وَاَلْقَوْا اِلَى اللّٰهِ يَوْمَئِذٍۨ السَّلَمَ وَضَلَّ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَفْتَرُونَ
Müşrikler, putlarının kendilerini Allah’a yaklaştıracağına inanıyor, onlara bu sebeple taptıklarını söylüyorlardı (Zümer 39/3). Anlaşıldığına göre âhirette kendilerine şefaat etmelerini beklerken putları onları yüzüstü bırakacak (Taberî, XIV, 160), umduklarını bulamamanın yıkımını yaşayacaklardır.
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 429
وَاَلْقَوْا اِلَى اللّٰهِ يَوْمَئِذٍۨ السَّلَمَ وَضَلَّ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَفْتَرُونَ
Fiil cümlesidir. وَ atıf harfidir. اَلْقَوْا mahzuf elif üzere mukadder damme ile mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
اِلَى اللّٰهِ car mecruru اَلْقَوْا fiiline müteallıktır. يَوْمَئِذٍ zaman zarfı, إذ için muzâftır. اَلْقَوْا fiiline müteallıktır. إذ mahzuf cümleye muzâftır. Kelimenin sonundaki tenvin mahzuf muzâfun ileyhten ivazdır.
السَّلَمَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
وَ atıf harfidir. ضَلَّ fetha üzere mebni mazi fiildir. عَنْهُمْ car mecruru ضَلَّ fiiline müteallıktır.
Müşterek ism-i mevsûl مَا , fail olarak mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlun sılası كَانَ ‘nin dahil olduğu isim cümlesidir. Îrabtan mahalli yoktur.
كَانُوا damme üzere mebni nakıs fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder. كَانُوا ’nin ismi, cemi müzekker olan و muttasıl zamir olarak mahallen merfûdur.
كَانُوا ‘nun haberi olan يَفْتَرُونَ fiili mahallen mansubdur. يَفْتَرُونَ fiili نَ ’un sübutu ile merfû muzari fiildir, zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
يَفْتَرُونَ fiili sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İftial babındandır. Sülâsîsi فري ’dir. İftial babı fiille mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşareket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek anlamları katar.
وَاَلْقَوْا اِلَى اللّٰهِ يَوْمَئِذٍۨ السَّلَمَ وَضَلَّ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَفْتَرُونَ
Önceki اَلْقَوْا cümlesine matuf olan ayetin atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Mazi fiil hudûs, sebat, temekkün ve istikrar ifade eder. (Vakafat, s. 107)
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde اللّٰهِ isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
Zaman zarfı يَوْمَئِذٍۨ , siyaktaki önemine binaen, mef’ûl olan السَّلَمَ ’ye takdim edilmiştir.
Aynı üslupta gelerek makabline atfedilen وَضَلَّ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَفْتَرُونَ cümlesinde, müşterek ism-i mevsûl, ضَلَّ fiilinin faili konumundadır. Sılası كان ’nin dahil olduğu sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesidir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Cümlenin müsnedinin muzari fiil cümlesi olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs, istimrar, tecessüm ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde, muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
كان ’nin haberinin muzari fiille gelmesi, geçmişte belirli bir süre devam edip biten eylemler ve geçmişte mûtat olarak yapılan, adet haline gelmiş davranışlar olmak üzere iki manaya delalet eder. (Vecih Uzunoğlu, Arap Dilinde كَانَ ’nin Fiili ve Kur'an’da Kullanımı, DEÜ İlahiyat Fak. Dergisi Sayı 41)
Fiile mutavaat, edinim, ortaklık, ortaya koyma, seçme, çaba gösterme anlamları katan humasi ifteale babındaki يَفْتَرُونَ fiilinde, bu babın fiile kattığı bütün anlamları görmek mümkündür.
Cenab-ı Hak, sonra da [O gün Allah'a teslimiyetlerini arz ederler.] buyurur. Kelbî bunun: “O gün, hem tapan (müşrikler) hem tapılan (putlar) Allah'a teslim olur. O'nun Rableri olduğunu, ortaklardan ve benzerlerden berî olduğunu kabul ederler.” manasında olduğunu söylemiştir. Ayetteki “Düzmüş oldukları yalancı tanrıları ise onları bırakıp gitmişlerdir.” ifadesi ile ilgili şu iki izah yapılmıştır:
a. Bunun, “O gün onlardan, şeytanın kendilerine Allah'ın bir ortağı, eşi ve çocuğu vardır diye yutturduğu şeyler, silinir, yok olur gider.” manasında olduğu ileri sürülmüştür:
b. Bu ifadenin, “Onların ilâhlarının Allah katında kendilerine yardımcı ve şefaatçi olacağı kuruntusu boşa çıkar, kaybolur gider.” manasında olduğu da söylenmiştir. (Fahreddin er-Râzî)