فَاِذَا قَرَأْتَ الْقُرْاٰنَ فَاسْتَعِذْ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّج۪يمِ
فَاِذَا قَرَأْتَ الْقُرْاٰنَ فَاسْتَعِذْ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّج۪يمِ
فَ istînâfiyyedir. اِذَا şart manalı, cümleye muzâf olan, cezm etmeyen zaman zarfıdır. Vuku bulma ihtimali kuvvetli veya kesin olan durumlar için gelir.
قَرَأْتَ ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. قَرَأْتَ sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir تَ fail olarak mahallen merfûdur.
الْقُرْاٰنَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
فَ şartın cevabının başına gelen rabıta harfidir. اسْتَعِذْ sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ’dir.
بِاللّٰهِ car mecruru اسْتَعِذْ fiiline müteallıktır. مِنَ الشَّيْطَانِ car mecruru اسْتَعِذْ fiiline müteallıktır. الرَّج۪يمِ kelimesi الشَّيْطَانِ sıfatı olup lafzen mecrurdur.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اسْتَعِذْ fiili, sülâsî mücerrede üç harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İstif’âl babındadır. Sülâsîsi عوذ ’dir.
Bu bab fiile talep, tehavvül, vicdan, mutavaat, ittihaz ve itikat gibi anlamlar katar.فَاِذَا قَرَأْتَ الْقُرْاٰنَ فَاسْتَعِذْ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّج۪يمِ
فَ istînâfiyyedir. Cümle şart üslubunda talebî inşâî isnaddır. Müstakbel şart manalı zaman zarfı إِذَا ’nın muzâfun ileyh olan قَرَأْتَ الْقُرْاٰنَ şart cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında gelerek hudûs, temekkün ve istikrar ifade etmiştir.
اِذَا edatı mazi, hal ve istikbal manasında gelebilir. Bu edat, muzari fiilde olduğu gibi mazi, hal ve istikbal ifade eden durumlarda istimrar için kullanılır. (İtkan, s. 407) Yani ayette “Kuran okuyacağınız zaman kovulmuş şeytandan devamlı olarak Allah’a sığının.” anlamı vardır.
Şartın cevabı olarak فَ karînesiyle gelen اسْتَعِذْ بِاللّٰهِ cümlesi, emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde اللّٰهِ isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
قَرَأْتَ الْقُرْاٰنَ [Kur'an okudun] cümlesinde iştikak cinâsı vardır. Aynı zamanda burada mecaz-ı mürsel de vardır. Müsebbep, sebep yerinde kullanılmıştır. Yani “Kur'an okumak istediğin zaman” demektir. (Safvetü't Tefasir)
فَاسْتَعِذْ بِاللّٰهِ ’daki فَ , takibiyyedir. Ayet zahiren, istiazenin (yani şeytandan Allah'a sığınmanın) Kur'an okumanın peşi sıra yapılacağı manasına gelir. (Fahreddin er-Râzî)
Mana Kur'an okumaya karar verdiğin veya azmettiğin ya da istediğin zaman hemen Allah'a sığın şeklindedir. Nitekim Kuran okumaya başlarken istiaze sünnettir. Burada istiazenin فَ harfiyle atfedilmesi okumak fiilinin “okumayı istemek ve azmetmek” manasında olduğunun delilidir. Müsebbebiyyet alakasıyla fiil zikredilmiş, bu fiile sebep olan arzu kastedilmiştir. Müsebbep hemen hasıl olduğu için sebebin ne kadar kuvvetli olduğunu ifade maksadıyla bu mecaz üslubu tercih edilmiştir. Bunda, müminleri azimle fiili birleştirmeye teşvik etmek ve tenbih gayeleri de vardır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Beyân İlmi)
Kur'an okuduğun zaman; okumak istediğin zaman, Mesela, “namaza kalktığınız zaman” (Maide Suresi, 6) ayeti gibi kovulmuş şeytandan Allah'a sığın seni onun vesveselerinden korumasını iste, sana okumada vesvese vermesin. Cumhur bunun müstahap olduğu görüşündedir. Bunda şuna delil vardır ki namaz kılan her rekatta eûzu çeker, çünkü bir şarta bağlı hüküm kıyasa göre onun tekrarı ile tekerrür eder. Bunun iyi amelden ve ona edilen vaatten sonra zikredilmesi, okuma sırasında eûzü çekmenin de bu türden olduğunu akla getirir. İbn Mesud (ra) şöyle buyurmuştur: Resulullah’a (sav) Kur'an okudum أعوذ بالله السميع العليم من الشيطان الرجيم dedim, bana:
أعوذ بالله من الشيطان الرجيم, dememi söyledi ve Cebrail bana Kalem'den, Levh-i Mahfûz'dan böyle okuttu, dedi. (Beyzâvî)
Ayetteki Kur'an okuduğun zaman ifadesi, Hz. Peygambere (sav) bir hitaptır. Ama bununla bütün müminler kastedilmiştir. Çünkü Peygamber bile Kur'an okurken eûzu besmele çekmeye muhtaç olunca O’nun dışındaki kimseler buna haydi haydi muhtaç olur. Ayetteki şeytan ile İblis'in kastedildiği ileri sürülmüştür. Ama doğruya en yakın olan, bu kelimenin başındaki elif-lam'ın, “cins” manasını ifade etmesidir. Çünkü vesvesede, bütün شيطان الرجيم ’lerin (kovulmuş şeytanların) payı vardır. (Fahreddin er-Râzî, Ebüssuûd)
شيطان - الرجيم kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.