
ز۪ينَةً atıf harfi وَ ’la masdar-ı müevvele matuftur.
ز۪ينَةً mef’ûlun lieclih olarak fetha ile mansubdur.
Fiilin oluş sebebini bildiren mef’ûldür. “Mef’ûlün lieclihi” veya “Mef’ûün min eclihi” de denir. Mef’ûlün leh mansubdur. Fiile, “neden, niçin?” soruları sorularak bulunur.
Türkçede “için, -den dolayı, sebebiyle, -sın diye, ta ki zira, maksadıyla, uğruna” gibi manalara gelir. Mef’ûlün leh fiilinin önüne geçebilir.
2 tür kullanımı vardır: 1) Harf-i cersiz kullanımı. 2) Harf-i cerli kullanımı
Harf-i cersiz olması için şu şartlar gereklidir:
a. Mef’ûlün leh, cümledeki fiilin masdarı dışında bir masdar olmalıdır.
b. Nekre (belirsiz) olmalıdır.
c. Mef’ûlün leh olacak masdarın (iç duygularımızı ifade ettiğimiz, “saygı göstermek, küçümsemek, korkmak, bilmek, bilmemek” gibi) kalbî fiillerden olması gerekir.
d. Fiilin faili ile mef’ûlün faili aynı olmalıdır.
e. Fiilin oluş zamanı ile mef’ûlün lehin oluş zamanı aynı olmalıdır.
Not: Mef’ûlün lehin harf-i cersiz kullanılabilmesi için yukarıdaki 5 şartın beraber bulunması gerekir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَيَخْلُقُ مَا لَا تَعْلَمُونَ
Fiil cümlesidir. وَ atıf harfidir.
يَخْلُقُ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هُوَۚ ‘dir. Müşterek ism-i mevsûl مَا , mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
İsm-i mevsulun sılası لَا تَعْلَمُونَ ’dir. Îrabtan mahalli yoktur.
لَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.
تَعْلَمُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.وَالْخَيْلَ وَالْبِغَالَ وَالْحَم۪يرَ لِتَرْكَبُوهَا وَز۪ينَةًۜ
الْخَيْلَ atıf harfi وَ ’la 5. ayetteki الْاَنْعَامَ ’ye atfedilmiştir. الْخَيْلَ mahzuf fiilin mef’ûlün bihidir. Takdiri, خلق (yarattı)’dir. Amilin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.
Mahzufla birlikte cümle faide-i haber talebî kelamdır.
وَالْبِغَالَ ve وَالْحَم۪يرَ , temâsül nedeniyle وَالْخَيْلَ ’ye atfedilmiştir.
Sebep bildiren harf-i cer لِ ’nin gizli أنْ ’le masdar yaptığı لِتَرْكَبُوهَا cümlesi, لِ ile birlikte mukadder خلق fiiline müteallıktır. Masdar-ı müevvel cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Masdar-ı müevvelin mahalline matuf olan ز۪ينَةًۜ , mef’ûlün lieclihtir.
تَرْكَبُوهَا ile ز۪ينَةً kelimeleri arasında isim ve fiil arasında güzel bir iltifat sanatı vardır. (Müşerref Ulusu (Ülger), Arap Dili Ve Belâğatı İltifat Sanatı)
Cenab-ı Hak bu ifadeleri, önce geçmiş olan الأنعام lafzına atfederek “Allah, الأنعام ’ı, şu ve şu şeyler için; bunları ise binilmeleri için yaratmıştır.” buyurmuş olur. Cenab-ı Hak, “hem ziynet için” buyurmuştur ki yani “Allah onları ziynet olsunlar diye yarattı.” demektir. Zeccâc, bu ifadenin, mef’ûlün leh olup manasının ise “Allah onları ziynet için yarattı.” şeklinde olduğunu söylemiştir. Cenab-ı Hak, at, katır, eşek gibi şeylerden bahsetmiş ve bunların binmek için yaratıldıklarını bildirmiştir ki bu da, yeme (helal olma) işinin الأنعام kelimesine tahsis edildiğini ifade eder. (Fahreddin er-Râzî)
وَالْخَيْلَ وَالْبِغَالَ وَالْحَم۪يرَ [Atları, katırları ve merkepleri] ifadesi 5.ayetteki الأنعام kelimesine matuftur. لِتَرْكَبُوهَا وَز۪ينَةً [“binmeniz ve ziynet için”] yani onlara binmeniz ve onlarla süslenmeniz içindir. Bunların لِتَرْكَبُوهَا ’nın mahalline ma’tûf olduğu da söylenmiştir. Ayette üslubun لِتَرْكَبُو şeklinde masdar-ı müevvelle gelerek değişmesi, ziynetlendirmenin hâlikın işi olmasından, binmenin ise mahlukun işi olmasındandır. Bir de onları yaratmaktan maksat binmektir. Ziynetlenmek ise dolaylı olarak meydana gelmektedir. وَ olmadan ز۪ينَةًۜ de okunmuştur ki o zaman binmenin sebebi olur ya da iki zamirden birinin hal’i yerinde olur yani متزينين yahut متزينيناً پها demek olur. (Keşşâf)
خَيْلَ , بِغَالَ , حَم۪يرَ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
وَيَخْلُقُ مَا لَا تَعْلَمُونَ
Cümle atıf harfi وَ ’la mukadder خلق fiile atfedilmiştir. Müspet muzari fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mef’ûl konumundaki müşterek ism-i mevsûl مَا ’nın sılası menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Muzari fiil cümlede teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir.