وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُلْ رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَان۪ي صَغ۪يراًۜ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | وَاخْفِضْ | ve indir |
|
2 | لَهُمَا | onlara |
|
3 | جَنَاحَ | kanadını |
|
4 | الذُّلِّ | küçülme |
|
5 | مِنَ | dolayı |
|
6 | الرَّحْمَةِ | acımadan |
|
7 | وَقُلْ | ve deki |
|
8 | رَبِّ | Rabbim |
|
9 | ارْحَمْهُمَا | sen de bunlara acı |
|
10 | كَمَا |
|
|
11 | رَبَّيَانِي | beni nasıl yetiştirdilerse |
|
12 | صَغِيرًا | küçükken |
|
وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُلْ رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَان۪ي صَغ۪يراًۜ
Fiil cümlesidir. وَ atıf harfidir. Atıf harflerinden biri kullanılarak iki kelimeyi veya iki cümleyi birbirine bağlamaya atf-ı nesak denir. Atıf harfinden önce gelene matufun aleyh, sonra gelene matuf denir. Matuf ve matufun aleyh arasında îrab bakımından, sıyga bakımından, cümlelerin haberî veya inşâî olması bakımından uyum olur. Mana bakımından aralarında uygunluk varsa fiil isme atfedilebilir. Müstetir zamir atıf olmaz. Matufun îrabı her zaman için matufun aleyhe uyar.
و : Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اخْفِضْ sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ’dir.
لَهُمَا car mecruru اخْفِضْ fiiline müteallıktır.
جَنَاحَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Aynı zamanda muzâftır. الذُّلِّ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
مِنَ الرَّحْمَةِ car mecruru اخْفِضْ fiiline müteallıktır.
وَ atıf harfidir. قُلْ sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ’dir.
Nida harfi mahzuftur. رَبِّ münada olup mütekellim ي mahzuftur. Mütekellim ي muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
Mekulü’l-kavli, nidanın şart ve cevabı olup mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
ارْحَمْهُمَا sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ’dir.
Muttasıl zamir هُمَا mef’ûlun bih olup mahallen mansubdur.
مَا ve masdar-ı müevvel, كَ harf-i ceriyle birlikte ارْحَمْهُمَا fiiline müteallıktır.
رَبَّيَان۪ي sükun üzere mebni mazi fiildir. Faili tesniye elifi olup mahallen merfûdur. Sonundaki نَ vikayedir. Mütekellim zamiri ى mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
صَغ۪يراً mef’ûl olan mütekellim zamirinin hali olup fetha ile mansubdur.
Hal, cümlede failin, mef’ûlun veya her ikisinin durumunu bildiren lafızlardır (kelime veya cümle). Hal, “nasıl?” sorusunun cevabıdır. Halin durumunu açıkladığı kelimeye “zül-hal” veya “sahibu’l-hal” denir. Umumiyetle hal nekre, sahibu’l-hal marife olur. Hal mansubdur. Türkçeye “…rek, …rak, …dığı, halde, iken, olduğu halde” gibi ifadelerle tercüme edilir. Sahibu’l-hal açık isim veya zamir olduğu gibi müstetir (gizli) zamir de olabilir. Hali sahibu’l-hale bağlayan zamire rabıt zamiri denir. Bu zamir bariz (açık), müstetir (gizli) veya mahzuf (hazfedilmiş) olarak gelir.
Hal sahibu’l-hale ya و (vav-ı haliye) ya zamirle veya her ikisi ile bağlanır. Hal üçe ayrılır:
1. Müfred olan hal (Müştak veya camid),
2. Cümle olan hal (İsim veya fiil),
3. Şibh-i cümle olan hal (Harf-i cerli veya zarflı isim).
Burada hal müfred olan hal şeklinde gelmiştir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُلْ رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَان۪ي صَغ۪يراًۜ
Ayet tezâyüf nedeniyle فَلَا تَقُلْ cümlesine atfedilmiştir. İki cümle arasında hükümde ortaklık mevcuttur. Emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.
Emir ve Nehiylerin Aciliyet İfade Edip Etmeme Durumları:
- Emirler aciliyet veya tehir ifade etmezler. Sadece bir şeyin yapılmasını isterler.
- Nehiyler aciliyet ifade ederler. Yasaklanan şeyden hemen uzaklaşılmasını isterler. (Hasan Karakaya, Fıkıh Usulü, s. 558-559)
وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ tabiri istiaredir. İstiâre-i mekniyye-i tahyiliyyedir. Metafor, yavrularını korumak için üzerlerine kanatlarını indiren bir kuşun hareketine teşbihe dayanmaktadır. Bununla kastedilen, “Onlara yumuşak davran, onlara yumuşak davranmaya devam et.” anlamıdır. Allah Teâlâ burada خفض الجناح (kanat indirme) tabirini Arapların sözlerine karşılık olarak ifade buyurmuştur. Onlar, öfkelenen birisinin hiddet ve sertliğini tasvir etmek üzere قَدْ طَارَ طَيْرُهُ َ هَفَا حِلْمُهُ وَقَدْ طَاشَ وَقَارُهُ [ Adamın kuşları uçtu, dengesi bozuldu, vakarı gitti.] derler. Şu halde قَدْ خَفَضَ جَنَاحِهِ [Kanadını indirmiştir.] denildiğinde bununla kastedilen, insanın yumuşak kalplilikle ve öfkelendiğinde öfkesine hâkimiyetle nitelendirilmesidir. Bu ise onun öfkesinin uçması (kabarması), gazabının sıçraması ile nitelenmesinin zıddıdır. (Şerîf er-Râdî, Kur'an Mecazları, Sinan Yıldız, Vehbe Ez-Zuhaylî’nin Et-Tefsîru’l Münîr Adlı Tefsirinde Belâgat İlmi Uygulamaları, Şerîf er-Râdî, Kur'an Mecazları)
الرَّحْمَةِ kelimesindeki tarif muzâfun ileyhten ivazdır (bedeldir). Yani مِن رَحْمَتِكَ إيّاهُما (Senin o ikisine olan rahmetin) demektir. Ve مِنْ harf-i ceri ibtidâiyye içindir. Yani korkudan veya iltifattan kaynaklanan bir zilletle (aşağılama) değil, merhametten kaynaklanan bir zilletle demektir. Bununla kastedilen karakteri haline gelene kadar her ikisine de iyi davranma zorunluluğunu getirerek nefsi merhametle süslenmeye alıştırmaktır. (Âşûr)
وَقُلْ رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَان۪ي صَغ۪يراً
Yine önceki ayetteki فَلَا تَقُلْ cümlesine atfedilen cümle emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.
قُلْ fiilinin mekulü’l-kavli olan رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَان۪ي صَغ۪يراًۜ cümlesi, nida üslubunda talebî inşâî isnaddır. Münada olan رَبِّ ’deki mütekellim zamirinin hazfi nida edenin münadaya yakın olma isteğine işarettir. Muzâfun ileyhin ve nida harfinin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.
Nidanın cevabı …ارْحَمْهُمَا , emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.
Kula rahmetin zikri Allah'ın rahmetine yönelmek için vesiledir (uygundur). Ve hayırlı olan evladın anne babasına karşı beslediği sevgi, onlara bildikleri şekilde davranmasına sebep olur. (Âşûr)
Teşbih harfi كَ nedeniyle mecrur mahaldeki masdar harfi ve akabindeki رَبَّيَان۪ي صَغ۪يراً cümlesi, masdar tevilinde, ارْحَمْهُمَا fiiline müteallıktır. Sılası رَبَّيَان۪ي صَغ۪يراًۜ müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber, ibtidaî kelamdır. رَبَّيَان۪ي fiilinin mef’ûlünün halini bildiren صَغ۪يراًۜ , anlamı açıklayan ıtnâb sanatıdır.
Alimler bu ayetteki teşbihin, ta’lil manasında mecaz olduğunu söylemişlerdir. (Âşûr)
صَغِيرًا kelimesi mütekellim yâ'sından haldir. (Âşûr)
قُلْ fiilinin nida üslubunda gelen mekulü’l-kavli dua manasında olduğu için mecaz-ı mürsel mürekkebdir.
رَّحْمَةِ - ارْحَمْهُمَا ve رَبِّ - رَبَّيَان۪ي kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
رَبِّ ’deki mütekellim ي ’sı mahzuftur. Esre ondan naibdir.